Yazıya, kafamdan çıkmayan görüntüyü anlatarak başlamam doğru olur bence…
Reality yıldızı 45. Başkan Donald Trump’ın Suudi Arabistan’da elinde oklava gibi salladığı kılıçla, Suudilerle yaptığı garip ve iğreti “kılıç dansı” aklıma geldikçe gülümsüyorum…
Yanlış anlamayın! Sempatik bulduğumdan değil… Daha ziyade mahcubiyet gülümsemesi… Bir parçası olduğum ülkenin liderinin garip halleri beni utandırmadı desem yalan olur.
Trump’ın Ortadoğu politikaları ve görevden ayrılmadan evvel yaptığı 750 milyon dolarlık isabetli bombaların satışı çok konuşuldu.
Kaşıkçı cinayeti ile ilgili Amerikan gizli servislerinin sunduğu raporlar hem gizlendi hem cinayetten sorumlu olduğu tahmin edilen Trump’ın müttefiki 34 yaşındaki prens Muhammed Bin Salman’ın kollanması şaşırtmadı maalesef!
Şüphesiz siyaset kolektif birçok dinamiğin düşünülerek hamle yapıldığı bir arena… Fakat bir insanın düşünceleri ve eleştirileri sebebiyle vahşice infaz edilmesi hiç olmazsa bir kınama almalıydı diye düşünüyorum. Trump’tan beklerdim diyemiyorum ama yapmalıydı diye düşünüyordum…
2020 seçimleri zamanı Biden hem basın özgürlüğü ve Kaşıkçı katliamı ile alakalı olarak Suudi Arabistan’ı iptidai bir devlet olarak tanımlarken sosyal meselelerde yerinde sayan bir sistemi olduğunu defalarca vurguladı.
Biden’ın iki yıl önce Trump yönetiminin Kaşıkçı cinayeti ile ilgili tutumu ve tavrını utanç verici olarak nitelerken tehlikeli olduğunu da eklemişti.
Şimdi Biden iktidarında istihbarat teşkilatlarının sunduğu detaylı raporlar ve zamanın CIA Direktörü Gina Haspel’in hem Kaşıkçı’nın son nefesini verirken mücadele ettiğini ve öldürüldükten sonra kemiklerinin testereyle kesilirken dinlediği ses kayıtlarının Türk istihbaratı tarafından tedarik edildiğini söylemesi bir önceki Amerikan yönetiminin konuyu detaylı bildiklerini bir kez daha gösterdi.
Şimdiki yönetimden bilinenlerin ışığında sert bir tavır bekliyorduk… Ama beklediğimiz gibi olmadı…
Biden seyahat ve ekonomik yaptırımlar uygulayacağını söylerken infaz operasyonunda rol oynadığı tespit edilmiş şahısları sorumlu tutarken, emri vermiş Muhammed Bin Salman’a karşı bir yaptırım veya kınama konusunda sessiz kaldı…
Amerikan Senatosu Başkanı Adam Schiff aynı zamanda istihbarat komitesi başkanı. Kaşıkçı’nın Virginia’da ikamet izni olan bir gazeteci olduğunu ve Amerika olarak ülkeler arası bir kriz çıkarmadan Muhammed Bin Salman’ı şahsen sorumlu tutarak yaptırımlar yapılmış olmasını beklediğini söylemesi üzerine basın da tepki gösterdi… Amerikalı gazeteciler, meslektaşlarının vahşice katledilmesine bu denli tepkisiz kaldığı için Biden’ı topa tuttu.
Bir yandan Amerika Suriye’deki İran destekli kampları bombalarken, Kaşıkçı cinayeti ile ilgili olan tutum, düşününce çok anormal gelmedi. Amerika, Suudilere İran’a karşı bir ittifak olmak için açıkçası mecbur. Suudilere karşı sert bir tavır almak onları Çin veya Rusya ile müttefik olma yolunu dahi açabilir. Biden’ın yeni oluşturduğu ulusal güvenlik ekibi bu riski almayacaklarını söylerken, İran ile karşı karşıya gelmeleri durumunda Suudi Arabistan’ın iş birliğinin elzem olduğunu belirttiler. Biden uyarıları ciddiye almış olacak ki ihtiyatlı bir biçimde kınama beklentimize karşılık vermemiş olsa da Prens Muhammed Bin Salman ile değil Suudi Arabistan Kralı ile görüştüğünü belirtmesi şahsi bir mesafe koyduklarını fakat iki ülkeyi karşı karşıya getirmeyeceklerini tasdikledi.
Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Suudi Arabistan ile olan münasebetler şahsi mevzuların çok üstündedir” diyerek devletin tavrını bir kez daha hatırlattı.
Ancak Obama yönetiminde yer almış dışişleri eski görevlilerinden Tom Malinowski, Muhammed Bin Salman için zorunlu vize ve seyahat yasağı uygulanması gerektiğini ve bunun ahlaki bir mesele olduğunu vurgulaması ortalığın sakinleşmediğini gösteriyor…
Biden, Suriye’de İran milis güçlerinin hedeflerini vururken çok net bir mesaj yolluyor aslında…
İranlı milis güçlerin Suudi Arabistan’da bir havalimanına saldırmaları, Lübnan’da bir muhalifin suikastına, Amerikan askeri üslerini hedef aldıklarında başlarına geleceklerin bunlar olduğunu söylüyor.
46. Başkan Joseph Biden kırmızı çizgilerini çizerken tüm dünyaya aslında İran’ın; Gazze’de Hamas’ı, Lübnan’da Hizbullah’ı, Irak’ta birçok fraksiyonu ve Yemen’de Husileri finansal ve askeri destekleriyle güçlendirdikleri sürece bölgede tehdit unsuru olmayı sürdürdükleri sürece operasyonların süreceğinin sinyalini veriyor…
Bu tavır bölgede istikrarı sağlamak için bazen insanların harcanabileceği, göz ardı edilebileceği, kötülüklerinin yanlarına kâr kalacağını bize söylese de doğruları bilmenin kâfi olup olmadığını kendi kendime sorarken buldum…
Er ya da geç Kaşıkçı’nın cinayetinin asıl sorumlusu hesap verecektir…
Doğru şeyi yapmak için yanlış bir zaman yoktur…
Mahatma Gandhi belki de böyle bir durum için “gerçekler asla adil bir amacı önleyemez” demiş olsa gerek…