Tarih: 10.03.2020 Mordo dernekte uzun süredir hoşlandığı Sara´ya açılmayı planlamaktadır… -Önümüzdeki provada fırsat bulup konuşacaktım. Hem belki çıkışta beraber bir şeyler atıştırmaya da giderdik. Of bu virüs de nereden çıktı! Zaten bir süredir story´lere yaptığım yorumlara da doğru düzgün cevap vermiyor. Gösteri de seneye ertelenebilirmiş. Bunca zaman boşuna mı çalıştık? Bütün şansızlıklar benim mi başıma gelir…
2020 çok sevdiklerimizi bizden aldı. Kayıplarımız halen devam ediyor. İçimiz yanıyor, arkadaşlarımızın fedakâr anne ve babaları, büyükanne, büyükbabalar, toplumuzun önemli değerleri tek tek aramızdan ayrılıyor… Her hafta toplum sayfamızın vefat haberleri bölümüne bakmak içimi burkuyor. Bir an evvel bol bol doğumlar, vijolalar, bar-mitzva ve düğün haberleri ile sevinelim istiyorum. Geçtiğimiz yıl mart ayında yaşamaya başladığımız şokun ardından gençlik derneklerimiz başta olmak üzere toplumumuz kurumları hızlı bir şekilde bir yandan sağlık ihtiyaçlarına koşarken, dindaşlarımızın birbirleriyle bu zor dönemde bağlarını koparmamaları için çalışmaya başladı. Her hafta birbirinden ünlü, yetkin konuklar sayesinde uzun zamandır görüşemeyen dostlar buluştu, hepimiz bol bol bilgi ve deneyim biriktirdik. Peki ya gençlerimiz? Teknolojik imkânlarla bir araya gelseler de birbirinden yaratıcı konularla Zoom toplantıları düzenlense de fiziksel ortamın yerini hiç tutabilir mi? Tam dokunmaya, hissetmeye, sarılmaya ihtiyaç duyacakları zamanda onlara kaybettikleri zamanı nasıl geri verebiliriz? Geçtiğimiz hafta sonu içimde tüm bu sorularla, Dr. Özgür Kaymak ve Anna Maria Beyunlioğlu tarafından yazılan ve İstos Yayınları tarafından piyasaya çıkan ‘Kısmet Tabii’ isimli kitabın Yesayan Salonunda, Rober Koptaş moderatörlüğündeki tanıtımını izledim.
Bugüne kadar akademi dünyasında da yeteri kadar yer bulamamış, çok önemli bir konuyu cesurca dile getiren ‘Kısmet Tabii’ kitabında İstanbul’da yaşayan Rum, Yahudi ve Ermenilerin deneyimledikleri karma ilişki ve evliliklere odaklanılmakta. Aile ilişkilerindeki dinamikler, etnik, dinsel ve kültürel sınırlar içerisinde verilen mücadelelerin de yaşanmış örneklerle ele alındığı eserde görüşme yapılan 57 kişi içerisinde 18 kişi de Türk Yahudi Toplumu mensuplarından oluşmakta. Dr. Özgür Kaymak, oturumda Türk Yahudi Toplumu ile ilgili gözlemlerini aktarırken verdiği bazı bilgiler de geleceği okuyabilmek açısından oldukça önemliydi. Nitekim, her iki akademisyen de görüşme yaptıkları toplum yetkilileri içerisinde konu hakkında farkındalığın en yüksek olduğu toplum olarak Türk Yahudilerini saptamışlardı. Okulda gittikçe artan sayıda karma evlilik çocuklarının oranı da aslında bu durumun bir göstergesiydi. Peki tüm bu tablo içerisine, azalan sayılarımız ve salgın döneminde görüşebilme imkanlarının da azalması eklenince gençlik derneklerimizin oynadıkları rolün ne derece önemli olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Her iki gençlik derneğimiz de bu dönemde düzenledikleri kültür toplantıları, sohbet seansları, yemek programları ve yarışmalarla gençlerimizin ilgisini en yüksek seviyede tutmak için var gücüyle çalıştılar. Ancak asıl önemli olan, sokaklara geri dönebildiğimizde tıpkı salgın öncesinde olduğu gibi bu gençlerimize hazırlık sürecine aktif katılabilecekleri, beraber inşa edebilecekleri, etkileşimde olabilecekleri, takım ruhunu yaşayabilecekleri yepyeni projeleri daha da ilgi çekici bir şekilde sunabilmek. İşte bu süreçte sadece derneklerimize değil, biz ailelere de büyük görev düşüyor. Çocuklarımıza teknolojik imkânların ışığında farklı bir konfor ortamı yaratırken, bizlerin yaşadığı dernek havasından onları mahrum bırakırsak ileride geri dönebilmeleri çok daha zor olabilir. Online süreç içerisinde her türlü ilgi alanına göre düzenli olarak Zoom etkinlikleri düzenleyen Alef’in bir an evvel çocuk sesleri ile dolup taşması en büyük arzumuz. İçimizdeki değerleri ön plana çıkaran, yaratıcı etkinlikleri başarıyla gerçekleştiren Göztepe Kültür Derneği de dilerim bu zor süreç sonunda bir an evvel yepyeni binasına kavuşur ve gençlerimize hayallerini gerçekleştirecek projeleri aynı hızda sunmaya devam eder. Eski zamanların nostaljisinin hüznüne kapılmadan, günümüzün gerçekliğinde yeni rol modeller geliştirmenin, yeni teknolojilerle yepyeni söylemlerin vaktidir.
Hazır gençler demişken bu ara büyük bir keyifle Şalom’da Aralık 2020’de yayın hayatına başlayan ARTIONSEKİZ ekibini izliyorum. Muhteşem podcast’ler, samimi yazılarla sadece kendi yaş gruplarına seslenmiyor, bizleri de geleceği anlayabilmek adına eğitiyorlar. Kendileri ile fiziki toplantı yapacağım, beraberce gazetecilik maceralarına atılacağımız günleri iple çekiyorum! Bu arada daha küçük yaşta kardeşlerimizin gündemlerini aktarabilecekleri Şalom Çocuk sayfasını da umarım gelecek sayılarda görebileceğiz!
Bugünden geçmişe baktığımda tüm yaşamımı etkilemiş, cemaat hayatımdaki en mutlu zamanlarımı Dostluk Yurdu Derneği tiyatrolarında geçirdiğim yıllar olarak hatırlıyorum. Gelin çocuklarımızı bu güzel zamanlardan mahrum bırakmamak için hep birlikte el verelim. Karma evliliklere kuşaklar arası bakış açısının değişmesi, geniş toplumla temasımızın geçmişe oranla oldukça artması ve sayılarımızın gittikçe azalması gerçekliği bir yana, geleceğimizin önemli bir parçası olan bu konuya ‘Kısmet Tabii’ diyebilmek ne kadar yeterlidir? Gelecek bizlerin ellerinde, yeter ki gerekli fedakarlıkları yapabilelim…
Bu yazıyı kaleme almama ilham veren Sevgili Dr. Özgür Kaymak ve Anna Maria Beyunlioğlu’ya, verdiği bilgiler için Alef Program Direktörü Lisya Behar’a, çok değerli fikir ve katkıları için de Göztepe Kültür Derneği Başkanı Doğan Yıldız’a çok teşekkürlerimle…