Hayatımıza anlam katan

Avram VENTURA Köşe Yazısı
27 Ocak 2021 Çarşamba

Yaşadığımız salgın süreci içinde, yakın ve uzak çevreden çok sayıda insan aramızdan ayrıldı. Kitle iletişim araçları, sosyal medyadaki paylaşımlar, gelen iletiler, zamansız çalan telefonlar aracılığıyla bunun acısını sürekli duyuyoruz. Bu arada iletişim içinde olduğumuz, sevdiğimiz ya da yaşamı paylaştığımız kimilerinin, bir anda hayatımızdan eksildiğini görüyoruz. Salgın bittikten yıllar sonra da, bunun etkisinden sıyrılmamız hiç kolay olmayacak.

Bu süreç içerisinde, benim olduğu kadar birçoğumuzun, duygu ve düşünce dünyasında mutlaka farklılıklar oluştuğunu görüyorum. Bu arada alışkanlıklarımızın, yaşam koşullarımızın, davranışlarımızın, ilişkilerimizin değiştiğini, yeni bakış açıları kazandığımızı söylemek istiyorum. Daha da ötesi, hayatta önemsiz gördüğümüz birçok şeyin aslında ne kadar değerli olduklarını bu süreçte anlıyoruz.

Bu söylediklerimi, sancılı geçen bu günlerde, birçoğumuzun düşündüğünü biliyorum. Bunları yinelemek için değil, okuduğum bir yazıyla ilgili görüşümü dile getirmek için yazıyorum: Geçenlerde, sosyal medyada çokça paylaşılan bir ölüm haberi vardı. Onlarca insan, virüs nedeniyle ölen bu kişiyle ilgili anılarını anlatmış, onun olumlu özelliklerini ortaya koyan yazılar paylaşmıştı. Bu kişi ne kentimizde ne de ülkemizde tanınan biri değildi. Bir pastanede, uzun yıllardır çalışan bir garsondu yalnızca; ancak o semtte oturan, o mekâna sürekli gidenler onu tanıyabilirdi. Bu yüzden birçok insan aramızdan sessizce ayrılırken, onun hakkında yayımlanan o anlamlı paylaşımlar doğrusu ilgimi çekti. Yıllarca hizmet verdiği insanlar tarafından o denli sevilmiş ve onları öylesine etkileyebilmiş ki, arkasından bu güzel sözler yazılabilmiş diye düşünüyorum.

Sözün kısası, konu ne olursa olsun, yaptığımız iş kadar, onu nasıl yaptığımız önemlidir!

Antoine de Saint-Exupéry, ‘Yel, Kum ve Yıldızlar’ kitabında şöyle diyor:

“İşimiz işlerin en siliği bile olsa, görevimizin bilincine vardığımız zaman mutlu olacağız ancak. Ancak o zaman huzur içinde yaşayacak, ancak o zaman huzur içinde öleceğiz. Çünkü yaşama bir anlam veren şey, ölüme de bir anlam verir.”

Bu konuda yaşam öyküsünü okuduğumuz birçok büyük insanın yaklaşımını örnek gösterebiliriz. Buna karşın her gün karşılaştığımız, farklı meslek insanının işlerine olan saygı ve sevgileri de bize ışık tutabilir. Kimi bir söz ya da davranışıyla günümüzü karartırken, kimi kısa bir süre için de olsa hayatımızı aydınlatabiliyor.

İslamlığın ilk yıllarında bir gezginin, bir kasabaya yolu düşmüş. Kendisini karşılayanlar nereli olduğunu sorduklarında, o da Medine’den geldiğini söylemiş. Ona İbrahim bin Abdullah’ı tanıyıp tanımadığını sormuşlar. Yolcu o kişiyi çok iyi tanıyormuş. Halktan biri onun çok iyi bir insan olduğunu, bütün kasabayı zengin ettiğini söylediğinde yolcu şaşkınlığını gizleyememiş. “Anlayamadım,” demiş. “Benim tanıdığım bu adam işini seven, herkese saygı ve sevgisi olan bir insan. Önemli bir varlığı yok ki sizi zengin etmiş olsun. Bu nasıl olabilir?” Yolcuyu şöyle yanıtlamışlar:

“Bize para veya başka bir değer vermedi, birbirimize saygı duymayı, paylaşmayı ve el açıklığını öğretti! Artık bu kasabada hiçbirimiz, hiçbir şeyde bir yoksunluk yaşamıyoruz.”

Öğrenmeye açık olduğumuzda ilişkide olduğumuz her insan, okuduğumuz her söz kadar, karşılaştığımız her olay bizim için birer ders niteliğinde olup hayatımıza bir anlam katabiliyor. 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün