Şabat Zahor’da bizler önemli bir mitsvayı yerine getirmek için sinagoglardaki yerimizi alırız. Bu mitsva Amalek saldırısını ve bu saldırıya karşılık Amalek toplumu ile bitmeyecek mücadeleyi anımsamaktır. Maşiah günlerinde her şey açığa çıktığında Amalek yenilecek ve bu savaş da sona erecektir.
Olay eğer Maşiah’ın günlerine kadar sarkmışsa günümüzde bu mitsvanın simgelediği şey ne olabilir? Amalek toplumunun kim olduğunu bile bilmeden onlara karşı nasıl bir mücadele sürdürülebilir?
Amalek saldırısının temeli aslında Bene Yisrael’in çölde Tanrı’yı bir kez daha sınamalarından kaynaklanır. Çölde susuz kalan atalarımız Tanrı’ya isyan ederken ‘masa umriva’ adlı yerde Tanrı’yı şu sözlerle sınarlar. “Ayeş Ad.. bekirbenu im ayin – Tanrı kalbimizde mi değil mi?” Bir başka deyişle bu giriştiğimiz uzun yolculukta Tanrı gerçekten bizimle beraber mi? Tora’da bu cümlenin hemen devamı bir anlamda sorumuzu da yanıtlar: “Vayavo Amalek – Ve Amalek geldi.”
Raşi’nin görüşüne göre Tanrı’nın Amalek’i göndermesinin sebebi O’nu çölde sorgulamamızdan kaynaklanır. Raşi Tanrı’nın şu soruyu sorduğunu var sayar: “Sizleri Mısır ülkesinden esaretten çıkardım, denizi sizin için yardım ve düşmanlarınızı yok ettim, aç kalmamanız için gökten man yağdırdım hâlâ benim gerçekten sizinle olup olmadığımı mı sorguluyorsunuz? Bu savaş aslında Tanrı’nın gerçekten bizimle olduğunun da bir kanıtıdır. Çünkü Amalek savaşı gerçek bir mucizedir. Moşe yanındaki iki kişiyle beraber dağın başına çıkar. Ellerini kaldırdığı zaman atalarımız galip gelirken indirdiğinde Amalek savaşı kazanır. Bir başka deyişle atalarımız nereye bakmaları gerektiğini, nereden yardım istemeleri gerektiğini hatırladıkları sürece savaş kazanılır ve sonunda düşman yenilgiye uğratılır.
Amalek ile olan savaşımız aynı zamanda içimizdeki emuna yani inanca karşı harekete geçen şüphelerimize karşı olan savaştır. Amalek sözcüğünün sayısal değeri olan 240, aynı zamanda şüphe sözcüğünün İbranice karşılığı olan ‘safek’ sözcüğünün de sayısal değeridir. Amalek düşüncesinin yegâne amacı içimizdeki şüpheleri ortaya çıkarmak ve Tanrı inancından bizleri uzaklaştırmaktır. Purim hikâyesindeki en temel motiflerden biri Mordehay’ın Amalek’in neslinden olan Aman karşısında eğilmemesidir. Mordehay bunu basit bir isyan olarak yapmaz. İçindeki inanç onu bunu yapmaya iter. Öncelikle bu hareketin karşılığı ağır olur ve Aman öfkelenerek bütün Yahudilerin katli için kraldan ferman almayı başarır. Aman burada Amalek’in bir ferdi olarak yeniden Yahudilerin Tanrı’ya karşı olan inancını sınamaktadır.
Bu savaş günümüzde de devam etmektedir. Şüphe dediğimiz şey bu gün en inançlı görünenlerimizi bile etkilemektedir. Eğer bizler gerçekten Tanrı inancına gerektiği gibi sahip olsaydık bu gün dualarımızın kalitesi çok daha farklı boyutlarda olabilirdi. İbadet için kendimizi hazırlar sonra en mükemmel halimizde Tanrı’ya dua edebilirdik. Ne yazık ki birçok nedenden dolayı bu gün dualarımız daha mekanik ve rutin bir havada yapılmaktadır. Bu da inancımızı test etmektedir. Bu da Amalek ile olan savaşımızın nasıl devam ettiğinin göstergesidir.
O halde Amalek ile olan savaşımızı sürdürmek ve bunda başarıya ulaşabilmek için ne yapmalıyız? Emunaya karşı yapılan bu saldırılara nasıl dayanabilir ve inancımızı destekleyebiliriz?
Mişna Pirke Avot’ta şöyle der: “Ase leha Rav veistalek min asafek –Kendine Tora öğretecek bir öğretmen bul ve şüphelerden uzak dur.” Şüphelerden uzak durma yollarından biri Tora öğreneceğimiz bir öğretmen bulmak ve onun izinden giderek her türlü şüpheden yavaş yavaş arınabilmektir. Şüpheleri hayatımızdan uzaklaştırdıkça inancımız çok daha sağlamlaşacaktır. Öğretmen ve öğrencileri birlikte bu savaşı daha büyük bir cesaret ve inançla sürdürebileceklerdir. Moşe’nin Amalek savaşı için en yakın öğrencisi Yeoşua’yı seçmesi tesadüf değildir. Kendisine en yakın kişi olan Yeoşua onun sözünü dinleyerek ve verdiği talimatları sorgulamadan uygulayarak başarıya ulaşmıştır.
Geçmiş nesillere oranla Amalek’e karşı olan savaş günümüzde çok daha büyük bir güç gerektirmektedir. Günümüzde şüphecilik ve inanca yönelik saldırılar çok farklı ve güçlü yöntemlerle sürdürülmektedir. Bizler bu gün içimize şüphe ve nefret tohumu ekmeye çalışanlara daha büyük destek olmakta ve birbirimizi sevmek yerine yapılan her eyleme şüphe ile bakmaktayız. Her şeyin altında mutlaka bir olumsuzluk bulmak için çaba göstermekteyiz. Tanrı ile aramızdaki bağı çökertmek isteyenler için son derece elverişli ortamı yine biz hazırlamaktayız. Bundan vaz geçmedikçe Amalek düşüncesi kazanmaya devam edecek ve biz sadece aynı peraşayı her sene okuyup duracağız.
Her gün yanlışlarımızdan dönmek için bir fırsattır. Tanrı’ya yaklaşmak için öncelikle içimizdeki şüphe ve olumsuzluğu atmak onun yerine sevgi ve anlayışı getirmek zorundayız. Böylelikle Mordehay ve Ester döneminde çökertilen Amalek planı günümüzde de çökertilebilecektir. Bunu yapabildiğimiz zaman gerçek Purim coşkusunu ve sevincimizi toplumsal anlamda yaşayabileceğiz.