İnsanın anlam arayışı

Mois GABAY Köşe Yazısı
28 Temmuz 2021 Çarşamba

Üç yıldan fazla Nazi toplama kamplarında kalan, tüm ailesini kaybeden, varoluşçu akımın önemli ismi Viktor Frankl, ‘İnsanın Anlam Arayışı’ isimli eserinde ‘İnsanın özündeki acı, suçluluk ve ölüm korkularına karşın, herhangi bir durumdan en iyiyi çıkarma potansiyelimiz sayesinde yaşama evet dediğimizi’ anlatır. Frankl’a göre her insan, yaşamındaki olumsuzluğu yaratıcı bir şekilde olumlu veya yapıcı bir şeye dönüştürebilir. Aynı eserde Viktor Frankl, insanın hayattan beklentilerini irdelerken “Asıl önemli olan sizin hayattan ne beklediğiniz değil, hayatın sizden ne beklediğidir” sözleriyle yaşamın her türlü olasılığa açık olduğunun da altını çizer.

Delta varyantlı COVID vakalarının artış gösterdiği, sonbaharda tekrardan “Evlere kapanır mıyız?” sorularının zihinlerimizde dönmeye başladığı bu günlerde, bayram tatilini fırsat bilen, çoğu imkanı olan İstanbullu Bodrum’a akın ederken, ücretsiz motor seferleri nedeniyle plansız iç turizmden Büyükada da nasibini aldı. Ne yaşadığımız salgından ne de Marmara’daki müsilajdan ders almamış bazı insanlarımız hunharca ada sokaklarını çöplerle doldurup, bilinçsizce çevreyi kirletti. Bir yandan Bodrum’un ‘beach’leri çılgın partilere ev sahipliği yaparken, çoğunluğu göçmen olan ve belki de adaya hayatında ilk kez ayağını basmış kitleler sabah ilk vapurla yarı uyur vaziyette şehre dönmekteydiler. Dezavantajlı grupların politik çıkarlara alet edildiği bir iklimde insanoğlu salgından ders çıkarmak bir yana dursun, yaşanan acıları hızlıca unutmuşa benziyordu. Öte yandan, Büyükada gibi birçok yazlık bölgede ‘maske’ takmak neredeyse tuhaf karşılanırken, bir an evvel aşı ile birlikte dayanışma içinde olmamız gereken bu dönemde halen ‘aşı karşıtı’ sözde ‘duyarlı’ insanları görmek Orta çağ zihniyetinin maalesef son bulmadığını hatırlatıyordu. Hemen her şeye inanma eğilimimiz, hiçbir şeye inanmayan yanımızla sürekli yer değiştirirken, safsatalar yerine bilime inanmaktan başka çaremiz var mı?

***

İsak Franco Ağabey’i kaybettik.

İstanbul kültür turlarımın en sadık katılımcılarından biriydi. Sabah buluşma noktamıza benden de evvel gelir, onu genellikle keyifli bir köşeden piposu elinde etrafı seyrederken bulurdum. Yüzünde insana huzur veren gülümsemesi, her daim öğretici sözleri ile sadece benim değil, turlarımıza katılan diğer misafirlerimizin de muhabbet etmekten büyük keyif aldığı bir ağabeyimizdi. Misafirlerime “İşte bir İstanbul Beyefendisi görmek isterseniz İsak Ağabey’i düşünün” derken hep onun gençlik zamanlarında var olmuş bir İstanbul’da yaşamayı hayal ederdim. Bir akşamüstü Balat turundan dönerken babamla bir dönem aynı arkadaş grubunda olduklarını, Kuledibi’nin, Taksim’in eski hallerini konuşmuş, heybeme yepyeni bilgiler eklemiştim.

En son Anadolu Kulübü’nde karşılaştığımızda yüzünde yine o keyif dolu gülümsemesi ile “Şu salgın bitsin yine gezelim!” diye sözleşmiştik. Maalesef mümkün olamadı. Kurban Bayramı öncesi ortak WhatsApp gruplarından sevgili Karel’in babası İsak Ağabey’in vefat haberini aldığımda içimden keşke onu daha da iyi tanıyabilseydim dedim. Rahmetli İsak Ağabey o kadar sohbetimizde alçakgönüllülükle bir kez olsun toplum için yaptığı fedakarlıklardan söz etmemiş, biz gençleri hep uzaktan izlemişti. Sevgili Karel babasını, İstanbul ise çok değerli bir beyefendisini daha kaybetti. Yolu ışık olsun…

Mazal Tov Vendi & Berti 

Geçtiğimiz pazar günü Neve Şalom Sinagogunda yoğun COVID önlemleri altında gerçekleşen değerli dostlarım Vendi ve Berti’nin düğün törenlerine katıldım. Kısıtlı katılımla gerçekleşen törenin hemen başlangıcında Haham Akaal Sayın Rav İsak Alaluf’un misafirlere salgın kuralları ile ilgili yaptığı değerli uyarılar, tören bitimi tebrik yerine alkış yapılması, sinagog içindeki mesafeli oturma düzeni aklımda kalan yeni döneme ait önemli tedbirlerden sadece birkaçıydı. Tüm bu önlemler birkaç kez ertelemek zorunda kaldıkları ve uzun zamandır bugünü bekleyen gelin ve damadın mutluluğunu tabii ki engellemedi. Hayat tüm olumsuzluklara rağmen, kaybettiklerimizin acısını unutmadan akmaya devam etmekteydi. Sayın Rav İsak Alaluf’un da törende belirttiği gibi Bizleri Maşiah’ın bir gün geleceğine dair tam 1953 senedir umutla beklemeye sevk eden de işte o inancın ta kendisiydi.” Gelecek ne getirir bilinmez ama bizler bugünü olabilecek en iyi şekilde toplum olduğumuzun bilincinde, birbirimize kenetlenerek samimiyetle atlatmak zorundayız. Dileriz bir an evvel eski günlere dönebilmek ve geçmişten ders çıkarabilmek mümkün olsun. Sevgili Vendi & Berti’ye bir ömür mutluluk dileklerimle…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün