Rahmetli eski patronlarımdan birinin stratejisiydi. Menşei Amerikan siyasetinden gelir. Rakibin, düşmanın ya da saldıracağın kişi, senden güçlüyse; onun yakınına, etkili adamlarından birini hedefe koyarsın. Sonra bir şekilde işler asıl hedefe ya gelir ya gelemez.
Ama başka çare de yoktur. Kaosu yaratıp olayları büyütebilirsen asıl hedefe de ulaşırsın, büyütemezsen asıl hedefle de kötü olmazsın. En azından direk bir saldırıda alacağın hasarı almazsın.
Ben Sedat Peker’in de benzer stratejiyi takip ettiğini düşünüyorum. Önce başka isimler ve Süleyman Soylu ile sistemi silkeledi. Gündem oluşturdu, Soylu’yu açıklamalarının önüne koydu. Kaosu büyüterek derinleştirdi, seyirciyi arttırdı. Haliyle kendine öncelikle etkin bir alan sağladı. Bilgiye hasret kemik kitle yarattı. Lakin filmin sonunun Soylu ile bitmeyeceği bence çok açık. Öncelikle ilk hedef aldığı kişi olarak varsayarsak Soylu’yu, kendisi bir parti lideri olmamasına rağmen tartışmaların odağına oturdu. Erdoğan’a 2015 yıllarını hatırlatan bol mesajlı açıklamaları oldu. Hemen arkasından Bahçeli’nin desteğini aldı. Sonra da Erdoğan arka çıktı.
Ne hikmetse tüm gelişmeler, Süleyman Soylu’nun siyaseten önünü açmaya başladı.
Adeta 2023 seçimlerine MHP’nin de katkısıyla Soylu’nun başında olduğu bir AK Parti ile gidilmek isteniyor. Oysa daha dün kimileri, ona istifa eder yani görevden alınır gözüyle bakıyordu. İlk günden beri böyle olmayacağı açıktı benim açımdan. Çünkü kimin ne söylediğinden ziyade ne olduğuna bakın, olan ortada. Sedat Peker’in açıklamaları birilerinin işine yarıyor, hızla önünü açıyor. Katatoni geçiren siyaseti, fiilen ve kendi mecazi deyimiyle etini kopara kopara çözüyor.
Peker kadrajın tam ortasında bağrı açık haykıran adam olarak, bulanık fonun hemen önünden sesleniyor. Financial Times’ın daha yeni “Türkiye’yi sıkıştıran firari gangster” diye bahsettiği Peker yine FT’ye göre aşırı milliyetçilerin idolü. Bir nevi göz bebeği.
Öyle ki gazetedeki analiz haberde; AK Parti ve MHP ittifakının “bu tip” isimlerin öne çıkmasına sebep olduğu açık açık yazılmış. Peker’in MHP’ye bağlı aşırı sağcı grupta yetiştiği ve dolayısıyla yakalanmasının başta bu kesimleri yani aşırı milliyetçi tabanı rahatsız edeceği belirtilmiş. Daha ötesinde 90’lardan beri gölgemiz olan “derin devlet” unsurlarını…
Kimilerine göre Peker’in arkasında Amerika var. Bu yorumların Amerika’yı tanımayan, Amerikan politikasına hakim olmayanlar tarafından sıradan bir komplo teorisi olarak ortaya atıldığını sanıyorum. Çünkü onlara göre dünyada ne olsa arkasında ya Amerika ya da İsrail var!
Halbuki Amerika’nın bu konuda yapabileceği tek şey Sedat Peker olur da ABD’ye giderse onu Türkiye’ye teslim etmemek olur.
Avrupa ülkelerinin ise umurunda değil. Dünyada çıkan Sedat Peker haberlerinden yola çıkarak bu işin arkasında uluslararası var demek bizim için gerçek bir trajedi. Dünya için ise hakaret gibi yani Türkiye ile uğraşmak isteyenler bir Sedat Peker’e mi kaldı yani? Bunu söylemek gerçekten objektif ve sağlıklı bir bakış açısı değil. Ötesinde kompleks içerir. Haberi tabii ki dünyada çıkar. Haber değeri olan acayip bir olay! Üstelik devamı var. Filmi bile çekilir.
Ben Sedat Peker’in arkasında var sayılan gibi uluslararası büyük destekler olduğuna inanmıyorum. Kişisel ittifaklar yapmış olabilir, büyük ihtimalle de öyle. Ama bu kişisel ittifakların adresi de kesinlikle Türkiye gibi. Açıklamalarının satır aralarından belli.
Belki “arşivi kuvvetli” Fetö de kendisine destek atıyordur bilmiyorum. Bunların hepsi birer tahmin, en azından bana göre mantıklı tahminler.
Öte yandan Türkiye, Susurluk’tan sonra kaçırdığı derin yapılarla yüzleşme meselesini Sedat Peker açıklamalarıyla yakalar mı, emin değilim. Çünkü Türkiye’nin sağ-sol-merkez partilerden hiç fark etmez ve hiçbir liderinin karanlıkla yüzleşme gibi bir alışkanlığı yok. Söylemleri var eylemleri yok.
Sedat Peker hâlâ videolarını yayınlamaya devam ediyorsa ve dozajı yavaş yavaş arttırıyorsa hâlâ bir beklentisi var demektir. O beklenti her ne ise alacağını almadan konuşmayı bırakmayacağı belli. Bu kaçıncı videoda olur onu ben bilemem ama alttan gizliden ilerleyen soğuk pazarlıkların olduğunu sanıyorum.
Videoların bu kadar popüler olması ise ülkede muhalefet yoksunluğu çeken insanların talebi ve etkisiz kuvvetlerin sayesinde oluyor…
Kendisine kırmızı bültenle arama çıkacağını bile sanmıyorum.