Yarasalar ve virüslerle kafayı bozmazsanız haberlerde başka hadiseler gözünüze takılabilir. Bozmamak pek mümkün değilse de neyse…
Bu geçtiğimiz günlerde Amerika’nın yeni Başkanı Joe Biden dış politikada iki “ilginç” hamle yaptı. İlginç derken…
Rusya’ya ambargolar uygulanacağı açıklandı, ardından Dışişleri Başkanı Antony Blinken Afganistan’a beklenmedik bir ziyarette bulundu. Ziyareti takiben Biden, eylülde Afganistan’daki Amerikan varlığının sona ereceğini açıkladı.
Bu iki karar hem Demokratlardan hem Cumhuriyetçilerden çok tepki aldı. Her ikisine de değinmek elbet elzem.
Afganistan’la başlayalım… 11 Eylül 2001’den bu yana bölgede varlığını sürdüren ABD, tarihinin en uzun askerî operasyonunun yirminci yılında çekilme kararı aldı. Bu karar Taliban ve Pakistan tarafından bir zafer olarak nitelendirildi.
Pakistan ordusu onlarca yıldır radikal İslamcılara sınırlarını açmış ve yurtdışındaki militanlara desteğini kesmemişken entelektüellerini ve iş sahiplerini hedef alan operasyonlarla ülkedeki muhalefeti sessizleştirdi.
Bu hamleler tabiatıyla radikalleri güçlendiren faktörler oldu.
11 Eylül saldırısından sonra o zamanki Başkan George W. Bush tüm dünyaya “Ya bizimlesiniz ya da bize karşısınız” dediğinde Pakistan’ın Pervez Müşerref’i isteksiz bir tavırla da olsa Amerika’nın ‘yanında’ yer almıştı. Tabii istikrarsız bir bölgede Amerika’nın müttefiki olması Pakistan’a o yıllardan beri ciddi bir güç vehmetti. Çin ve Rusya’nın, hatta radikal İslamcıların bölgedeki gücünü dengeleyeceğini düşünerek Amerika nükleer silahları bulunan Pakistan’a hep yakın durdu. Bu ittifak yıllarca Afganlı yetkilileri endişelendiren bir münasebet oldu.
Biden 2008’de başkan yardımcısı olarak görev yaparken Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai tarafından baskı görmüştü. Karzai, Pakistan’ın Taliban eğitim kamplarını kapatması ve radikallere yardımları kesmesi gerektiğine dair Amerika’ya ihtarlarda bulunmuştu. Biden’ın o zaman yanında bulunan danışmanlarından sızan haberlere göre “Pakistan bizim için Afganistan’dan 50 kat daha önemlidir” dediği de belirtilmişti…
Yani tam 13 yıl önce, bugün ne yapacağının sinyallerini vermiş hepimize…
Tabii bu şok etkisi yaratmadı demek yanıltıcı olur…
Biden, bölgede mevcut bulunan askerî birliklerin yaptırım gücünün etkisinin artık olmadığını belirtirken, Demokratlar; “Afgan kadınlarını Taliban’a terk etmek kabul edilemez” dedi. Cumhuriyetçiler ise Biden’ı sorumlu gösterip tavrını ‘sorumsuzluk’ olarak nitelendirdi…
Bu açıklamalar, sözler, suçlamalar bir yana gerçek şu ki Başkan Biden her ne kadar bulunan kuvvetlerin etkisizliğinden bahsetse dahi çekilme kararının ardından Taliban güçlerinin ve Pakistan’daki radikallerin zafer ilanı Başkan’ın tahlilini çürüten bir tablo çiziyor…
Biden’ın dış politikada haklı tepki gördüğü başka bir kararı ise Rusya’ya uygulanan ambargolar ile alakalı.
Amerikan istihbaratı Rusya’daki Positive Technologies isimli şirketin Moskova’ya teknolojik destek sağladığını ispatladı. Bu bilgi kimin Amerikan hükümetinin bilgisayar sistemlerini çökerttiğini, gizli dokümanları ifşa ettiğini hatta Trump’a yapılan “Rusya desteğini” de tasdikledi.
Bu skandal birtakım yaptırımların geleceğinin alâmeti idi... On Rus diplomat (çoğunluğunun istihbarat görevlileri olduğu tespit edildikten sonra) Washington’daki Rus Büyükelçiliğinden kovuldu.
Biden, onlarca şirket ve şahsa da ambargo ve yaptırımları açıkladı. Yetersiz bir karşılık olduğuna dair eleştirilere ise cevabı, ‘geçmişte yaptığı kanunsuzluklar için değil şimdi devam etmekte olan uluslararası tutumundan dolayı’ Rusya’ya tavır almak mecburiyetinde bırakıldığını belirtti…
Bir hamleden ziyade mesaj niteliği taşıyan yaptırımlar İran, Çin ve Kuzey Kore’ye uyarı gibi görünüyor…
Rusya’yı bir ulusal tehdit olarak nitelendiren Biden, bir yanda Ukrayna sınırına ordusunu yığan Putin’e zorbalığı kes uyarısı da yapıyor.
Putin Ukrayna’ya veya eski Sovyet ülkelerine sahip olamayacağını bilse bile istikrarsızlığa sebep olabileceğinden dolayı güç gösterisini sürdürüyor…
Amerika dış ilişkilerinde eleştiri bombardımanının altında…
Kendi içinde ise halen tüm dünya gibi COVID faciası ile boğuşuyor…
Delirenler otomatik tüfeklerini eline alıp gidip market, postane ve ofis basıp insanları tarıyor…
İnsanın gazete okuduğunda içinin sıkılmaması mümkün değil… Her yer dökülüyor…
Nereye baksam sorunlu iktidar, cehalet, radikaller, ekonomik kriz, bastırılan kadınlar ve şiddet görüyorum…
Umursama Selin!
Kendini düşün Selin!
Moralini bozma Selin!
Desem bile…
Umursamadan edemiyorum işte!
Bir elimde maske bir elimde dezenfektan umurumda dünya!