Geçtiğimiz günlerde ara transfer sezonu bitmesi ve üzerine Fenerbahçe-Galatasaray derbisi olması bazı gerçekleri daha net olarak görmemizi sağladı. 2021 itibariyle futbol kulüplerimizin transfer politikalarını değişikliğe biraz göz atmak istiyorum.
Öncelikle Fatih Terim’in, “Futbolcuların geçmişine yatırım yapmak yerine geleceğe yatırım yapmamız gerekiyor” cümlesini hatırlayalım. Aslında bu cümle eskiden yapılan yüksek bonservisli futbolcular sayesinde şampiyon olmayı, daha fazla transfer yaparak Şampiyonlar Ligine gitmeyi ve kulübü bu şekilde ayakta tutmayı planlayan bir transfer politikasını anlatıyor. İşte Fatih Terim’in bu sözleri sadece Galatasaray için değil bütün kulüpler için aslında yeni transfer politikasının nasıl olması gerektiğini gösteriyor.
Zaten Fenerbahçe dışında dört büyük kulübe baktığımız zaman genel olarak transfer politikalarının bu şekilde ilerlediğini görüyoruz. Ayrıca Galatasaray için Falcao’nun ve Mbaye Diagne’nin aslında nasıl yanlış transferler olduğunu, her ne kadar kabul etmeseler de ortaya koyuyor. Yukarıda politikaya Fenerbahçe’yi ayrı düşünelim demiştik, bunun nedeni basit; Ali Koç’un Fenerbahçe’yi başarılı bir takım yapmak gibi bir misyonu ve bunu yapacak şahsi parası var. Bu yüzden Mesut Özil ve İrfan Kahveci gibi direk geçmişine yatırım yapabilecekleri yüksek transferler yapıyor. Kimsenin konuşmadığı ama herkesin bildiği, şampiyonluk dışındaki her sonuç “Yönetim istifa!” ile biter Fenerbahçe için…
Unutmayalım ki üç takım lig sıralamasında şu an için 23 maç sonunda 48 puana sahip. Bu üç takım arasında en yeni teknik direktör ve sürekli transfer yapan ve kadro istikrarını sağlamaya çalışan yine Erol Bulut. Sanki başkanı eleştirmek yerine Erol Bulut’u eleştirmek herkese daha kolay geliyor.
Kulüplerin yabancı transfer için ellerinde iki seçenek bulunuyor. Birincisi, büyük kulüplerin ellerinde olan kadrolarında yer bulamayan futbolcuları getirmek. Örnek olarak Steven Nzonzi, Seri, Rosier, Ghezzal, Elneny, Victor Moses, Saracchi, Onyekuru, Lenina, Sörloth transferlerine bakabiliriz. Bu transferlerin en enteresan yanı, eğer oyuncu çok iyi ise zaten bonservisi elinde olan kulüp oyuncuyu geri çağırıyor ve sizin önemli bir oyuncunuz takımdan ayrılıyor yeniden takım kurmanız gerekiyor. Eğer kötüyse zaten siz takımda tutmak istemiyorsunuz. Hemen ekleyelim transfer başarısı olarak söylenen, Mostafa Muhammed, Gedson Fernandez, Halil Dervişoğlu kiralık olarak transfer edildi.
Diğer bir transfer veya oyuncu profili de gerçekten geleceğine yatırım yaptığınız, genç yeteneklerinize yer verdiğiniz veya altyapıdan çıkardığınız futbolcular; Taylan Antalyalı, Altay Bayındır, Oğulcan Çağlar, Kerem Aktürkoğlu, Rıdvan Yılmaz, Osayi Samuel gibi geleceğinden beklenti içine girebileceğiniz futbolculara kadronuzda fırsat vermek. Burada en değerli örnek olarak Galatasaray’da çok az oynayan Ozan Kabak’ı gösterebiliriz.
Yukarıda saydığımız transfer profillerini bakacak olursak aslında istikrarlı bir takım için artık eskisi gibi futbolunun son döneminde geçmişi değerli futbolcular değil, kiralık yüksek yetenekli ama gittikleri zaman takımın iskeletini bozmayacak ve bunun yanında genç yeteneklerinizi dahil ettiğiniz bir takım kurmanız gerekiyor. Şu an için bu formülü uygulayabilen takım maalesef bulunmuyor; Galatasaray’ın ara transferde aldıkları futbolcular yetenekli ve kiralık futbolcular, Fenerbahçe geçmişi daha başarılı futbolcuları getirdi. Beşiktaş ana kemiğini oluşturan futbolcular zaten kiralık.
İstikrarlı ve başarılı takımlar kurmak için Türk futbolunun genç yetenekler üzerine kurulmasından başka bir şansı yok. Takımınızdaki kiralık futbolcularının oynama süreleri yüzde 30-35’i geçmemeli. Aslında federasyonun buraya bir kısıtlama getirmesi gerekiyor. Bu transferler sadece günü kurtarıp yıl sonunda sizi şampiyon yapıp ülkesine dönen futbolcular üretir.