Haluk Hepkon´a açık mektup

Denis OJALVO Köşe Yazısı
2 Aralık 2020 Çarşamba

Değerli Haluk Bey,

 Odatv’de çıkan Hırsıza hırsız olduğunu unutturmayacağız başlıklı yazınızı üzüntüyle karışık ilgiyle okudum.

Yazınızda kimin hırsız olduğu ve neyi çaldığı muğlak kalmış.

Keşke ima yollu değil de noktaları i’lerin üzerine koyarak bunu açık açık söyleseydiniz.

 Sn. Mahalli’nin İsrail ve Yahudiler konusunda nesnel bir kaynak olarak kabul edilmesi, geçmişte Yeni Şafak gazetesinde yazdığı taraflı ve eksik bilgi içeren yazıları yüzünden maalesef mümkün değil.

Daha geçen gün 25 Kasım 2020 tarihli Korkusuz gazetesindeki köşesinde Yakında İşler karışacak başlıklı makalesinde dile getirdiği iddia tam bir kışkırtma ve dezenformasyon :

Onlara (Yahudilere) göre, “Abraham’ın inşa ettiği Kabe’nin bulunduğu Mekke ve Medine Yahudilerin”.

Bir kere Yahudiler hiç bir zaman Abraham’ın (Hz. İbrahim) Kâbe’yi inşa ettiğini ne söylediler ne de yazdılar. Yani, Sn. Mahalli’nin bu cümlesinde bir değil iki yalan var ! 

Sn. Mahalli bu temelsiz iddiasıyla Yahudilerin Müslümanların en kutsalı olan Mekke ve Medine’de gözleri var deyip ona güvenen ve inanan okuyucularına Yahudi nefreti aşılıyor. Bunu görebiliyor musunuz ?

 Sahibi olduğunuz yayınevi çok güzel kitaplar basıyor. Ancak bunların hepsini basılmalarından evvel okumanızın maddeten mümkün olamayacağı da bir vakıa. Bunu editörünüzün yapması gerekir.

Bazı konularda ise işin mütehassısına danışılması doğru olur.Şayet kitabı yayınlamadan evvel muteber bir akademisyene danışmış olsaydınız bu tatsız durum önlenebilirdi. Kırmızı Kedi’yi savunmak adına Sn. Mahalli’nin yazdıklarına sahip çıkmanız bir talihsizlik.

 Sn. Mahalli’nin "Ancak soykırım yalanının temelini oluşturan gaz odaları, bir çok araştırmacıya göre var olmamış, gaz odaları olarak bilinen yerlerin tifüs hastalığına yakalanan Yahudilerin iyileştirilmesi için kurulan revirler olduğu sonradan ortaya çıkmıştır. " ifadesinin, sizin tabirinizle "cımbızla"  alınmış olsa bile, tevil edilmesi mümkün değildir. Sn. Mahalli burada Soykırımın bir yalan olduğunu açıkça söylüyor ve cümlesi külliyen dezenformasyon. Yani yalan !  Öyle değil mi ? O zaman siz onun nesini savunuyorsunuz ?

Yalan oldukları uluslararası mahkemeler ve muteber bilim adamları tarafından teyit edilmiş hususların "ifade Hürriyeti" kalkan yapılarak çarpıtılması çok ciddî etik bir sorundur. Bu yalanları « x » kişi böyle söylüyor deyip yaymanın ise çalıntı mal satmaktan hiçbir farkı yoktur.

 Size bir soru: Sizce Soykırım davalarının görüldüğü Nürnberg mahkemelerinde kaç kişi idama mahkûm edilip infaz edildi?

Söyleyeyim: 11 kişi ! Göring ve Bormann daha evvel Hitler ve Göbbels’in yaptığı gibi intihar ettiler.

Sizce milyonlarca kişiyi sadece bu bir avuç kişi mi katletti? Adalet yerini gerçekten de buldu mu sizce ?

 Ha bir de Yahudiler Adolf Eichmann’ı paketleyip İsrail’e getirdiler, yargılayıp idam ettiler. Ancak İsrail’de idam cezası olmadığı için tek kereye mahsus olmak üzere özel bir yasama yaptılar.

 Sn. Barış Özkul’un Birikim dergisinde değinmiş olduğu hususları tekrar zikretmeyi zait bulurum. Ama siz ona kızacağınıza sizi bu duruma düşüren Sn. Mahalli’nin gerçek niyetlerini sorgulasaydınız daha yapıcı bir tutum izlemiş olmazmıydınız ?

 Size birkaç yazı iletmek isterdim. E-posta adresinizi lütfederseniz sevinirim.

 Selamlar, saygılar,

Denis Ojalvo

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün