Korona sonrası dünya

Alber NASİ Köşe Yazısı 1 yorum
4 Mart 2020 Çarşamba

Korona virüsü dünya çapında hız keserek yayılmaya devam ederken, aşısıyla ilgili her yerden haber gelmeye devam ediyor. Ancak gerçek bir aşı veya onaylı bir önleyici tedavinin gelişmesine daha çok uzun zaman var. Diğer yandan böyle bir aşının gerekliliği de muamma. Küresel boyutta vaka sayıları artarken hayatını kaybedenlerin sayısında logaritmik bir artış görünmüyor. Ancak dengesiz ve bıçak sırtında giden dünya ekonomik sistemi, korona virüsünü bahane ederek derin bir düşüşe girmiş durumda.

Başta İtalya ve ABD borsaları olmak üzere dünya borsaları çok yoğun bir türbülanstan geçerken, borsalarda çok ağır kayıplar söz konusu. ABD 10 yıllık bono faizleri tarihi düşük seviyelerinde, altın fiyatları ise tarihi zirveye doğru adım adım yaklaşıyor. Her türlü komplo teorisine rağmen sonucu kestirilemeyecek bu tür bir salgının bilerek başlatılabileceğine inanmak oldukça güç. Ancak mevcut durumu abartarak dünyanın ekonomik sistemine yeni bir ayar vermek oldukça olası.

En geç nisan ayı ortasında, bu virüs yayılmaya devam etmekle beraber, şu anki kadar önem arz etmeyecek. Ancak ekonomik olarak yeni sonuçlar doğuracak. Artık kimse Çin’in herhangi bir yarı mamulde tek tedarikçi olarak kalmasını kabul etmeyecek ve Çin büyümesini ister istemez kendisi kadar rekabetçi olmasa bile diğer ülkelerle paylaşmak zorunda kalacak. Çin’in yeterince büyümemesi küresel ekonomi için tehdit gibi görünse dahi, alternatif ülkelerin ekonomik anlamda büyümesi, global ekonomiye de katkıda bulunacak.

Bu arada petrole bakacak olursak, küresel ekonominin küçülmesi kaygısıyla düşen petrol fiyatlarının çok düşük seviyelerde seyretmesi enerji fiyatları açısından olumlu gibi gözükse de, ne küresel ekonomiye ne de küresel ısınmaya olumlu etkisi olmayacak. Kaldı ki, petrol fiyatlarının düşüklüğü ABD’yi petrol ihracatçısı konumundan yüksek petrol çıkartma maliyeti sebebiyle kapanacak petrol kuyuları hesaba alındığında, petrol ithalatçısı konumuna taşır. Düşük petrol fiyatının Ortadoğu ve Rusya’da yaratacağı ekonomik ve siyasi etkiyi şimdiden hesaplamaksa oldukça güç.

Salgın krizinden sonra dünyada ekonomik ve siyasi dengelerin değişeceği muhakkak. Bu krizden en çok Çin zarar görecek olsa da hangi ülkelerin kazançlı çıkacağını kestirmek bir hayli güç. Hindistan, Türkiye, Brezilya ve Ukrayna ön plana çıkarken, korona sebebiyle dışlanan İtalyanların Avrupalı ortaklarına ve AB’ye bakış açısı bir hayli değişebilir.  

Dünya korona virüsü, küresel ısınma ve manyetik kutup kayması gibi konularla bıçak sırtında yolculuğuna devam ederken, İsrail ise son bir sene içerisinde üçüncü kez seçime gidiyor. Kamuoyu araştırmaları sonuçların fazla değişmeyeceğini gösterse de, Evimiz İsrail Partisi Lideri Avigdor Lieberman’ın dördüncü seçime gerek duyulmayacağı yönündeki açıklamaları umut verici.

Hatırlanacağı üzere dinci partilerle koalisyonu reddeden Lieberman, daha önceki seçimlerde Netanyahu liderliğindeki aralarında dinci partilerin de bulunduğu sağ blok ile koalisyon yapmayı reddetmişti. Seçim sonuçları değişmese de, Lieberman’ın bir şekilde Netanyahu hükümetine destek vermesi ve seçim sistemindeki bu tıkanmanın bu sayede aşılabilmesi olası bir sonuç.

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün