Şevii Şel Pesah’ta okunan Beşalah peraşası açıklayıcılar tarafından ‘geula’ peraşası olarak nitelendirilir. Bilginler ‘vayi’ sözcüğü ile başlayan bölümlerde bir olumsuzluk haberi görür. Geula peraşası olarak nitelendirilen bu peraşada nasıl bir olumsuzluk görülebilir?
Buradaki ilk olumsuzluğu bilginler şöyle açıklar. Ne oldu da Paro daha bir hafta önce kaybettiklerine ağlar ve Bene Yisrael’in gitmesi için yalvarırken dönmüş ve atalarımızın peşine düşmüştür? Eğer bu kadar gitmelerinden yana değilse neden “Kumu tseu mitoh ami / Kalkın ve kavmimin arasından gidin” demiştir? Peraşamızı açıklayan bilgeler şöyle der: “Yalvarmak için Moşe’nin yanına gelen Paro’ya Moşe bir fikir verir. Behor olmasına rağmen ölmeyeceğini ona bildirir. Hemen gidip halkın çıkması için Mısır içinde ilanda bulunmasını ister ve Paro da böyle yapar. Paro’nun artık toparlanması ve peşlerine düşmesi bu peraşada ‘vayi’ sözcüğü ile ifade edilen ilk olumsuzluk olarak göze çarpar.
Bir başka olumsuzluğa bakarak kendimiz için ders çıkarmaya bakalım. Bene Yisrael’in sadece yüzde yirmisi Mısır topraklarını terk edebilir. Kalanları ‘karanlık’ belası sırasında ölmüş ve defnedilmiştir. Burada yakınlarını kaybedenler kaybettikleri için ağıt yakmakta ve bu geula gibi final geulayı da göremeyecekleri konusunda üzülmektedir. Halkın yüzde sekseninin böyle bir yıkıma uğramasının nedeni tek kelime ile asimilasyon olarak ifade edilebilir. Halk, Mısır kültürüne o kadar entegre olmuştur ki sonuç ciddi bir özümlenme olmuş ve bunun sonucunda bu kesim kurtuluş hakkını kaybetmiştir. Hafets Hayim gelecek kurtuluş için asimile olmaya yatkın olanların aynı durumla karşı karşıya kalabileceklerini öğretir. Bunun için daha bu günlerden bizleri asimile olmamamız konusunda uyarır.
Tanrı’nın Avraam ile olan Ben Abetarim antlaşmasında atalarımızın kendilerinin olmayan bir diyarda yabancı olacakları ve 400 sene boyunca kölelik yapacakları belirtilir. Bu açık olan ifadeye rağmen Tanrı neden Mısır ülkesine on bela göndermiş ve en son darbeyi neden denizde vurmuştur? Bunu anlamak için Avraam ile yapılan anlaşmadaki ifadeye bakalım. “Vaavadum veinu otam / Köleleştirilecekler ve sıkıntıya düşecekler.” Evet, köleleştirilme ve sıkıntılar hatta ağır işler bu anlaşmanın kapsamındadır. Ancak doğan erkek çocukların Nil Nehrine atılması bu anlaşmaya dâhil değildir. Paro ve Mısırlılar burada ‘mida keneged mida’ yolu ile cezalandırılmıştır. Nasıl ki erkek çocuklar suya atılmak sureti ile yaşamları ellerinden alındıysa aynı şekilde denizde de Mısır ordusunun savaşçılarının yaşamları bitmiştir. Paro son anda teşuva yaparak yaşamını kurtarmayı başarır. Ancak bu olayın izlerini uzun yıllar benliğinde taşır.
“Vehizakti et lev Paro veradaf ahareem/ Paro’nun kalbini güçlendireceğim ve peşinizden gelecek.” Mısır’da başlarına gelen bu kadar cezadan sonra bir kez daha Tanrı’nın neden bu olayı Mısırlıların başına getirdiğini anlamaya çalışalım. Bilginlerimiz bu olayı bir başka Kiduş Aşem olarak niteler. Çünkü Mısır’da olan olaylar birçok toplum tarafından sadece habercilerin getirdiği haberler aracılığı ile dolaylı olarak bilinmektedir. Tanrı genellikle dünyanın düzenine müdahale etmez. Tanrı denizi yırtmak üzere devreye girdiğinde yeryüzündeki bütün sular aynı şekilde yırtılır. Herkes bu olayı gözleri ile görür ve Mısır’da meydana gelen olayların gerçekliğine kanaat getirir. Bu olayın artık herkes tarafından bilinmesi ile bir Kiduş Aşem mitsvası daha tamamlanır.
Bene Yisrael çok özel bir halk olarak her gün Tanrı’nın yardımlarını ve rehberliğini gözleri ile görmektedirler. Buna rağmen Mısır ordusu ile deniz arasında sıkışıp kalan toplum her gün Tanrı’nın yardımını yanlarında hissetmesine rağmen büyük bir umutsuzluğa kapılır. Hemen Moşe’nin yanına koşarak serzenişte bulunmaya başlarlar. Moşe halkın üç guruba ayrıldığını görür. Bir grup savaşmaktan, diğeri Mısır’a dönmekten bir diğeri de denize doğru yürümekten söz etmektedir. Moşe, büyük bir lider olarak halkı yatıştırmaya çalışırken bir taraftan da sıkıntılı anlarda her insanın yapacağını yapar. Tanrı’ya Tefila ile ulaşır. Tanrı ona gerekli yolu gösterir. Bilginlerimiz şöyle derler. Eğer bir insan büyük sıkıntı çekiyorsa bunlara sevgi ve sabırla katlanmasını bilmelidir. Tanrı’ya olan inancını korumalı ve yitirmemelidir. Çünkü bu sıkıntıların sonunda beklediği yardımı görecek ve ulaşmak istediği parlak ışığa mutlaka ulaşacaktır.
Şabat Şalom – Hag Kaşer ve sameah.