Şair olmak deyince aklıma, Cemal Süreya gelir önce… 9 Ocak 1990’da kaybettik usta şairi… Onu usta kalemiyle yazdığı, birbirinden güzel şiirleriyle anarken bir yandan da İkinci Yeni Ekolünün Türk Şiirine olan katkılarını da düşüneceğiz beraber…
1931 yılında Erzincan'da doğan Cemal Süreya, çocukluğunun ilk yıllarını Erzincan’da geçirdikten sonra ilkokula İstanbul Beyoğlu’nda başlamış. Ardından Haydarpaşa Lisesini ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümünü bitirmiş.
Bir müddet, Maliye Bakanlığı'nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişlik, darphane müdürlüğü, Kültür Bakanlığı'nda kültür yayınları danışma kurulu üyeliği, Orta Doğu İktisat Bankası yönetim kurulu üyeliği ve 25 yılı aşkın Türk Dil Kurumu üyeliği görevi yapmış.
Edebiyatta tam da o dönemde ortaya çıkan ve 1. Yeni’ye, bir başka deyişle Garip Akımına şiddetle karşı çıkan İkinci Yeni hareketinde şair olarak adını duyurmuş. İkinci Yeni sanatçıları; aklın mantıksal işleyişine sırt çevirdiler, gerçeküstücülüğü daha bilinçli benimsediler, anlama değil imgeye kapılarını sonuna kadar açtılar, konuşma diline uzak kaldılar, edebi sanatlara özgürlük tanıdılar, I. Yeni'nin tam tersi noktadan yola çıkarak halk kültüründen tamamen uzaklaştılar, anlamı karartan ve gizleyen bir tavır takındılar. Sözcüklerin çağrışımlarla derinleşen ve çoğalan değerine önem verdiler, folklorik malzemenin şairin kişiliğini ezeceğini savunduklarından "Folklor şiire düşman" sloganını geliştirdiler, kentli küçük insan tipinin çizilmesine ve bu tipin "Süleyman Efendi" tiplemesinde olduğu gibi idolleştirilmesine son verdiler, duyguya ve çağrışıma dayanarak şiirin içsel zenginliğini daima yeni yorumlara açık bıraktılar, Garip şiiri yoksul çoğunluğun yaşama koşullarını ve zevk anlayışını dikkate alırken, İkinci Yeniciler, daha çok aydın kesimin ve elit tabakanın zevkine hitap ettiler, şiiri diğer sanatlarla yakın ilişkiye soktular, şiiri aklın, ahlaki endişelerin, yasaların ve alışılmış her türlü sınırlayıcı, baskıcı düzeneklerin dışına çıkarmak istediler, biçimin içerikten önce geldiğini savundular ve siyasetin dışında kaldılar.
Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluşlarıyla, zengin birikimiyle, duyarlı, çarpıcı, yoğun, kimseye benzemeyen, okuru saatlerce hatta günlerce düşündürebilen imgeleriyle dolu şiirleriyle bir döneme damgasını vurdu. Şiir dilinin üstü bu kadar örtülmüşken Cemal Süreya, kendi imgeleriyle şiire yeni bir yön verdi. Adeta kendine özgü bir şiir dili yarattı. Onun şiirleri, altında adı yazamasa da okunduğunda anlaşılır oldu. Anlaşılır olması da şairinin üslubundaydı yoksa anlam tamamen kapalıydı: ‘Biliyorum Sana Giden Yolar Kapalı’ şiirini okuyup yorumlamaya kalktığınızda yapacağınız yorumun tamamen size ait olacağını, şairin düşündükleriyle ya da hissettikleriyle çok da örtüşmeyeceğini göreceksiniz ve şaşıracaksınız. Bu şaşkınlık ve alışılmamışlık, ikinci Yeni’nin ve Cemal Süreya’nın en önemli özelliğiydi:
Biliyorum sana giden yollar kapalı Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi |
||
|
||
Sevgi ve saygıyla anıyoruz büyük şairi… Eserlerini, Yapı Kredi Kültür Yayınlarından alıp okuyabilirsiniz. Şiirin tadına varacak, şiiri iliklerinizde hissedeceksiniz. |
||
|
||
|