Onu anladım da neden? -NFT

Selin KANDİYOTİ Köşe Yazısı
7 Nisan 2021 Çarşamba

Evrenin Sırlarında kuantum fizikten, kara deliklere, iki boyutlu hologram evrenden, 11 boyutlu evreni öngören sicim teorisine kadar her konuda yazdık; biraz olsun akıl sır erdirebildik. Fakat geçtiğimiz mart ayında herkesin bedavaya Instagram hesabından görüntüleyebildiği görseller bir kişi tarafından 69 milyon dolarlık dudak ısırtan bir karşılıkla satın alındı. Sizi bilemem ama benim aklım ermedi. Adına NFT diyorlardı. Non-Fungible Token yani yerine konulamaz jeton. Kısaltmayı açmasam daha hayırlıydı.

11 Mart’ta, müzayede evi Christie’s’de, 69,3 milyon dolara satılan, Amerikalı sanatçı Mike Winkelmann namı-diğer Beeples’ın ‘İlk 5000 gün’ kolajı tarihte yaşayan bir ressam tarafından satılmış en pahalı üçüncü eser oldu. Christie’s filan bize uzak diyarlar diyebilirsiniz. Benim için de öyle. O zaman şimdilerde beş kilometre uzanan sıralarda insanların beş saat beklemeye seve seve razı olduğu sanatçı Refik Anadol’dan bahsedebilirim. Refik Anadol 22 Mart’ta açık arttırmayla 327 bin dolara sattığı ilk NFT’si ile kripto sanat camiasına adımını attı. Bitmedi, çember daralıyordu. 29 Mart’ta İzzet Pinto, Türkiye’de ilk kez bir NFT tweet’ini 10 bin dolara satın aldı. Üstelik tweet izin verilen 280 karakterin çok altında 40 karakterden oluşuyordu. Sanki tweet’in değeri karakter sayısı ile doğru orantılı olmak zorunda. “-Bunu ben de yapardım. -Ama yapmadın” diye özetleyebileceğimiz çağdaş sanat beni zaten aşmış gördüğünüz gibi. Duvara bantlanmış muza da mana verememiştim.

4 Nisan’da İzzet Pinto hızın alamamış, beyaz çikolata renkli sanatçı Britney Spears’ten ‘Oops, I did it again / Uy yine yaptım’ şarkısı eşliğinde Saba Tümer’in kahkahasının yazılı şekli olan ‘hahahahah…ha’ (bu sefer 280 karakterli) tweet’ini satın alıyordu. 90 bin liraya.

NFT’nin tanımını vermeden kelimeyi birçok kez cümle içinde kullanıp tansiyonu iyice arttırdığımın farkındayım. “Anneanneme NFT’nin ne olduğunu anlattım” şeklinde bir ilkokul numarası ile buna bir son vereyim. Sizi uyarmıştım, NFT olayını pek kavrayamadım, sizi oyalıyorum.

Tanıma geçelim. NFT elle tutamadığımız, fiziksel olmayan eserlerin kime ait olduğunu gösteren ve blok zinciri ile korunan dijital sertifikalardır. Bu eserlerin değeri serbest piyasada kişiler tarafından belirleniyor. Bir görsel, GIF, bir caps, bir Reels video ya da bir NBA basketbol maçının unutulmaz anlarından biri, bir tweet, dijital ortamda her tür ilkin NFT’sini satın alabilirsiniz. Ya da tam içinize sinmesi açısından başka bir örnekle, salom.com.tr’deki bu köşenin NFT’sini pekâlâ satabilirim.

İnternette gördüğünüz her eserin ekran resmini ya da videosunu çekebilir; kendinize kopyalayabilirsiniz. İşte NFT dünyasında aslında satın alınan o eser değil, eserin NFT’si. NFT eserin bir muadili olmadığını garantileyen jeton. Dijital eser sadece görsel olarak NFT’yi temsil ediyor. Görsel misli misli çoğaltılabilir, NFT biriciktir.

NFT alım satımlarında dijital para (spesifik olarak Ethereum) kullanılıyor. Bunun gerekçesi dijital paraların arkasında yatan blok zinciri teknolojisinin sunduğu güvenin aynısına ihtiyaç olması. Blok zincir teknolojisinin merkezi olmayışı ve sunduğu şifreleme sayesinde, dijital ürünlere eşsiz bir imzayla sahip olursunuz. Blok zinciri teknolojisini -yüreğimi yaksa da- aşağıda açıklayacağım. NFT’lerin kripto para üzerinden el değiştirmesinin diğer bir nedeni de dijital paraya yatırım yapan bir grubun elinde biriken muazzam değerin bir kısmını sanat camiasına çevirme kararları. Özellikle de kripto parayı içselleştirmiş genç nesiller pandemi sürecinde zoraki tasarrufa gittikleri bir dönemde birikimlerini büyümesine kesin gözüyle baktıkları bu sektöre yatırıyor. Sanat zaten tarih boyunca yatırım yapılmış bir alan olmuştur. Bu sefer devasa zenginlik dijital ortamda birikmiş devasa sanatla buluştu.

Beeples 2008’den beri her gün bir eserini Instagram hesabına bedavaya sergiliyordu. Hâlâ da sergiliyor. Değişen Beeples’ın sonunda bu sanatını paraya çevirebilmesi. Bu yıllardır internette eser yaratanlar için çok sevindirici bir gelişme. İlk kez sanal ortamda dijital eserlere değer biçiliyor ve bir sahiplik veriliyor. Bu eser kopyalanmaya devam edebilir ama bunun Louvre’daki Mona Lisa tablosunun fotoğrafını çekmekten farkı olmaz. Mona Lisa’nın sahibi olmazsınız. Tabi elektrikler kesilirse 69 milyonu bastıran kişi biraz sıkıntı yaşayabilir; ne de olsa dijital ortamın varlığı elektriğe sıkı sıkıya bağlı. Söylediğimde gayet ciddi bir pay olmakla birlikte tabi ki elektrik sonsuza kadar gitmeyecektir. Mona Lisa’nın yangında yanmasından oldukça iyi.

Örneğin kripto para sahipleri nasıl bitcoinlerini kripto para cüzdanlarında saklıyorsa, NFT sahipleri de aldıkları NFT’leri kripto koleksiyonluk cüzdanlarında saklıyor. NFT sahibinin kim olduğunu ve eserin biricik olduğunu gösteren kodların bulunduğu bir kontrat ve örneğin şöyle bir şey: 0xa6569Ad5700494A1Be1D0251176c35D24a9CC962.

Şimdi kripto paraların temelinde duran blok zincirine dönelim. 18 Aralık 2013’te gazetede ilk kez Bitcoin ve arkasındaki blok zinciri teknolojisini tanıtan bir yazı kaleme almış son cümlemde “Okuduktan sonra ister alın ister satın ya da benim gibi sadece sevin” diyerek hayatımın avanaklığına imza atmıştım. Bitcoin o gün 750 dolardı. Bugün Süzet Abla’nın iPhone’unun birinci ekranında BTCTürk var. Bense Türk filmlerinden fırlamış bir replikle onu gerçekten sadece sevmiştim. Blok zinciri teknolojisini detaylı bir şekilde o yazımda bulabilirsiniz. Kısaca açıklamam gerekirse, blok zinciri teknolojisi tüm alım satım işlemlerinin kronolojik olarak herkese açık şekilde bir deftere işlendiği ve bunun bir merkez tarafından değil dünyaya yayılmış sayısız bilgisayar tarafından yapıldığı bir sistemdir. İşlemler deftere blok şeklinde eklenir. Her blok tüm önceki bloklara şifreli bir şekilde bağlanmıştır. Bu teknoloji ile her tür bilgi; para, sanat eseri, sözleşme, müzik, tıbbi geçmiş, ne isterseniz güvenli bir şekilde saklayabilir ve transfer edilebilirsiniz.

NFT dünyasına hoş geldiniz. WAX (Worldwide Asset Exchange) kurucularından William E. Quiqley şöyle diyor: Ağzımıza atıp yemediğimiz her tüketici ürünü bir gün NFT olacaktır.

İzzet Pinto ile NFT'ler üzerine

Neden bu iki tweet’e bu kadar çok para verdiniz?

Türkiye’deki NFT farkındalığını yaratmak birincil hedef. NFT şu anda dünyada en hızlı yükselen trend. Özellikle ünlüler kendilerine ait ve dünyada tek olan parçalarını NFT üzerinden dijital ortamda bir sanat eserine dönüştürüp genelde açık arttırma sistemiyle satıyorlar. Dünyada bu trend ilk olarak sanatçıların eserlerini dijitalleştirmeleriyle başladı, ilk sanat eserleri bu şekilde oluştu. Sonrasında müzik ve film endüstrisi de NFT üzerinden iş birlikleri yapmaya başladı.

Biz de Türkiye’nin en büyük NFT platformunu kurmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda da dijital varlıkların ne kadar değerli olabileceğini göstermek istiyoruz. 15 yıldır Türk dizi ve formatlarını dünyaya açıyoruz. Yaptığımız işi NFT dünyasıyla birleştirip dijital bir ekosistem yaratmak istiyoruz. Bunun için de ünlülerle iş birliği yapıp dünya çapındaki hayranlarına ulaştırmak istedikleri koleksiyonlarında açık arttırmayla aracı olmak istiyoruz. On sene önce bir fikir insanı milyoner yapabilirdi, şu anda iyi bir fikir insanı milyarder yapar.

Tweet’ler artık sizin ama bunu nasıl sergileyeceksiniz?

Aldığım tweet aynı zamanda büyük bir PR değeri taşıyor. Güçlü bir marka bunu bir reklam kampanyasında kullanmak için satın alabilir. Aynı zamanda kuracağım platformda satış yapılabiliyor olacak.

Bu tweet’lerin değerlenebileceğini düşünüyor musunuz? 

Dijital ortamda bir eseri kopyalamak çok kolay iken; NFT, eser haklarının kime ait olduğunu ortaya koyarak bu sorunu çözüyor. Programlanabilir bir dijital varlık oldukları için sanatçıların bir sonraki satıştan alacakları paylar da NFT’nin içine kodlanabiliyor. Böylece satışın gerçekleşmesi durumunda, ilgili miktar sanatçının cüzdanına otomatik bir şekilde aktarılıyor. Eserlerin dijital olması dünyanın her yerinden, her tipte kullanıcının satın almasına olanak sağlıyor. Müşteri kitlesi dijitalleşme sayesinde genişledikçe, esere ulaşabilen ve yatırım yapmak isteyen kişi sayısı ve dolayısıyla talep artıyor; talep arttıkça fiyat yükseliyor. Talep arttıkça arz da artıyor. Hem daha fazla eser hem de farklı fiyat seviyelerinde eserler piyasaya çıkıyor. Bu da yatırımcı ve sanatsever açısından ulaşılabilirliği arttırıyor, daha çok eserin satılmasını sağlayarak, ekosistemi genişletiyor.

Şu an bu tweet’leri kaça satardınız?

500 bin TL uygundur. Ama dostluğumuza istinaden seninle 350 bine anlaşabiliriz.

NFT’nin avantajı, ses getiren bir eserin kısa zamanda büyük kar getirebilmesi. Bu sebeple NFT’nin geleceğini çok parlak görüyorum.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün