Yaz, sonunda geldi. Yasaklar kalktı. Aylar öncesinden yaşamınızı yazlık bölgelere taşımadıysanız bile belki şimdi bir süreliğine tatile çıktınız. Ama dönüşen dünyada, tam olarak tatile çıkamıyor insan. Teknoloji sayesinde -ya da teknoloji yüzünden mi demeliydim- işini, yaşamını, şehirde nasılsa, aynı şekilde tatile taşıyor. Olduğu ortamda, telefonu, tableti, laptopu kucağında işine devam ediyor.
Plajda az evvel dostlarınızla sohbet ederken ya da denizde yüzerken saati geldi mi, laptopunuzu alıp bir kenara çekiliyor, kulaklıklarınızı takıp bitmek bilmez toplantılardan birine geçiyorsunuz. Ya da akademisyensiniz, eğitiminizi oradan veriyorsunuz. Bu arada her kurum farklı bir program üzerinden çalışıyor ve bu programlar yetişemediğiniz bir hızda güncelleniyor. Size sunulan sistemlerin en ince detaylarını bir an önce öğrenmeli, sisteminizin her an kullanıma hazır ful şarjlı olduğundan ve bulunduğunuz ortamda internet ağının sağlıklı çalıştığından emin olmalısınız. Bir de ses meselesi var: “Sesim geliyor mu?” bu ara en çok duyduğumuz sorulardan biri.
Öte yandan her an müsait ve ulaşılabilir olmalısınız. Evlerimizde ve iş yerlerinde sabit telefonlardan telsiz telefonlara geçildiğinden beri iş yapma şekilleri de sorumlulukları da değişti. Sabit telefonlarla çalıştığımızda sadece masamızın başında iken ulaşılabilir oluyorduk. Dolayısıyla gelen telefonu cevapladığımızda konuştuğumuz konu hakkında ya da yapılması gerekenleri hatırlamak için notlarımızı alma şansımız vardı. Masamızda olmadığımız sürece, bize ulaşılamadığından sorumluluk üzerimizde değildi. Telsiz telefonla iş yerinde herhangi bir yerde çalışırken gelen telefona cevap vermek ve müsait olup olmadığımıza bakılmaksızın iş yükünün not alamasak bile üstümüze akması başladı. O dönem çalıştığım deri firmasında, mesela kalite kontrol yaparken bu durumdan şikayet ediyordum. Derken cep telefonları geldi. Misal, Uzakdoğu’da fuardasınız günü bitirmişsiniz, siz de bitik durumdasınız, gecenin bir yarısı olmuş ve gözünüzden uyku akıyor, ancak saat farkı var, merkez ofis sabaha yeni başlıyor dolayısıyla sizin telefon trafiğiniz de başlıyordu.
Her gelen telefon müsaitlik durumuma bakmaksızın hem konsantrasyonunuzu bozuyor hem de aklınızda kalması gereken bir dolu iş yükü getiriyordu. Sorumluluk o an işi üstlenmeye hazır olup olmadığınıza bakılmaksızın el değiştirmişti. Yıllar geçti. Modern dünyada, her an, üstelik de sadece telefonlarımızdan değil, mesaj, WhatsApp, mail, ayrıca çeşitli sosyal medya kanallarından bir anda ve sürekli bir bilgi akışı var. Sürekli bir bölünme hali... Bir taraftan hayatımızı kolaylaştıran teknoloji bir yanıyla bizleri bitmek tükenmek bilmez bir bilgi seli altında eziyor. Çoklu işlem yapma (multitasking) becerilerimiz bir yere kadar gelişiyorsa da insan bu hızlı bilgi akışı ve teknoloji gelişme/dönüşme hızına erişemiyor.
Amerika, İngiltere, Avustralya, Hong Kong ve Singapur’da 1.300 yönetici üzerinde yapılan çalışmalarda, yöneticilerin yüzde 33’ü aşırı bilgi yüklemesi kaynaklı hastalıklar ve yüzde 66’sı da yine aşırı bilgi yüklemesi sonucu iş arkadaşları ile artan gerginlik ve çalışma memnuniyetinde düşüşler bildirmişler. Bu konuda yapılan tüm çalışmalar teknolojik gelişmelerin, avantajları olduğu kadar, stres ve gerginlik doğurduğunu ifade etmekte. Bilgi yüklemesi ve multitasking artan bir iş yüklemesine de neden olmakta ve bu da kişide ekstra stres yaratmakta.
21. yüzyılın yeni hastalığı bu: Tekno stres.
Literatürde tekno stres, yeni bilgisayar teknolojilerine sağlıklı bir şekilde uyum sağlayamamaktan kaynaklanan modern çağ rahatsızlığı olarak tanımlanıyor.
Kontrolü kaybetme korkusu, artan huzursuzluk ve odaklanamama hali tekno stresin net belirtileri. Ayrıca baş ağrısı, ense, sırt ve omuz ağrıları, uyku sorunları da tekno stres belirtileri arasında sayılıyor.
Belki de hazır şimdi yaza girmişken, tatil sürenizce kısa bir teknoloji diyeti iyi gelir. Ancak bu yeterli değil. Tatil dışı çalışma dönemleri için de iş yerinizde net uygulamalar belirlemenizde fayda var. Normal çalışma saatleri dışında işle ilgili mesajlaşma ve mail trafiğini durdurma kararı önemli bir karar. Hangi durumların acil olarak nitelendirildiğini belirlemek de önemli. Böylece iş saati dışında acil işlerle ilgilenmeniz gerekse bile, diğerleri ertesi iş gününü bekleyebilir. Toplantıları belli günlere toplamak ve çalışanların iş saatlerinde uzun soluklu projelere odaklanabilmesi adına “rahatsız etmeyiniz” süreleri belirlemek da tekno stresle başa çıkmakta önemli kararlar olarak bildiriliyor.
Bir de tabi yeni çalışma yöntemleri insanı iyice tek pozisyonda ekrana bağlı yaptığından hareketi ve sporu hayatımıza daha çok katmamız tavsiye ediliyor.
Hazır açılmalar başlamış ve bizler yaz tatili haklarımızı kullanmaya başlamışken, sağlıklı bireyler ve sağlıklı çalışanlarla donanmış iş yerleri için bu konuları biraz düşünmeye, hayatınızı ve işlerinizi buna nasıl uyumlandırabileceğinize bakmaya ne dersiniz?