Yahudilik öğretisini gençler arasında ‘cazip kılabilmek’ mümkün müdür?

Mois GABAY Köşe Yazısı
17 Haziran 2020 Çarşamba

“Sina’da yapılan akitle Tanrı Yahudiliğin zaman içindeki sorumluluğunu aldığının sözünü vermiştir. Ancak biz Yahudilerin, birey olarak devamlılığı bizim sorumluluğumuzdur. Biz yasaların içinde bir inanç mı yaratıyoruz? Yoksa inancın içinde yasalarla mı ilerlemeye çalışıyoruz? Yahudiliği bir dinin içine mi sıkıştırdık yoksa Yahudiliğin içinde yasalarla ilerlemenin yolunu mu arıyoruz?” 

Geçtiğimiz Şavuot Bayramı akşamında Türk Yahudi Toplumu Eş Başkanı İshak İbrahimzadeh, Sandy Behar ile gerçekleştirdikleri konuşmasında yukarıda belirttiği sözleriyle gençlerin günümüzde hayatın anlamını aramada neden kendi aidiyetlerine dönemediklerini eleştirel bir gözle sorguladı. Kişisel gelişim kitaplarının bu denli revaçta olduğu, insanoğlunun hayat danışmanlarından Tedtalks’lara anlam arayışına öncelik verdiği bir dönemde çoğu gencimiz neden içlerindeki ışığı kendilerinden uzakta tutmayı seçmişlerdi? 

Şavuot akşamına katılan az sayıda gençten Sandy, günümüz gençlerinin yaşadığı gerçekleri, beklentilerini samimi ve cesur bir şekilde arkadaşları ile de önceden tartışarak hahamlarımızla paylaşmaktaydı. Hümanizm, evrensel sevgi kavramları Yahudiliğin temel değerlerinden düşünüldüğü kadar farklı mıdır? Dinin felsefesine inemeyen, doğru soruları yöneltemeyen birçok gencimiz için din ve toplum apayrı iki kavram mıdır? Kadın, erkek eşitliğinin geçmişe göre gençlerimizde daha da belirgin bir şekilde sahiplenildiği, LGBT haklarından, her türlü sosyal hak çerçevesinde eşit bir dünyanın hayal edildiği günümüzde dinin toplum gençleri ile bağ kurmakta zorlanmasının sebebi geçmişin dünyası ile bugünü ve geleceği inşa etme hayali midir? Çocuk yaşlarda çoğu kez içselleştirilemeden öğrenilen kimi geleneklerin, modern dünyanın çekiciliğinde zamanla unutulması ve nedeninin bilinmediğinde iletişim kurmakta zorlanılması, kendi ışığının farkındalığı azaldıkça birçok genci dışarda yeni yollar aramaya yönlendirmektedir. Ailesinden gelen alışkanlıkla kuralları uygulamaya, Tanrı’nın bize hediye ettiği bakış açısı ile dünyaya anlam katmaya çalışan az sayıda genç ise çoğunluğun sesinde “Ben uygularsam nasıl düşünülür?” kaygısını yaşamaktadır. 

Bireyselliğin gittikçe arttığı bir dünyada gençlerimizin Tanrı ile iletişime geçebilmenin fedakârlığını yapabilmelerini nasıl sağlayabiliriz? Koşullarımız değişse de hepimiz yaşamımız için bir amaç ve hayatımıza bir anlam aramaktayız. Kendini en az dindar gören kardeşimizin bile, Yahudi kültürünün var olmadığı bir yaşama hazır olmadığını, kabullenemeyeceğini biliyoruz. Gençlerimiz neyin parçası olmak istediklerini ararken, onlara doğru soruları sordurabilmek, Yahudiliğin modernite ile birlikte bizi kucaklayabilen, mutlak hakikat arayışında ellerindeki temel anahtar olduğunu özümsetebilmek bizim görevimizdir. Modernite olarak düşünmemiz gereken sadece en son teknolojik imkânlarla bayramları kutlayabilmemiz değil, Tanrı’nın varlığı sorusundan başlayıp, seküler dünyayı doğru kavrayabilme yetisidir. Yahudiliği sadece Holokost’un tarifsiz acısı üzerinden inşa etmek yerine, gençlerimizin kimliklerinden gurur duyabilecekleri bir aidiyet yaratabilmeliyiz. 

Şavuot akşamı Sandy’nin konuşması sonrası, Sayın Hahambaşımız ve değerli hahamlarımızın, kucaklayıcı cümleleri ve ilk fırsatta gençlerle bir araya gelip arzu ettikleri değişimleri Yahudilik için hep beraber gerçekleştirme dilekleri toplumumuz için umut vericiydi. Günümüzden 30 yıl sonra kendimizi nerede ve nasıl görmek istediğimizi bugün gençlerle beraber vereceğimiz kararlar belirleyecektir. İçimizde, Tora günümüz değerleri ile bağdaşabilir mi kuşkusu olmadan sorgulamaya açık bir toplum olmak, gençlerimizin isteklerine ve gerçeklerine açık olmak, ışığı nasıl daha doğru dağıtabileceğimizi görmek hepimizi daha ileriye götürecektir. Tarih boyunca farklı sorunlara içimizdeki inançla göğüs gerebilmiş bizler, bugün de hiçbirimizin birbirimizden farklı olmadığının bilincinde, bizi bekleyen uzun vadeli tehlikeler karşısında, toplumumuzu yeniden arzu ettiğimiz şekilde gençlerimizin beklentileri doğrultusunda yapılandırmalıyız. Eğer hepimiz gücümüz yettiğince yapabileceğimiz her şeyi yaparsak ancak o zaman “Bir gün bitecek mi?” endişesi yerine kendimizi aşabiliriz.       

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün