Şemini peraşasında Aaron’un oğulları ile ilgili meydana gelen trajedi ve bu duruma Aaron’un verdiği tepki veya tepkisizlik önemli dersler içermektedir. Aaron sadece barışı tesis etmeye çalışan kişi değildir. O aynı zamanda inançlı olmanın da bir simgesidir.
Rabi Elhanan Wassermann, Hafets Hayim olarak bilinen Rabi Yisrael Meir Kagan’ın öğrencisidir. Kendisi ekonomist olmamasına rağmen dünya ekonomisi ve krizler ile ilgili makaleler yazmış ve ekonomik sorunların dini öğelerle olan bağlantısını incelemiştir. 1939 yılındaki ekonomik bunalım ile ilgili yazdığı yazılar ekonomik çevrelerde de ilgiyle izlenmiştir.
Rabi’ye göre İbranice’de para anlamına gelen sözcüklerden biri ‘zuz’ sözcüğüdür. Bu sözcük aynı zamanda hareket anlamına gelen ‘lazuz’ fiilinden türemiştir. Ekonomik kriz olmaması için paranın hareket halinde olması, durmaması, el değiştirmesi ve para akışının devamlı olması gerektiğini savunur. Halbuki donmuş ve hareketsiz para, kazanmayı zorlaştırır. Bu zorluk da bir noktada kriz çıkmasına neden olur. Rabi Wassermann bu konunun aslında güvenle olan ilişkisini de açıklar. Çünkü para akışının durması için güven denilen kavramın azalması ve bitmesi gerektiği görüşündedir.
Rabi bu durumun inanç eksikliği ile olan ilgisini de araştırır. Kişilerin Tanrı inancı eksildikçe Tanrı da kişilerin birbirlerine olan güven ve inançlarının eksilmesini veya yok olmasını sağlar. Bu eksiklik zaman içinde para akışını durdurur ve sonunda kriz patlak verir.
Amerikan Merkez Bankası gibi yüksek kurumların başında olan kişilerin söyledikleri bütün dünya medyası, ekonomik çevreler tarafından ilgi ve dikkatle izlenir. Bu söylemlerde görünen bir iyimserlik değerlerin yükselmesine, görünen bir kötümserlik ise borsa gibi kurumların alaşağı olmasına neden olur. Çünkü kurumun başındaki kişi güven telkin etmiştir ve söyledikleri önemlidir. Ancak kurumun başındaki kişi kararsızlık veya bilinmezlikten söz ettiği anda krizin patlak vermesi için fitil ateşlenmiş olur. Çünkü güven artık kaybolmuş ve belirsizlik ortaya çıkmıştır. Rabi Wassermann buradan bir sonuca ulaşır. Tanrı ile insan arasındaki inanç tesis edildiğinde insanlar arası inanç da tesis edilir bu da ekonomik krizlerin önlenmesi için bir adımdır.
İnsan çok para kazandığı zaman inanç yani emuna hep bir yerlere gizlenir. Ego ortaya çıkmaya başlar. Devarim peraşalarında yer alan “Kohi veotsem yada asa li et ahayil aze / Gücüm ve cesaretim bana bu günü kazandırdı” düşüncesi ön plana çıkmaya başlar. Çünkü başarılı oldukça insan bu başarının Tanrı’dan değil kendisinden geldiğini zanneder ve buna kendisini de inandırır. Tanrı mutlaka ona ve onun gibilere başarının ne kadar kırılgan ve geçici olduğunu gösterir. Onları yeniden inanca davet eder. Kişi buna uyar veya uymaz ama zaman içinde bunu anlamaya başlar.
Amerikalı bir milyarder parasının çokluğu karşısında ‘asla açlıktan ölmeyeceğini’ ilan eder. Bir gemi kazası sonunda bu milyarder dehidrasyon sonunda yaşamını yitirmiştir.
Bir Rus kozmonot uzaya gidip geldikten sonra ‘göklere çıktığını ama orada Tanrı ile karşılaşmadığını’ beyan eder. Rus kozmonot bir süre sonra ebedi aleme göçer ve büyük bir ihtimalle Tanrı ile karşılaşır. Ancak bu kez dönüp de Tanrı’yı gördüğünü ifade edecek şansa sahip değildir.
Şahrit duasında Şema bölümünün ardından Tanrı’nın bizim için olan iyi özelliklerini içeren on beş kelime ile başlayan ‘veyatsiv’ bölümü vardır. Gündüz günlük güleçlik iken her şey insana olumlu görünmektedir. Tanrı yardım etmiştir ama biz de çalışarak başarmışızdır. Güç bizdedir. Bu zamanlarda Tanrı’ya inanmak son derece kolaydır. Kişinin şükür sözleri bile farklıdır.
Arvit duasında Şema bölümünü ‘veemuna’ adlı inançtan söz eden bölüm izler. Gece karanlık iken işler yolunda değilken inancın büyüklüğü o zaman su yüzüne çıkacaktır. Gerçek bir inanç mı yoksa güzel zamanlarda söylenen sözler mi o zaman kendisini belli edecektir. Kral David Teilim 92 mizmorunda “Leagid baboker hasdeha veemunateha balelot / Gündüz iyiliğini, gece de inancını söylemek”den söz eder. Gece olunca inanca daha fazla ihtiyaç duyulur.
Yaakov inancıyla bir zorluktan diğerine “yelehu mehayil el hayil” koşar ve hepsini yenmeyi başarır. Kural en karanlık gecenin bile bir sabahının olacağıdır. Kutuplarda altı ay süre ile gece olsa bile güneş bir altı ay için mutlaka doğacaktır. Yaakov inancıyla bunu başarmış ve hayatının sonunda yeniden ışığa kavuşmuştur.