İçimizdeki iç içelik

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
8 Ekim 2019 Salı

Matruşkaları bilir misiniz?

Ihlamur ağacından oyularak yapılan, 19. yüzyılda, Rusya’da çocukların zihinsel gelişimi düşülerek tasarlanmış ahşap bebekler… Sekiz tane bebek… Bebektir ama, ağaçtan oyulduğu için, çok serttir hepsi. Hepsinde aynı sabit duruş, yüzlerinde aynı ifade, değişmez bir hal vardır. Güzel ve değişik olan tarafı ise hepsinin iç içe geçebiliyor olmasıdır. En küçükten en büyüğe iç içe yerleştirildiklerinde tek bir bebek haline gelirler. Siz ona karşıdan bakarken gördüğünüz bebek sayısı bir’dir. Bu bebekler, bize farklı farklı mesajlar da verir bilmeden. Bir’den fazla olmasıyla kadının doğurganlık özelliğini, iç içe olması sebebiyle kadının annelik yönünü, onun korumacı, sarıp sarmalayıcı tarafını, üretkenliğini, bereketini ve çok yönlülüğünü de verir.

Yalnız kadının mı?

Bence insanın…

Hepimiz içimizde birden çok “ben” taşımıyor muyuz? Bütün kimliklerimiz iç içe değil mi? Çocuk olan yanımız, yetişkin olan tarafımız; kadın olan yanımız, erkek olan yanımız, istediklerimiz, istemediklerimiz; ulaştıklarımız, ulaşamadıklarımız; hayallerimiz, gerçeklerimiz, bizi biz yapan taraflarımız değil mi?

Geçmişten bugüne bizi biz yapan ne varsa içimizde saklı değil midir zaten? Hayatımızın içinde var olsalar da olmasalar da orada değil midirler? Düşününce, hissedince, özleyince; bazen korkunca, üzülünce, sevinince hatırlanmazlar mı?

Kendimizi, kendimizden başka bir yere, başka birinin içine taşıyabilir miyiz kendimize rağmen?

Ben, hayatla ilgili yazı yazmak istediğimde, hemen çocukluk anılarıma dönerim. En sağlam, en keyifli, en ümitli hallerim oradadır çünkü. O ışıl ışıl umut, o sonsuz özgüven, o coşkulu mutluluk sarıp sarmalar beni hemen, orada zaten. İçimdeki bir bebeğin içinde… Genç kızlığımın deli dolu halleri, hayattan her beklediğimin zaten gerçek olacağından hiç kuşku duymayan duruşum; annemin, babamın, tüm sevdiklerimin sonsuza kadar benimle kalacağından emin hallerim, hayatın gerçeklerini kararlı bir biçimde elimin tersiyle itişim, sadece bana ait olan hayal dünyasında yaşama kararlılığım orada sapasağlam duruyor hâlâ… Bebeklerden birinin içinde…

Adına aşk dediğim ilk kim varsa düşünüp bulabilirim. Yazdığım ilk yazıyı, dilediğim ilk akıllıca dileği, kurduğum en mantıklı ve en mantıksız hayalleri de o bebeklerden birinin içine saklamışımdır çoktan.

İmkânlı, imkânsız bana ait olan ne varsa oradadır her zaman. Dışardan bana bakanlar tek bir Tülay görürler ama içimde beni ben yapanlarım, sevdiklerim, beni büyütenlerim, anılarım, hayallerim sapasağlam ayaktadır.

Kendimden örnek vermem tabii ki daha kolay yazarken…

Siz de beni okurken düşünün, doğru değil mi yazdıklarım?

İçinizde size ait olan kaç tane siz var, sizden başka?

Bazen kızdığınız, bazen sevdiğiniz ama hiçbir zaman vazgeçmediğiniz kaç siz, size ait kaç kişiniz var?

Sizi siz yapan, bugüne getiren, besleyip büyüten kaç sahici duygu ve düşünceniz, kaç gerçek aşkınız, kaç sağlam dostunuz, kendinizle gurur duyacağınız kaç gerçek adımınız var?

İnanın sandığınızdan çoktur.

İnsan, biriktirdikleridir çünkü.

Biriktirdikleriyle kendini var eder.

Anıları, umutları, zaferleri, yenilgileri, tekrar tekrar başlamaları, bazılarını olduğu yerde bırakmaları, bırakamamaları; gidişleri, geri gelişleri, ne olursa olsun hiç gelmeyişleri ya da hep aynı yerde kararlı bir biçimde kalışlarıyla büyür; olgunlaşır. Kendinden yeni bir ben yaratır.

Yaşı ilerledikçe akıllanır, durulur, sakinleşir.

Öyle zannedilir, değil mi?

Değildir hâlbuki.

İçindeki bebeklerin hepsi, içinde ve kaldıkları yaştadır. Zaman zaman biri, zaman zaman bir diğeri, en büyük olana hükmetmeye kalkar.

İyi ki kalkar.

Hayatın sırrına ermenin en güzel yolculuğudur, insanın kendi içine yaptığı yolculuk. Tuttuğu ellere, gülümsediği an’lara, döktüğü gözyaşlarına zaman zaman yeniden bakmayı seçer ve şükreder biriktirdiklerine.

Bütün bebeklerini sever içinde iç içe dizdiği.

Hepsi o’dur, kendidir çünkü.

Yine de kırgınsanız onlara sarılın hemen; kızmışsanız affedin kendinizi. Söylemedikleriniz varsa hemen söyleyin. İnsanın kendini ertelemesi kadar büyük bir yanlış yok çünkü.

Oynayın içinizdeki bebeklerle, sevin hepsini tek tek.

Hepsi sizsiniz çünkü…

 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün