Bankalar M Olmuş

Metin BONFİL Köşe Yazısı
7 Temmuz 2021 Çarşamba

Bankacılık sektörü Türkiye ekonomisini taşıyan önemli bir sektör. Bazı önemli bankaların hisse senetleri İstanbul Borsasında uzun yıllardır alınır satılır. Yabancı fon yöneticileri Türkiye’nin makroekonomik hikayesi cazip olduğunda banka hisselerine rağbet eder.

Yukarıdaki grafik Borsa Istanbul’un yayınladığı BIST-Banka endeksini ABD doları cinsinden göstermekte. Hisse senedi piyasalarında şirket değerleri gelecekten beklentileri iskonto etmek suretiyle oluşur. Bu nedenle, bankacılık gibi iç piyasaya hitap eden bir sektörün bugünkü hisse değerlerinin gelecek beklentilerinin özeti olduğunu çıkarsamak yanlış olmaz.

Grafikte, 2001 krizi ve ardından gelen 2002 seçimleriyle başlayan ekonomik başarı hikayesinden itibaren bugüne 3 tepe ve 3 dip noktası kolaylıkla görülmektedir: Dip noktalar, 2003 yılbaşı, Küresel Finans Krizi’nin hissedildiği 2009 Mart ayı ve bugün olarak görülüyor. 2003’ten bu yana ABD dolarının kümüle enflasyonunun yüzde 50’ye yakın olduğu düşünülür ise, bugünkü dip noktasının ne kadar derin bir yerde olduğu daha iyi anlaşılabilir.

Tepe noktalar ise 2006’daki büyük banka satışlarını takiben AB’ye giriş heyecanını hissetmekte olduğumuz 2007 yılının ekim ayında; Türkiye’nin Ortadoğu’da oyun kurucu olma söylemini pekiştirmeye başladığı 2010’un Ekim’inde ve FED’in parasal genişlemeyi durduracağını ilan ettiği 2013 yılının mayıs ayının öncesinde görülüyor. Bu grafikteki dip ve tepe noktaları çizgi ile birleştirince, ters duran bir ‘W’ harfini görebiliyoruz. Ben iki tepe noktasını birleştirip ‘M’ harfine benzettim.

Aşağıdaki tabloda, dört büyük özel bankanın hisse fiyatlarının tepe ve dip noktalarını göreceksiniz. Piyasa Değeri/Defter Değeri olarak baktığınızda bugün bu bankalar özkaynaklarının yüzde 30’u ila yüzde 50’si arasında değerleniyor. Yani bir kilo banka özvarlığını 300 gram fiyatına alabiliyorsunuz! Keza, bankalarımızın piyasa değerleri üç ila beş yıllık karlarına denk gelmekte. Avrupa bankalarının F/K oranları 20’lerde.

Unicredito-Koç ortaklığı Mayıs 2005’te satın aldığında Yapı Kredi Bankası’nın değeri 2,7 milyar dolar idi. Bugün aynı yerde. Aradan geçen 16 senede ABD dolarında meydana gelen yüzde 38’lik enflasyonu dikkate alırsanız, aslında o günkü değerin epey altında.

BBVA, Kasım 2014’te Doğuş Grubu’ndan ilave yüzde 14,9’luk Garanti Bankası payı aldığı zaman bankanın değeri 16,7 milyar dolar idi; bugün onun 4’te birinde.

2007 senesinde Citibank Akbank’ın yüzde 20 hissesine 3,1 milyar dolar ödemişti; bu da 15,5 milyar dolar piyasa değerine geliyordu. Bugün tüm Akbank’ın değeri o dönemdeki yüzde 20’ye denk.

İş Bankası devasa bir banka. İştiraklerinden Şişe Cam kendi içinde bir dünya devi. Sadece Şişe Cam’ın piyasa değeri bugün 2,7 milyar dolar ve yüzde 51’i İş Bankası’na ait. Şişe Cam’ın değerini düşersek, İş Bankasının bankacılık faaliyetinin değeri 1,3 milyar dolar eder. Şaka gibi. Ayrıca hesaba katmadığım sigorta, yatırım vb. birçok değerli iştiraki daha bulunuyor.

Ne var ki, bu tespitler bugün koşun banka hisseleri alın anlamına gelmiyor tabi. Sektörde ağır bir batık kredi sorunu olduğu biliniyor. Ancak, problemin boyutu çok net anlaşılamıyor. Ekonominin gidişine bağlı. Ekonomi iyi giderse kurtulma şansı olan şirketler de var, yıllardır suni teneffüs ile yüzdürülen ancak kurtarma şansı olmayan şirketler de var. Kredi Garanti Fonu ile yaşatılan şirketler ile rantabilitesi olmayan büyük altyapı projelerine ve enerji yatırımlarına açılmış büyük krediler var. Eksi rezerv hikayesinin sağır sultan tarafından bilindiği küresel finans piyasalarından vadesi gelen sendikasyon kredilerine takla attırmanın zorluğu var. Enflasyon karlarının vergilendirilmesinden doğan özkaynak erozyonu var.

Öte yandan, bankacılık sektörünün dijitalleşme konusundaki başarısı dünya çapında: Bugün 66 milyonu bireysel 3 milyonu kurumsal olmak üzere 69 milyon müşteri dijital bankacılık kanallarını kullanıyor. On sene önce sadece 6.5 milyon bireysel ve 720 bin kurumsal müşteri aktif kullanıcı olarak tanımlanıyordu. Banka hisse değerleri bu verimlilik artışını henüz yansıtmamış gibi görünüyor.

Genelde bankalar çok kazanıyor diye polemik yapılır; halbuki banka hissedarları tabiri caiz ise, kan içip kızılcık şurubu içtik diyorlar.

Kaynak: www.finnet2000.com

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün