Senatör Greene'in akıldışı sözleri

Selin BARLAS Köşe Yazısı
26 Mayıs 2021 Çarşamba

Hani bir COVID öncesi hayat vardı…

Hatırlamak için gözlerimi kapadım bir an…

Nasıldı?

Koşturmaca vardı ve vakit yetmiyordu.

Kalabalıklar vardı, gürültü patırtı, bir yerden bir yere yetişmeye çalışmaktan hâl kalmıyordu…

Sarılmak, öpüşmek, buluşmak ve hasret gidermek vardı…

COVID sonrası yeni bir yaşam biçimi geldi.

Belki büyük çevremiz dağıldı, hatta gereksiz insanlar hayatımızdan tamamen çıktı ama bu buhranlı zamanlarda kendimizi bulmak, algımızı açmak, sevdiklerimizin kıymetine daha da varmak sanki beraberinde geldi…

Anı yaşamak ve onu sindirerek doya doya yaşamak nedir artık daha iyi biliyorum…

Haber bile okurken artık daha dikkatli okuyorum… Yazıları satır satır hazmederken eskisinden daha başka baktığımı görüyorum…

Dünyanın bir köşesindeki virüs her yere yayılıp nasıl hepimizi ırk, dil ve din gözetmeksizin perişan etti ve aslında hepimizin birbirine ne kadar bağlı olduğunu kafamıza vura vura gösterdi…

Neyse ben yine sindirerek okumaya çalıştığım ama sindiremediğim bir haber ile başlayayım…

Yine Amerikan basınını takip ederken ırkçılığı ile şöhret yapmış Cumhuriyetçi Senatör Marjorie Taylor Greene’in son söylediklerini paylaşmak istedim.

Nancy Pelosi’nin kararı üzerine hükümet binasında maskesiz gezmek halen yasak… Greene, bu kararı Holokost zulmü ile mukayese etti. Tam olarak ifadesinde şunları söyledi: “Almanya’da insanlar altın yıldızlı üniformalar giymeye zorlanmış, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmeye itilmiş, trenlere bindirilip gaz odalarında infaz edilmişti.”

Bunu söyleyen bir kadın.

Bir anne.

Sözde tahsilli.

Dünyanın en ileri ülkelerinden birinde seçilmiş biri olarak senatoda oturuyor…

Okurken kızdım. Hafif ve terbiyeli olmak için kızdım dedim… Başka hisler vücut buldu…

Tiksindim. Midem bulandı.

Bu küresel sağlık krizinin hasta ettiği insanları, aldığı canları düşündüm…

Holokost’un bebeklere, kadınlara, gençlere ve yaşlılara yaptığını düşündüm… Yok ettiği hayatları ve aileleri düşündüm…

Marjorie Taylor Greene’in insanların sağlığını korumak için maske takma mecburiyetini, Holokost zulmüne benzetmesi beni paramparça etti…

Bir insan nasıl bu kadar kötü, cahil ve akılsız olabilir?

Hayat karşımıza bunlardan çok çıkarıyor maalesef… Yeri geliyor bu çok yakınınızda biri oluyor veya dünyanın öbür ucunda seçilmiş bir hükumet görevlisi olabiliyor…

Greene’in akıldışı açıklamasının ardından Yahudi gruplardan kınamalar yağdı…

Herkes kınamalıydı tabii o da başka…

Dünyanın neresinde olursa olsun bir kişinin söylediği söz hepimize dokunmalı… Vicdan ve şuurumuzu kaybetmemek için buna mecburuz…

Sonrasında gözüme başka haberler ilişti…

Amerika, Afganistan’dan çekilmenin daha ilk etaplarında olmasına rağmen radikallerin vakit kaybetmeden sulh istemediği saldırılarla ispatlandı…

50 kız çocuğu öldürüldü…

Afganistan’daki durum yüzünden Başkan Biden’a çağrılar yapılıyor. Güvenlik güçlerinin bir kısmının kalması hususunda uluslararası bir baskı olduğunu biliyoruz. Her ne kadar Biden suçlansa bile bu facianın mimarının Taliban ile masaya oturup anlaşma imzalayan Donald Trump’ın sorumlu tutulması gerektiği gerçeği değişmez!

Afganistan eski büyükelçisi ve sonrasında G.W. Bush ve Barack Obama zamanında Afganistan ve Pakistan özel temsilciği yapmış James Dobbins bu yaşananlarla ilgili   “Yanlış olduğumu umuyorum fakat içimdeki umutsuz ses Afganistan’ın korkunç bir çöküş eşiğinde olduğu ve Taliban’ın son derece güçleneceği yönünde” diyerek durumun vahametini bir kez daha açıkladı. Dobbins ayrıca durumun kötüleşmesi halinde Amerikan ordusunun Biden’a strateji değişikliği konusunda baskı yapabileceğini de ifade etti.

3500 Amerikan ve 7000 NATO askeri 11 Eylül’e kadar ülkeyi terk etmiş olacak…

Çatışmalar devam etmekte. Taliban’ın Kabil yakınlarında ele geçirdiği bir bölgeyi geri almak için hükümet operasyonlara başladı. Geçtiğimiz haftalarda Taliban kuzeyde iki bölgeyi daha ele geçirdi. Washington’da gezen haberlere göre Amerikan istihbaratı Biden’ı uyarıyor… Afganistan’dan çekilmenin hata olduğunu ve ikinci bir Irak faciası olabileceğine dair tehlikenin mevcut olduğunu belirtiyorlar. Amerika, Irak’tan çekildiğinde bölgedeki güç boşluğundan istifade eden IŞİD gibi bir örgüt ve onun beraberinde getirdiği kaos çıktı.

Taliban’ın ve El Kaide’nin yeniden güç kazanması ve işbirliği içinde olması daha büyük çaplı bir tehlikeye işaret ediyor.

Hint Pasifik bölgesinden sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı David Helvey, Biden’ın stratejisinin radikal İslamcıların tekrar bölgede güçlenmesine sebep olması halinde çok ciddi eleştiri alacağını belirtiyor.

Pakistan, Amerika’nın çekilmesini kutlarken, Hindistan ise Aşraf Gani’yi ve istikrarı destekliyor…

Biden, Trump’ın miras bıraktığı kargaşanın tam ortasında…

Aslında bütün dünya altüst…

Devletler örgütleri desteklerken, seçilmişler gayri insani ve gayri kanuni hayatlar yaşarken bu pislikte boğulmamak ve ümitsizliğe yenilmemek için sakin olmaya çalışıyorum…

Benden size tavsiye; ailenize sıkıca sarılın…

Vicdanlı dostlarınızı koruyun kollayın…

Önem verdiklerinize onları sevdiğinizi söyleyin ve gösterin!

Çünkü görünen o ki; dünyayı kötü günler bekliyor…

Bizi ise küçük çekirdeğimizde sağlığımız ve mutluluğumuz ayakta tutacak…

Sevgiyle kalın…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün