An itibariyle ekranda meclis oylamasını izliyorum…
Sonucu ne olacak kestirmek mümkün değil. Cumhuriyetçiler kendi aralarında çok ciddi kutuplaşmış durumda. Trumpseverler ve vatanseverler olarak ayrılmış iki cephe var. Demokratlar ise burnundan soluyor ve 6 Ocak isyanının hesabını sormak için çırpınıyor.
Trump Twitter’den men edildi fakat nükleer kodlar halen elinde…
Son gergin hafta…
25. madde nedir?
Daha doğrusu hiç duyduk mu?
Elbette 90’larda Monica Lewinsky ismini duymuş herkesin bu maddeden haberi var.
Andrew Johnson ve Bill Clinton, 25. madde ihlali gereğince yargılanmış ve beraat etmiş tarihteki iki başkan.
Trump ise her şeyde öncü olmayı sevdiğinden olsa gerek bu maddeden yargılanan üçüncü ve beraat etmiş başkan. Fakat bu maddeden ikinci kez yargılanacak ilk başkan.
25. madde vatana ihanet, rüşvet, isyan ve ağır suçlar dahil olmak üzere, başkanın ölmesi halinde ya da görevini fizikî veya aklî bakımdan devam ettiremeyeceği durumları gözeterek yazılmış bir madde.
1963’te detaylandırılmış bu maddeye Kennedy öldürüldüğü zaman, Başkan Yardımcısı Lyndon Johnson başkanlık koltuğuna oturduğu için, görev zincirinde aksaklık çıkmaması üzerine eklemeler yapılmış.
25. madde icap ettiğinde başkanın kendisi tarafından görevi idame ettiremeyeceğine dair imza attığında da kullanılıyor. Örneğin, 2002’de George Bush’un kolonoskopi yaptırmak durumunda kalınca genel anestezi aldığında geçici olarak görevini Başkan Yardımcısı Dick Cheney’e devrettiğini biliyoruz.
Trump, tıbbî sebeplerden çok öte bir sebepten 25. madde ile aşina… Birinci sefer malûm Rusya ile olan yakın münasebetler üzerine yargılandı. Yalanlarla dolu, uygunsuz ilişkilerin su yüzüne çıktığı Rusya olayından beraat etti.
Fakat bu defa 25. maddenin dördüncü fıkrasında başkanın “idare için uygunsuz/ yetersiz” olduğu üzerine yargı süreci ilerleyecek. 6 Ocak’ta Senato binasını hedef göstermesi ve ayaklanmanın lideri gibi davranması vatana ihanet gibi ağır suçların mevzuya dahil olmasına imkân sundu.
Trump uygunsuz/ yetersiz bulunan ilk başkan. Bu durumda sistem nasıl işliyor?
Dört doktor, dört psikiyatrist, üç emekli devlet görevlisi (başkan, başkan yardımcısı veya bakan) ve bir moderatör eşliğinde yürütülen bir soruşturma ve yargı süreci başlıyor. Tarafsız olması beklenen sistemin hükümeti devirme, vatana ihanet, isyana teşvik gibi suçlarla yargılanan ve kitleleri meclis binasına gitmeleri için yönlendiren Trump’a karşı nasıl tarafsız olabileceği aklıma gelen sorulardan yalnızca biri…
Trump herhalde kendine bu soruyu sormuş ve korkmuş olacak ki sürekli beyanlarında kendini aklama ve beraat ettirme gibi yetkisi olduğuna dair saçma açıklamalarda bulunuyor…
Başkanların kendileri hakkında açılan soruşturmaları kapama veya yönlendirme gibi yetkileri yok!
Görevde son bir haftası olan Trump’ı sorumlu tutmak ve hesap sormanın tek amaç olmadığını söylememiz gerek.
İkinci ve belki en önemli amaç 25. maddenin 4. fıkrasından belirtilen (vatana ihanet, isyana teşvik, vs) suçlarla, 2024’te başkanlığa tekrar adaylığını koymayı tahayyül eden Trump’ın siyasi kariyerini yok etmek. Bu deliliğe son vermek ve engellemek, sorumlu tutmak kadar mühim bir mesele haline geldi. Amerika yarım kalmış bir korku filminin devamını 2024’te kaldırabilir mi bilemiyorum. Sanki bu son dört yıl uluslararası krizler, işsizlik, küresel sağlık sorunu ile yeteri kadar soruya cevap veriyor.
Birçok Trump ve Cumhuriyetçi destekçisi şirket bağışlarını kesti.
Para kaynağı artık yok…
Kaos seven bir Başkan ve onun ‘sadık’ takipçileri meclis binasını talan etti, sonuçta ne oldu?
İtalyan gazetelerinden birinde başlık “Bir zamanlar Amerika vardı” idi…
Demek istediğini anladım…
Fakat…
Garipsedim.
Amerika hâlâ var.
Sorumlu arayan ve sorumlu tutan bir sistemi var.
Öyle veyahut böyle kısıtlı sayıdaki güvenlik güçleri göstericileri kontrol altına aldı. Demokrasi tehdit altındaydı fakat devlet, bir adamdan daha güçlü olduğu için tehlike kontrol altına alındı. Güvenlik zafiyeti yok muydu? Elbette vardı! Senato binasına girmeleri mümkün olmamalıydı…
Trump ile beraber polisler, güvenlik güçleri, duruma müdahale etmemelerini söyleyen herkes soruşturma altında.
Birileri hesap verecek…
6 Ocak günü ile ilgili çok kişi açıklama yaptı, çok söz söylendi… Kınamalar durmadı…
Çok ses getiren eleştirilerden biri Kaliforniya eski Valisi Cumhuriyetçi Arnold Schwarzenegger’den oldu. II. Dünya Savaşı sonrası Avusturya’da doğduğunu ve yalanlarla dolu bir insanın idareyi, sonra kitleleri ve en sonunda iktidarı nasıl zehirlediğini, ideallerin ve hayatların acımasızca nasıl yok olabildiğini söylemesi gündemde yerini aldı. Faşizmin kararttığı dünyayı hatırlattı.
6 Ocak’ta Trump’ın zorbaları camları, kuralları, kanunları, düzeni kırıp çiğnediler belki ama kimsenin anayasanın üzerinde olmadığını pekiştirdiler.
Aslında Teddy Roosevelt’in sözleri Amerika’yı ve ideallerini özetliyor; “Vatan sevgimiz daima başkan veya lider sevgisinden üstündür.”
Belki de Amerika’yı Amerika yapan en önemli unsur da bu…