Gökbayrak

Sami AJİ Köşe Yazısı
2 Eylül 2020 Çarşamba

Lütfen başlıktaki iki resme dikkatle bakınız. İki kitabın kapaktan sonra gelen ilk sayfalarını görmektesiniz. Sağdaki 1933 baskısı, soldakini de -hemen anladınız- Hicri 1329 basımı. Yani Miladi 1911. (Hesaplaması gayet kolay: Hicri yılını 33’e bölüyorsunuz, çıkan rakamı Hicri yıldan çıkarıyorsunuz çıkan neticenin üzerine 622 ekliyorsunuz hemen buluyorsunuz.)

Her iki eser neredeyse tıpatıp aynı. Yazarı, tercüme edeni, aynı… Sadece, o da normal, matbaaları ayrı. Osmanlıcası ‘Hayriye ve ortakları’ Latin harfleri ile olanı ise ‘Hilmi Kitaphanesinde’ (Kelimeye dikkat, böyle bir terimin mevcudiyetini yeni öğrendim) basılmışlar.

Her iki kitap da kulunuzun ‘kütüphanesinde’ bulunuyor. Zannedersem 90’lı yıllarda bunları bir müzayededen satın almıştım. Niye aldığımı bile hatırlamıyorum. Her ikisini birden satıyorlardı; bana ilginç ve ucuz gelmişti. Her ikisinde de, konuya ilişkin çok sayıda gravürler bulunmakta1.

Şimdi sıkı durun… Bu roman, son günlerde verilen, demeçlerin yapılan kutlamaların, anlam ve önemine, hatta ruhuna müthiş katkı sağlayan bir belge konumuna geldi bile.

Nasıl mı? Önce çok kısa bir özetini sunmakla işe başlamak istiyorum.

Olay 12 veya 13. asırlarda geçer. Bir Uygur Türkü olan Can Bey, Moğollar tarafından esir alınır. Birçok hadiselerden sonra Cengiz Han’ın ordusuna katılır. Cengiz Han onun değerini kısa zamandan anlar ve önemli görevlerle onu Kaşgar ve Semerkand şehirlerine gönderir.  

Ancak daha sonraları Suriye, İran, Hindistan, Tibet ve Çin’e gider. Başından bir sürü macera geçer, çeşitli milletlerden ve çeşitli dinlerden insanlarla tanışır ve yıllar sonra Moğolistan’a geri döner.

Hayali bir macera romanı dersek dahi yörelerin tasviri, beşeri ilişkilerin öneminin belirtilmesi ve bilhassa Türk aşiret ve kurumlarının üstün niteliklerinin ortaya çıkarılması çok dikkat çekicidir.

Peki, bu eserin önemi nedir? Burada sözü Sn. Oğuz Çetinoğlu’na bırakıyorum2:

“Ziya Gökalp, İstanbul’a geldiğinde satın aldığı ilk kitap olan bu romanı okuduktan sonra, ‘Sanki Pan Türkizm ülküsünü özendirmek maksadıyla yazılmış bir kitap’ diyerek takdirlerini belirtmiştir.

Hüseyin Namık Orkun da kanaatini ‘Milli Şuur’un uyanmasına birinci derecede amil olan mühim bir eser’ cümlesiyle açıklamıştır.

Cemil Meriç’in ise Gök Bayrak isimli romanı ‘Türk Milliyetçilerinin başucu kitabı’ olarak tavsif ettiği iddia edilmektedir.”

Kulunuz şunu da ekler: Lütfen Google’a girip Karamanoğulları Beyliğinin bayrağını görün. İlginizi çekeceğinden eminim.

Son olarak da, Ahlat’ta yapılan Malazgirt zaferi kutlamalarını TV’lerde izlediniz mi? Törende yapılan atlı geçitlerde Türk bayrağını taşıyan süvarinin arkasından gelen atlı, mavi bir bayrak taşıyordu.

Eh, bu kitabın yazarı, orijinal ismi ve basım tarihinden bahsetmek zamanı gelmedi mi?

David Leon Cahun tarafından kaleme alınmış bu eser 1876 yılında ‘La Bannière Bleue’ adı ile Paris’te yayınlanmıştı. Cahun geniş kültür birikimleriyle tanınmış bir Fransız Yahudi ailesinde dünyaya gelmişti. Daha 21 yaşındayken Mısır, Libya, Kızıl Deniz’in batı kıyıları ve Anadolu’yu gezdi. Gördüklerini ve öğrendiklerini 1869 yılına kadar çeşitli dergilerde yayınladı. Sonraki yıllarda ise bazı Amerikan dergilerinde Türk dili ve tarihine ait yazılar yazdı. Çeşitli kongrelerde, Türk ve Moğol dilleri ve edebiyatı ile ilgili çeşitli bildiriler sundu. 1890 yılında ise ünlü Sorbonne’da dersler vermeye başladı.

Leon Cahun, La Bannière Bleue adlı romanının maksadını şöyle açıklar. Yine Oğuz Çetin’den alıntı yapıyorum: “Bu zamana kadar kimsenin yazmadığı, tarihe damgasını vuran, Cengiz Han’ın çocuklarını ve torunlarını anlatmak…

…Dönemin köklü ve yerleşik kültürlerinden Pers, Hint ve Çin ile çevrili bir kültür coğrafyasında yer almalarına rağmen, bilinenin tersine bu baskın kültür ortamında erimeden varlıklarını korumaları ve dünya tarihinin önemli bir bölümüne onları benzersiz kıldığı gibi, diğer yandan bu benzerlik onları sadece kendilerine özgü bir bozkır medeniyetinin de kurucusu yapacaktır.”

David Leon Cahun 30 Mart 1900 tarihinde vefat etmiş ve Montparnasse Mezarlığına gömülmüştür.

1 Kitaplarım kiralık veya satılık değildir.

2 Oğuz Çetinoğlu: Araştırmacı, yazar. Türk ve İslam temaları üzerinde çok sayıda eseri bulunuyor. 

 

 

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün