Dağdaki şıklık

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
10 Şubat 2021 Çarşamba

Baktım, her gün aynı terane, düzensizliğin içinde aynı düzen, neredeyse her gün, “Dizilerden sıkıldım, önereceğin iç açıcı film var mı”ya dönüşen sohbetler. Ve tabii üstümüze elbise gibi yapışan, virüs kapma endişesi/korkusunun yarattığı gerginlik.

Tedbiri elden bırakmaksızın, biraz daha farklı düşünmeye ve davranmaya karar verdim.

Sokağa çıkma saatlerinin kısıtlanmasıyla, fiilen işe gitmesi gerekenler dışında insanlar semt yakınlarında alışverişlerini yapıp kısa bir yürüyüş sonrası evlerine döndüler. Zaman içinde oksijen ihtiyacı çoğalıp, ‘daralma’lar başlayınca, adımlar parklara, ardından korulara yöneldi. Evden termos ve sandviç getirip, mesafeyi koruyarak, kısa süreli sosyalleşmeler oluştu. Daha temkinli olmayı yeğleyenler, şehrin her türlü kirliliğinden arınmak için ikili gruplar halinde orman yürüyüşlerine başladı. Üstelik yürürken rastladığınız tanıdık simalar yanı sıra uzun süredir karşılaşmadığınız dostları görüp ayaküstü sohbet edilebiliyor. Velhasıl kişi yaşam enerjisini doğayla bütünleşerek sürdürüyor.

***

Değiştirebildiğim en güzel olaylardan biri, uzun zamandır konsantre olamadığım için, okumaya ara verdiğim kitaplara geri döndüm. İlginçtir, pandemi döneminde erkeklerle kadınlar arasında farklı etkileşimler oldu. Kadınlar, uykusuzluk ve kitap okuyamamaktan şikâyet ederken, virüse yakalanan erkekler, hastalık sürecini karşı cinse oranla çok daha ağır geçiriyorlar.

***

COVID-19 elbet bir gün yok olacak. Ancak sonrasında yaşam eskisi gibi devam edecek mi? İnsanoğlu iyiye çabuk alışır. Yine de değer anlayışında değişiklikler olacağını düşünüyorum.

Şahsen, en basitinden ‘gündelik’ ve ‘misafir’ için kullanılan çatal/bıçak anlayışından vazgeçeceğim. Bir gün yeniden evlerde kalabalık sofralar kurulacağını ümit ediyorum. Misafirden misafire çıkarttığım ‘iyi’ tabak takımından bir parça kırıldığında hiç üzülmeyeceğim. Her davetten sonra ‘sayım’ yaptığımız iyi çatal/bıçaklardan biri eksik çıkarsa kahrolmayacağım… Kararacak diye sarıp sarmaladığım daha ‘iyi’ ne varsa istediğim kadar kullanacağım.

Özetle değer anlayışımdaki sıralama hayli yer değiştirecek. Umarım sıkça kullandığım, ‘Kolaydır, bakarız’ gibi ertelemeleri de hayatımdan silerim.

***

Alınacak yol hâlâ uzun görünüyor. Sabretmek de her zaman kolay değil. Okula gitmeyen, küçük çocuklu aileler için durum daha da zor. İklim değişikliği ise dengeleri sarsan bir başka olay. Şubat ayında baharı yaşıyoruz. Etraf mimoza satanlarla dolu. İçim gidiyor kırılan dallara… Boşuna dememişler, “Mimoza vazoda küser, dalında ise gülümser.”

Olanaklar çerçevesinde kimi aileler cumartesi/pazar sokağa çıkma yasağı dolayısıyla hava durumuna göre çok uzak olmayan yörelerde uzatmalı hafta sonu geçirmeye başladı. Şehirdeki büyük oteller çaresizlik içindeyken, kırsal alandaki küçük oteller tam kapasiteyle çalışıyor. Kimine niyet, kimine kısmet… Konuklar, sağlık koşullarını dikkate alarak, beraberlerinde havlu vs. gibi elzem eşyaları beraberlerinde götürüyorlar mı bilmiyorum.

Bu arada, sömestr tatili için gidilen kayak merkezlerinin birinde test sonuçları pozitif çıkan on dört personelin bulunduğu otel ise hemen kapatılmış.

‘Dağdaki şıklık’ başlığıyla, ebeveynlerin boy boy fotoğraflarını tam sayfa yayınlayan gazetelerin sorumsuzluğu gerçekten üzücü. ‘Eğitimli, cahiller’ COVID öncesi ve COVID sonrası olarak tanımlanan bu dönemde bile güncelliklerini yitirmiyorlar.

Sağlıkla kalın.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün