Güzel Marmara

Sami AJİ Köşe Yazısı
30 Haziran 2021 Çarşamba

Yıl 1953. Firuzağa İlkokulundan mezun olmak üzereyiz.

Öğretmenlerimiz bir mezuniyet müsameresi tertip etmeye karar verir. Gösteriye öğrenci velileri tüm aileleri ile birlikte davet edileceklerdir.

Büyük hazırlık başlar. Kısa bir tiyatro oyunu, şiir ve müzik programı hazırlanır. Sınıfın en afacanı bendeniz olduğumdan, hem oyunda rol verilir, hem şiir okutulur, hem de şarkı söyletilir.

Söylediğim şarkı sizce hangisi idi… Tahmin edin bakalım… Hiç uğraşmayın, edemezsiniz. Sıkı durun:

‘Santa Lucia’. 

Lütfen sandalyenize yeniden oturun. Şaşırmanızı anlıyorum. 19. asırda bestelenmiş bir Napoli şarkısı nasıl olur da 1953 yılında kulunuzun ağzından seslendirilir? Annem ve babama sorduğumda hemen “Aa, dediler, herkesin ağzında bu şarkı. Mario Lanza’nın1 plağı satılmaya başlandığından beri halkça benimsendi ve radyoda sık sık çalınıyor.”

Meğerse şarkı Türkçeye de çevrilmiş. Ve kulunuza da bu metin verildi. Santa Lucia’yı Türkçe tercümesiyle söyleyen ilk ve son çocuk belki ben oldum. Sözleri şöyle: (şimdi konuya girmeye başlıyoruz.)

“Yıkanır denizde ışıkları ayın / Dolaşır sahilde nefesi rüzgârın / Neşeli şarkılar yükselir havaya / Güzel Marmara – Güzel Marmara.

Sahil hülyalıdır, deniz füsun saçar / Gitara sesinden bin bir neşe taşar / Neşeli şarkılar yükselir havaya / Güzel Marmara, güzel Marmara.”

Bu şarkı ve sözlerini hiç unutmadım ve daima etkisi altında kaldım. Çocukluğum ve gençliğim boyunca Anadolu tarafında Poyrazköy, Küçüksu, Salacak, Moda, Fenerbahçe, Caddebostan, Suadiye, Küçükyalı Kaynarca, Süreyya plajı ve Pendik’ten denize girdim. Avrupa yakasında ise Sarıyer, Tarabya, Büyükdere, Ataköy, Yeşilköy, Florya, Menekşe, Kumburgaz, özetle her köşesinden denize girdim.

Son 40 yıldır da hep Büyükada’dayım…

Müsilaj olayı ile yaşadığım şoku izah etmeme lüzum yok. İlk defa böyle bir olayla karşılaşıyordum.

Hemen şunu söylemekle işe başlayayım… Her birimiz bu konuyu düşünmekle ve bir metrekare bile olsa da önümüzü temizlemekle yükümlüyüz. Sorumlu suçlu yetkili aramaya lüzum yok. Ben ne yapabilirim, bu yönde çalışalım. (Aslında bu paragrafı sona almam lazımdı.)

Önce yüzeysel de olsa kısa bir araştırmaya giriştim. Paylaşıyorum.

Müsilaj temelde bir doğa olayıdır. Akdeniz’in hemen bütün köşelerinde, Atlantik kıyılarında, Fransa, İspanya, Hollanda2 hatta Yeni Zelanda kıyılarında bile görülmüştür. Kayda geçen ilk müsilaj olayı 1729 yılında İtalya’da tespit edilmiş.      

Eh, insanlığın böylesine uzun bir tanışıklığı olduğuna göre müsilajın bütün şeceresini öğrendiğimiz gibi bu nesnenin, nasıl ve ne şekilde oluştuğunu, faydalarını, zararlarını, zararlara karşı nasıl mücadele edileceğini ilim adamlarımızın bildiklerini farz ediyorum.

Dolayısıyla sizi uzun ilmi izahlarla meşgul etmeye niyetli değilim. Sadece size, temizlemek için neler yapıldığını kısaca izah etmeye çalışacağım.

Önce deniz süpürgeleri devreye sokuldu. Süratle miktarları arttırıldı. Önemli miktarda salya topladılar ve toplamaya devam ediyorlar.

Ardından motopomplar çalıştırıldı. Hemen sonra muhtelif çap ve büyüklükte vidanjör ve benzeri araçlarla sahile yakın yerlerden “sea snot”ları3 topluyorlar.

Denizimizin oksijen oranını arttırmak için Kanada’dan ithal edilen araçlar Marmara’nın beş ayrı noktasında 30 metre derinliğe indirildi ve sürekli oksijen basıyorlar4.

“Hepsi güzel de denizde yüzebilecek miyiz?” diye sorduğunuzu duyuyorum. Sevgili eşim ve ben kulübün önünden iki kere girebildik. Nefis, pırıl pırıl bir su vardı. (Hala soğuk olduğunu ifade edeyim). Küçük balıklar toplu halde önümde resmigeçit yapıyordu.

Ancak bu konuda tıp otoritelerinin arasında mutabakat yok. Bazıları müsilajın hiçbir şekilde toxic madde üretmediğini ve zararlı bir organizma olmadığını ifade ederken, diğerleri e-coli benzeri bakteri ve virüsleri barındırabileceğini beyan ediyor.

Bu konuda İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün 15 günde bir yayınlayacağı raporları takip etmemizi tavsiye ederim.

Son olarak da toplanan maddelerin kaderi hakkında yazayım. Her şeyden evvel ideal bir organik gübredir. Anti-viral ve anti bakteriyel özelliklerinden dolayı Bursa Teknik Üniversitesi önderliğinde uluslararası bir ekip kurularak insan sağlığına yararlı ne gibi merhemler imal edileceği araştırılacak. Biraz evvel (27 Haziran, saat 22.30) müsilajın beton kimyasallarında kullanılabileceğini duydum.

Benzer faaliyetlerin Erzincan Üniversitesi, Boğaziçi, ODTÜ ve TÜBİTAK ’ta yürütüldüğünü öğrendim.

Ne dersiniz? Doğamız bizlere umulmadık bir hediye bahşetmiş olmasın?

---

1 Mario Lanza, 1940-1950’li yılların en meşhur tenoru ve aynı zamanda film yıldızıydı. ‘Büyük Caruso’ filmi Türkiye’ye geldiğinde kıyametler kopmuştu…

2 Yıllar evvel Hollanda’da Leyden şehrinin kıyılarında dolaşırken plajı dolduran beyaz köpükler bizi şaşırtmıştı. Millet onları hiç umursamadan suya giriyordu. Meğerse müsilaj imiş. Yeni öğrendim.

3 Sea snot: Müsilaj’ın İngilizcesi. Ben de yeni öğrendim…

4 Kulunuz ilave fikir olarak İBB’ye deniz fıskiyelerini önerdi. Cenevre Gölündeki fıskiyeyi biliyorsunuz. Belki de uzmanlar gülüp geçerler ama içimde kalmasın diye yazdım…

5 Başlıktaki Büyükada’dan Marmara Denizi manzarasını 27 Haziran 2021 günü öğleden sonra çektim.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün