İsrail’de gündem yine ve yeniden seçimler. Son iki yıl içinde dördüncü kez seçimlere giden İsrail, siyasi bir tıkanmışlığın pençesinde. Bu seçimden sonra yeniden bir erken seçime gidilmeyeceğinin ise hiçbir garantisi yok. Henüz bir hayli erken olsa da, beşinci bir seçimin hiç de imkansız olmadığını söylemek mümkün.
İsrail’de seçim gecesi bir kazananın duyurulması pek mümkün olmaz. Çıkan sonuçlar kurulacak hükümetin sadece bir ipucunu verebilirken, asıl hükümet ancak yemin ettiğinde belirlenmiş olur. İsrail’de seçmenin oy kullanmasının ardından yeni ve hayati bir devre başlar; pazarlıklar dönemi. Her parti elindeki sandalye oranında güçlüdür ve hükümet kurmak için gereken 61 sandalyeye ulaşmak için kıyasıya bir pazarlık devresine girer.
Bunun yanı sıra Devlet Başkanı hükümet kurma görevini en çok oy alan parti liderine vermez. Barajı geçen tüm parti liderlerinden görüş aldıktan sonra kime hükümet kurma görevini vereceğini kararlaştırır. Bu sırada yüzde 3,25’lik barajın çok farklı ideolojik ve siyasi çizgide partiyi bu yarışa eklediğini de hatırlatmak gerek. Yani karşımızda çok parçalı, çok bölünmüş bir siyasi sistem var ve sonucu ancak bu pazarlıklarda başarılı olan belirleyebiliyor.
Pazarlıklar sırasında, hatta kurulacak hükümette yer aldığı taktirde, küçük ve ideolojik partilerin büyük partileri rehin alabileceğini ve oy oranlarından çok daha fazla güce sahip olduklarını eklemek gerek. Sihirli 61 sayısına ulaşmak için ise her türlü kombinasyon denenmek zorunda. Ve tıpkı son seçimlerde Mavi Beyaz Partinin “Asla ortaklık yapmam” dediği Netanyahu’nun Likud Partisi ile yaptığı koalisyon gibi sonuçlar da bir hayli mümkün.
Dördüncü kez sandık başına giden İsrail’de seçim sisteminin bloke olduğunu, var olan seçim sisteminin sağlıklı sonuçlar üretemediğini söylemek ise yanlış olmayacaktır.
Geçen haftaki seçimlerde, Netanyahu’nun Likud Partisi kayıplara rağmen halen birinci parti konumunu koruyor. Ancak hükümet kurmak için güvendiği sağ ve aşırı dinci partilerin desteğine rağmen hükümeti kurabilecek sayıya ulaşamıyor. Her türlü cambazlıkla bu sayıya ulaşmaya çalışacak olan Netanyahu, sistemin boşluklarını da, rakiplerinin zayıflıklarını da çok iyi bilen ve gerektiğinde bunları kullanmaktan çekinmeyen bir lider. Bu sefer de başbakan olmak için ‘siyasi sihirbaz’ lakabını haklı çıkaracak türlü numaralar yapacaktır.
Ancak, önümüzdeki hafta yolsuzluk davaları nedeniyle mahkemeye çıkacak olan Netanyahu’nun bu son dört seçimde anlamamakta direttiği konu, kendisine dokunulmazlık sağlayacak, Likud’un çok güçlü olduğu bir hükümeti kurmasının mümkün olmadığı. Bu inat ülkeyi seçimden seçime sürüklerken, tercih ettiği kimlik siyaseti ve kutuplaştırıcı söylem İsrail toplumuna en büyük zararı veriyor.
Siyasi istikrarsızlık ülkenin önemli sorunlarını ötelerken, seçimler hem gündemi meşgul ediyor hem de ülke bütçesinin kayda değer bir bölümünü yutuyor. Bu durum seçmenlerde hem öfke uyandırıyor hem de seçimlere olan ilgiyi azaltıyor.
Son seçimlerin gösterdiği bir diğer gelişme, İsrail’in gittikçe sağa kaydığı. Bunu barajı geçen partilerin homofobik, ırkçı, kadın haklarını önemsemeyen söylemlerinden de görebiliyoruz. Bu durum, düşük baraj oranıyla her kesimin mecliste temsil edilmesini savunan kapsayıcı düşüncenin de, kurucu liderlerin İsrail toplumu için kurdukları hayal ile de çelişiyor. Ve bu durum ülkenin son 12 yılına imza atmış, ülkede en uzun süre başbakanlık yapmış Netanyahu’nun popülist ve ayrıştırıcı söylemlerinin bir sonucu.
Aylardır süren Netanyahu karşıtı protestolar “Teşekkürler ama yeter” derken, İsrail seçimlerinin çehresi de özellikle son iki seçimde bariz bir şekilde değişti. Sağ-sol ayrımı yerine partiler Netanyahu karşıtı, Netanyahu yanlısı olarak bölünüyor. Tek ortak noktaları Netanyahu’ya karşı olan duruşları olan bu beş bilinmezli denklemden sağlıklı bir koalisyonun çıkması ise en hafif tabiriyle büyük bir şans olur ancak.
Pandeminin etkilediği ekonomi, İran’ın nükleer çalışmaları, Uluslararası Ceza Mahkemesinin kararı, Ürdün ile gerginleşen ilişkiler, Biden yönetimi, yeni kurulan diplomatik ilişkiler hükümetin kararlarını beklerken, İsrail yine ve yeniden seçimleri ve kurulacak hükümeti tartışıyor. Yaz aylarında yapılacak olan devlet başkanlığı seçimini kazanarak bu sayede yedi yıl dokunulmazlık almak ise, Netanyahu için gittikçe daha da çekici bir seçenek haline geliyor.