Norveç'ten II. Dünya Savaşı dizisi

David OJALVO Köşe Yazısı
31 Mart 2021 Çarşamba

Son dönemde II. Dünya Savaşı’nı konu alan veya savaşla bağlantılı film ve belgeseller izliyorum. Neftlix’te savaşı anlatan renklendirilmiş on bölümlük belgeseli ve Hitler’le ilgili belgesel yapımı izledim örneğin. Adolf Eichmann’ın yakalanmasını anlatan ‘Operation Finale’ adlı filmde Eichmann’ı Oscar Ödüllü Ben Kingsley canlandırdı. İsveç kamu kanalının uygulamasında izlediğim ve yine Eichmann’ın yakalanmasını konu alan 2015 Almanya yapımı filmi çok başarılı buldum. Yıllardır izlemeyi düşündüğüm Roman Polanski’nin ‘Piyanist’ filmini de bu ay içinde izledim.

Büyük savaşın dünyamıza yaşatmış olduğu büyük dramanın filmlere yansıması üzerine düşünüyorum sonra. Neden bu kadar çok film çekiliyor? Sinema sanatı, içinde bulunduğumuz göreceli barış zamanını taçlandıran bir geçmişi hatırlatma, öğretme, toplumları yönlendirme ve/veya gişe aracı mı? Derin acıların beyaz perdeden yansımasıyla, ortalama 70 yıl geriye bakan günümüzün insanı arasında nasıl bir etkileşim gerçekleşiyor? Yaşamın değerini anlamak adına, 21. yüzyılın bize kazandırdıkları veya bizden aldıkları neler? Geçmişin karanlık yüzü üzerinden bugünün hangi aydınlığını seçiyoruz?

***

Sorularımı yanıtlamam zaman alacak. Bu süreçte II. Dünya Savaşı’yla bağlantılı yeni prodüksiyonlar ekranlarda yerini alıyor. Onlardan birini, yine İsveç kanalı üzerinden son haftada izledim.

Norveçliler, sekiz bölümden oluşan ve gerçek olaylara dayanan ‘Atlantic Crossing’ adında bir dizi çekmiş. 1940 yılında Almanların Norveç’i işgal etmesiyle kraliyet ailesi ülkeden ayrılmak zorunda kalır. Prenses Martha da, üç çocuğuyla birlikte Amerika’ya sığınır. Aile üyeleri beyaz Saray’a konuk olurken, Prenses Martha ile Amerikan Başkanı Franklin Roosevelt arasında bir yakınlaşma yaşanır.

İskandinavya’nın en pahalı son dönem yapımlarından biri olan dizi dönem ruhunu başarıyla veriyor, görüntü yönetmenliği şahane. Öte yandan savaşın karanlığı ve ağırlığını yansıtan ilk birkaç bölümden sonra dizi Prenses Martha ve Başkan Roosevelt eksenine yerleşiyor. Amerikalı aktör Kyle MacLachlan’ın canlandırdığı sempatik ve hayat dolu Roosevelt ile, Köprü dizisiyle ünlenen İsveçli aktris Sofia Helin’in canlandırdığı Martha’nın yoldaşlığı şaşırtıcı boyutlara varıyor. Bunun en çarpıcı örneği de Pearl Harbor’un bombalandığı günün akşamında başkanın soluğu prensesin yanında alması!  Kaldı ki tarihçi Trond Noren Isaksen de dizinin yüzde 95 kurmaca olduğu görüşünde. Isaksen’e göre dizide gösterilen romantik yakınlaşma Chicago Tribune adlı gazetenin o dönemde yaptığı karalama kampanyasından öte bir ürün değil.

Dizide hatalı olduğu öne sürülen bir başka nokta da İsveç yönetiminin - Almanya ile ilişkiler dikkate alındığında - Prenses Martha’nın İsveç’e sığınmasını olumsuz karşıladığı. İsveç Kralı IV.  Gustav Adolf’ün kuzeni olanı Martha, yine tarihçilere göre, bir çekimserliğe rağmen, İsveç’te iyi ağırlanmıştı.

Savaş dönemi Finlandiya, Danimarka ve Norveç’te de yıkım yarattı. ‘Atlantic Crossing’ dizisiyle Norveçliler kendi tarihlerini anlatmak ve hatırlatmak istiyor olabilir. Bölümlerin akışında Norveç vatanseverliği cömertçe işleniyor. Ne var ki savaş tarihi ve travmasını aktarmak üzerine ayrılan bütçe, daha çok gerçekliği şüpheli bir prenses-başkan ilişkisini anlatmaya harcanmış gibi görünüyor. Seçilen konu II. Dünya Savaşı olunca, gerçeğin dışına taşan, fazla romantizme veya idealizme kaçan sahnelere sıcak bakamıyorum. Öte yandan pandeminin ikinci yılında evde geçirilecek bir akşam keyfi için, Norveç dizisi tatmin edici bir seçenek. Denk gelirseniz, öneriyorum.

 

 

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün