Kafayı dağıtmak istediğimde zaman YouTube’da ‘Şokopop’ isimli kanalı açıyorum. 90’larda geçen magazin konularını anlatan bir kanal. Bu kanalın girişi de şöyle “Burası Türkiye’nin en derin magazin çukuru Şokopop, kavga, polemik, basitlik skandal bu kanalda.” Bunu duyduğum zaman hep aklıma Türk futbolu geliyor; nedenini anlatayım.
Son dakikalara kadar devam eden şampiyonluk yarışı, hem medyanın aşırı abartması, hem de üst üste yapılan hatalardan dolayı bende heyecan yaratmadı. Bunun nedenini hafta hafta aşağıdaki özeti okuyunca anlayacaksınız.
Geçen üç haftanın özetini kısaca burada yapalım…
40.hafta:
Galatasaray, Beşiktaş’ı yeniyor, Fenerbahçe yeniden şampiyonluk yarışına giriyor. Bu durumda birçok kişi Emre Belözoğlu'nun başa gelmesi ile takımı ayağa kaldırdığını, Beşiktaş’ın kadrosunun şampiyonluk için yeterli olmadığını söylemeye başladı. Sonuç olarak teknik direktörlük lisansı olmayan, menajer sıfatıyla takımın başında olan bir kişi ligin bitmesine on hafta kala takımın başına getiriliyor. Emre Belözoğlu’nun pro-lisansı olmamasına rağmen, yedek kulübesinde yer alabiliyor fakat basın toplantıları ve yayıncı kuruluş röportajlarına çıkamıyor. Fakat ülkemizde sadece sonuca bakıldığından bunların hepsi normal karşılanıyor şampiyonluk şansı olduğu için Emre Belözoğlu'nun takıma başına getirilmesinin ne kadar doğru bir karar olduğunu konuşuluyor.
41.hafta:
Şampiyonluğa giden Beşiktaş-Karagümrük'e yeniliyor. Fenerbahçe kazanması durumunda lider olacak, Sivas’a kaybediyor. Şampiyonluğa havlu atmış Fatih Terim bir anda kendini potanın içinde buluyor. Beşiktaş ile aynı puanda averaj farkı ile ikinci olarak buluyor. Fatih Terim 3-0 kaybedilen Hatayspor maçında orta saha oyuncusunu stoper oynatmış, yönetimle mücadele etmekten bıkmış bir şekilde. Fatih Terim hemen “Biz hiç vazgeçmemiştik” şeklinde açıklamalar yapıyor. Bu arada yönetimin futbolcular üzerinde yaptığı ‘onursuz’ açıklaması ve Belhanda’nın anlamsızca kadro dışı bırakılmasına rağmen şampiyonluk şansı olması ligin çok rekabetçi olmasından kaynaklanmıyor.
42.hafta:
Son hafta averaj farkı ile Beşiktaş şampiyon oldu. Hem Galatasaray hem Beşiktaş maçı berabere giderken Fenerbahçe kazandığı penaltıyı dahi gole çeviremedi. Teknik olarak Beşiktaş ve Galatasaray’ın berabere kalması durumunda Fenerbahçe’nin şampiyon olma şansı bulunuyordu. Bu penaltıyı kaçırmaları da bütün sezon Fenerbahçe’nin uğradığını iddia ettiği haksızlıklara adeta bir gönderme şeklindeydi diyebiliriz. Hatırlamayanlar için, Fenerbahçe federasyonun ve hakemlerin defalarca manipüle edildiğini söyledi iddia etti. Fakat bununla ilgili yargıya başvurmaktan kaçındı.
Yukarıda son üç haftayı anlatan olayları adeta bir magazin çukuru gibi; Mesut Özil transferi için Acun’un araya girmesi, Fatih Terim’in transfer çığlıkları, Bein ve VAR tartışmaları, Bein’deki ofsayt çizgileri manipülasyon meselesi, Trabzonspor’un kasket güzellemesi, Rıdvan Dilmen sezonu tartışması ve istifası, Süper Lig’de-Bein ödemeler tartışması diye sürer gider… Fakat bu çukurun sonunu Galatasaray-Denizli maçından sonra şampiyonluk şansı olan takım yöneticisi olarak Albayrak’ın “Bankadan geliyoruz, ödemeleri yaptık futbolcuları motive ettik” derken gördü bu gözler. Biz futbolu sevmiyoruz/seyretmiyoruz biz magazin ve kavgaları seviyoruz/seyrediyoruz daha çok…
Sonuç olarak hem pandemi hem de ligden düşmeyen takımlar yüzünden çok zor bir fikstür olduğunu kabul edebiliriz. Fakat ne takımların, ne yöneticilerin, ne de teknik direktörlerin üst düzey performanslarından dolayı değil, daha çok vasat ve beceriksizce işler yapıldığından dolayı şampiyonluk yarışı son maça kaldı. Beşiktaş’ın belki de ilk dört takım arasında kadro olarak en dar kadroya sahip takım olduğunu söyleyebiliriz… Fakat dört büyükler arasında en doğru işleri yaparak şampiyonluğu sonuna kadar hak ettiler.