Kimi olaylar amacını öylesine aşar ki, dünya tarihinde değiştirici etkiye sahip tarihi parçalardan birisine dönüşür. Stonewall olarak isimlendirilen sıradan bir polis denetimi de tam olarak böyle bir olaydır.
ABD’nin New York eyaletinde bulunan Greenwich Village semtindeki bir bara, 1969 yılının 28 Haziran günü polis baskın yapar. Sadece Amerika’da değil, ülkemiz ve tüm dünya devletlerinde polisin zaman zaman dengesiz davranışlarla aşırı saldırgan olabileceğine yönelik örneğimiz çoktur. Bu baskında da aynısı yaşanır. Ancak polise gösterilen tepki çığ gibi büyür.
Baskına yapılan barın ismi olan Stonewall Inn o dönemde cinsel tercihlerini yaşamakta hatta söylemekte büyük hayati tehlike yaşayan LGBT+ biletlerin azınlıkla da olsa gittikleri bir bardı.
Stonewall Inn, şehirdeki birçok diğer yer gibi Genovese Ailesi'ne ait idi. 1966’da mafyanın üç üyesi, eskiden heteroseksüellere yönelik bir restoran ve gece kulübü olan Stonewall Inn'in içki satma ruhsatı yoktu. Buna rağmen içki satılmakta ve polislere de rüşvet verilmekteydi.
Dans etmenin serbest olduğu gey erkeklere yönelik New York şehrindeki tek bardı. Polis bunları sebep gösterip baskın yaparken olayın dozunu kaçırır.
Son derece orantısız güç kullanımı ve nefret içeren yaklaşımı ile polis tepkilerin tetiklenmesine ve büyümesine neden olur.
***
Aslında ‘sıradan bir’ polis şiddeti olarak görülebilecek bu süreçte, polisin ve polisi korumak isteyen ve mafya aileye karşı rüştünü ispat etmeye çalışan yetkililerin eşcinsel karşıtı nefret söylemleri kullanmaları olayların boyutunu değiştirdi.
Öylesine büyüdü ki bu bir başkaldırıya dönüştü. Olaylar çığırından çıkmıştı. Devreye homofobi karşıtı sivil toplum örgütleri girdi ve eylemler başladı.
Bu gösteriler ABD tarihinde, eşcinsellere ve cinsel azınlıklara baskı uygulayan bir sisteme karşı ilk açık direniş olarak tanımlanır. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm dünyadaki eşcinsel hakları hareketini tetikleyen olay olarak da kabul edilir.
***
Cinsel yönelimlerin bir hak arama mecburiyetleri bir insan olarak beni utandırır. Çünkü insanlık ailesinin her ferdinin, her ne sebeple olursa olsun ötekileştirilmesi hepimizin ayıbıdır. Cinsel eğilimlere karşı bir rahatsızlık olan homofobi gibi, İslam ve müslümanlara karşı olan İslamofobi, ya da Yahudi karşıtlığı olan antisemitizm kişinin kendinde fark edersek tedavi edebileceği duygusal bozukluklardır.
Yeterki insan kendi kibrine yenilerek sebebi her ne olursa olsun diğer bir insani herhangi bir nedenle öteki ilan etmesin.