COVID-19’la tanışmamızın üstüne bir yıldan fazla zaman geçti. Hâlâ tedirgin ve tedbirli geçirdiğimiz bu süreçte virüse yakalanıp iyileşenler olduğu gibi, maalesef yitirdiklerimiz de var.
Globalleşen dünyada çoğu ülke koronadan payını alırken, tedavi yöntemleri biraz da deneme/yanılma yöntemiyle başladı. Araştırma - geliştirme çalışmaları süregelirken kaç arpa boyu ilerledik, bilemiyorum. Olumlu veriler bulunmasına karşın, ikinci dalga, üçüncü dalga, mutasyonlar derken çocukluğumda hafta sonları Harbiye Orduevinin önünde izlediğim Mehter Marşı gibi adımlar atılıyor; iki ileri bir geri… COVID-19’un kitlelere bulaşması ise rüzgâr hızıyla ilerliyor.
“Virüsle yaşamayı öğrenmeliyiz” nakaratı tahammül sınırlarını zorlamaya başladı. Sokağa çıkma saatleri dışında, kalabalık bir ortam yaratanlara, sözde mesafe kurallarına uyarak cafelerde oturanlara çok kızıyorum. Öte yanda onları anlıyorum da. Uzun süre kimseyle görüşmeyip kapalı kalmak, ruhsal dengeyi alt üst ediyor. En son ne zaman evime bir kahve içmeye gelindi; hatırlamıyorum bile… Neyse ki bu düşüncelerden çabuk sıyrılıp, şikâyetler posta kutusuna diyebiliyorum hâlâ.
***
Kapının zili çaldığında maskeni tak, sucu geldiğinde ‘tam para’ ver, köşedeki seyyardan enginar aldıktan sonra steril mendil kullan, eve geldiğinde hemen ellerini sabunla, kargodan zarf geldi, sabunlan… Neyse ki bu işlemi iyi tarafından alıyorum. O kadar çok sabun kullanınca, el kremi sürmeye başladım. Artık ellerim yumoş yumoş…
***
Bu sene Pesah 27 Mart Cumartesi akşamı başlayıp 4 Nisan Pazar gecesi, yıldızlar çıktıktan sonra bitecek. Bahar bayramı olarak da anılan Pesah, Yahudilerin Mısır’da 210 yıl süren kölelikten sonra özgürlüklerine kavuşmalarını anmak için kutlanır.
Mısır’dan Çıkış sadece binlerce yıl önce gerçekleşen bir olay değil, günümüzde kendimizin veya başkalarının bize koyduğu kısıtlamaların farkına varıp, özgür olmaya çalıştığımız bir süreçtir.
***
Geçen sene Pesah’ta pandemiden ötürü aileler Seder masasında bir araya gelememişti. Bir burukluk oluşmuştu. Dört bir yana dağılmış aile fertleri, Agada’yı henüz yeni başlamış olan Zoom’lar aracılığıyla, okumuşlardı. Bu sene de şartlar gereği, Pesah aynı şekilde geçecek.
Evde alışageldiğim türde bayram öncesi temizliği yapıyorum. Yine de 5781 yılının Pesah’ında, burukluktan ziyade hoşlanmadığım bir sessizlik duyumsuyorum.
Tabii ki ‘Sima’nın haroseti’ dâhil bütün ‘dinim’ler sofraya konacak. Ancak fikir değiştirmezsem, “İki kişi için burmuelo yapılır mı? Kuzu artık ağır geliyor”dan yola çıkarak sadeleştirilmiş bir yemek düzeni oluşturmayı düşünüyorum.
***
Her kötülükten bir iyilik doğar. 27 Mart gecesi, kimimiz iki, kimimiz dört kişi oturacak Seder sofrasına.
Bildiğimiz üzere, özellikle kalabalık olunduğunda, Pesah yemekleri her bakımdan külfetli bir hazırlıktır.
Bu sene çekirdek aile olacağımıza göre, birçok toplumda yaygın olan ‘Kimha Depisha’ mitsvasını gerçekleştirmek için bir fırsat. Pesah masasında “Aç olan herkes gelsin ve yesin” ifadesini kullanırız. Dolayısıyla, bayram öncesinde, her evde şarap, et, balık gibi yiyeceklerin olması için ‘Kimha Depisha’ denilen bir düzenleme oluşturulur.
YAD-Matan Baseter, bir süreden beri, söz konusu mitsvayı gerçekleştirmek için aracı oluyor.
İmkânı dâhilinde katkıda bulunmak için: (0212) 249 79 37 veya 249 56 64’ü aradığınızda, Matan Baseter yetkilileri severek yardımcı olacak. Sıkıntılı dönemlerde insanları mutlu edebilmek ayrı bir erdem.
Sağlıkla kalın.