Gezegenimizi tehdit edenler aramızda…

(Hafif bir fantezi…)

Sami AJİ Köşe Yazısı
3 Şubat 2021 Çarşamba

Başlıktaki fotoğrafa dikkatinizi çekmek isterim… 29 Ocak 2021 tarihinde, Büyükada’da, Nizam tarafında, iskeleye takriben bir kilometre ötede çekilmiştir.

Şu sığırların sağlıklı halini, rahatlığını, umursamaz hallerini görüyor musunuz? Bir taraftan salgın dolayısıyla gelemeyen turistler, hareketleri kısıtlanan şehirliler, diğer taraftan soğuk ve yağışlı hava dolayısıyla evlere kapanan adalılar ortalardan çekilince, sanki adaya hâkim olmuşlar.

“Bize kimse dokunamaz. O bahçe benim, bu bahçe senin” deyip işgal ordusu gibi dolanıyorlar.

Ancak siz tehlikenin farkında değilsiniz. Bunlar gizli komandolar. Merkezi Hindistan’ın Pimpri-Chirchuwald şehrinde bulunan Dünya Sığırlar Birliğinin1 (WCU - World Cattle Union) adamıza, AB Holstein taburlarından gönderilmişler.

Niyetleri gayet açık: Sıkı durun! Gezegenimizde iklim değişikliğini hızlandırmak suretiyle, on binlerce yıldır kendilerini keserek, sağarak, ağır işlere koşarak, sık sık insafsızca döverek ve bazen de yemlerini kısarak, sömüren insanlardan intikam almak.

Nasıl mı?

Dünyamızda yaklaşık bir milyar sığır yaşamakta ve bunların yüzde 30’u Hindistan’da serbestçe ve hür olarak yaşamaktalar. Bazılarının ise yarı tanrı mertebesinde kabul edildiğini biliyoruz.

Oradaki sığırların dünyadaki sair hemcinslerinin kaderlerinin değişmesi için mücadele etmeleri kaçınılmazdı. Ve öyle yaptılar.

Akıllarına gelen silah günlük çıkardıkları gazlardı. Günde her birinin 200 litre metan çıkarmakla küresel ısınmaya ciddî katkı sağladıkları ortaya çıktı. Bu miktarın yedikleri yemle doğrudan ilişkileri olduğu öğrenince bilhassa daha geniş ve daha kaliteli otlaklarda dolaşma gereğini insanların aklına soktular.

Bu baskıyı da çok zekice yaptılar. Beslenme uzmanlarına “Bizden, organik, daha iyi et ve daha iyi süt istiyorsanız yemlerimizi tabiattan alalım” dediler. Ancak bu tarz beslenmeyle daha fazla gaz çıkaracaklarını biliyorlardı.

Farkına vardıkları, ama kendilerine sakladıkları başka bir şey daha vardı. Çayırlar ve meralar bilhassa gelişme süreçlerinde havaya, aldıklarından çok daha fazla karbon salıyorlardı. Diğer bir deyimle çevreye zarar vermek için amiyane tabirle aynı taşla iki kuş vuruyorlardı.

Bunlarla da yetinmediler. Kendilerine bu savaşta müttefik aradılar.

Yeni Zelanda’da bulunan Dünya Koyunları Birliği (WSU - World Sheep Union, merkezi Kaikura köyünde) ile temasa geçip onlardan da destek istediler. (Yeryüzünde yine 1 milyara yakın koyun mevcut.) Kolaylıkla anlaştıkları söyleniyor... Ancak çok ileri gittiklerine dair şayialar da dolaşıyor. Nitekim Yeni Zelanda makamlarının son zamanlarda koyun nüfusunu azaltmak için tedbirler almaya başladıkları duyumlarını alıyoruz.

Çevreye zarar vermek ve iklim değişikliğini körüklemek yönünde çabalayan sığırlara beklenmedik bir destek daha geldi: kimden mi? Bilim insanlarından.

Şaşırmayın…

Son yıllarda başta ünlü New York Times, The Guardian olmak üzere çeşitli yabancı basın kuruluşlarında aşağı yukarı şöyle bir başlıkla makaleler yayınlandı: ‘Planting trees won’t save the world / Ağaç dikmek dünyamızı kurtarmayacak’.

Hâlbuki ABD eski Başkanı Donald Trump, Şubat 2020’de yaptığı bir konuşmada “30 yıl içinde 3 trilyon (yanlış okumadınız üç trilyon) ağaç dikmekle iklim değişikliğini durdururuz” demişti.

O gündür bugündür orman taraftarlarıyla orman karşıtları kıyasıya atışıyor. İnanmayacaksınız ama bazı kişiler – fikirlerini değiştirmedikleri takdirde – birbirlerini ölümle tehdit ediyorlar.

Sığırların keyfine diyecek yok. Gördüğünüz gibi her yönden ciddî destek almışlar… Dört cepheden saldırıyorlar.

Bu güçlü taarruza karşı koymak için bizler boş durmuyoruz tabii.

Tüm dünyaya şöyle bir çağrı yaptık: “Gezegenimizin bekası için et sanayiini tarihe gömebiliriz.”2 Nasıl mı?

Lütfen bu andan itibaren yazacaklarımı kendinizde saklayın. Sığırların kulaklarına gitmesin. Savaş halindeyiz unutmayın.

Önce, soya fasulyesiyle işe başladık. Bildiğiniz gibi, soya sütü, köftelik soya kıyması, soya peynirleri (nefis oluyor; denemenizi tavsiye ederim) ve Tofu gibi yiyeceklerle, alternatif protein kaynakları yaratmaktayız.

İkinci olarak bazı beslenme uzmanlarımız ve doktorlarımız vasıtasıyla ‘vegan dediğimiz, her türlü hayvansal gıdalardan uzak kalma rejimlerini tavsiye edip yaygınlaştırmaya çalışıyoruz.

Ama asıl öldürücü darbeyi bitkisel temelli ve gerçek etten hiç farkı olmayan ürünlerin imaliyle vuracağız. Şimdiye kadar laboratuvar deneyleri yapılıyordu. Son günlerde Japonya ve Birleşik Arap Emirliklerinde piyasaya sürüldü, hatta lokantaların menülerinde yer almaya başladı.

Özetle, sığırlara karşı bazı cephelerde geriledik. Bu doğru, ama harbi biz kazanacağız. Zaferden sonra da onlara Büyükada’da beraber yaşamayı öğreteceğiz…

---

1 İtalikle yazılı kurumsal isimler hayalidir!

2 Bu cümleyi Dünya gazetesinin 28 Ocak tarihli nüshasında çıkan bir haberin başlığını hafifçe uyarlayarak yazdım.

    

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün