Yeryüzünde bu kadar halledilmemiş mesele varken uzaya bakmanın sırası mı diye tepki göstermenizi anlayışla karşılıyorum.
Ancak torunlarımızın çocuklarının da geleceğini düşünerek onlara, uzayda iş ve yaşam imkânları olabileceğini hatırlatmak istiyorum.
Kısaca özetleyelim…
Önce uzay istasyonundan başlayalım. 400 kilometre üstümüzde dolaşıyor.
4 Kasım 2015 tarihli yazımda Uluslararası Uzay İstasyonundan bahsetmiş ve inşaatının sadece 110 milyar dolara bittiğini söylemiştim.
Altı veya üç ayda bir değişen mürettebatın günlük hayatları hiç dünyadakileri aratmıyor.
Herkes gibi sabah kalkar kalkmaz tuvalete gidiyorlar, dişlerini fırçalıyorlar, duşlarını alıyorlar, kahvaltılarını yaptıktan sonra işlerinin başına geçiyorlar. Saat 17.00’ye kadar çalışıyorlar. Bazıları uzaya çıkıp bir tur atıp tekrar geri dönüyorlar. Mesaiden sonra kimisi futbol maçı yapıyor, kimisi masa tenisi oynuyor. Diğerleri çeşitli jimnastik aletlerini kullanıp formlarını korumaya çalışıyorlar.
Bizim alıştığımız kurallardan biraz değişik; herhâlde yer çekiminin olmadığı ortamda Messi ayarında bir oyuncuyu yukarda arayamazsınız. (Ancak Messi bilet parasını rahatlıkla ödeyip yakında oraya gidebilir. Ronaldo da garanti gidecek.)
Astronotlar hobi olarak da sebze yetiştiriyorlar. Marul, yeşil ve kırmızı biber, arpa (biralık) gibi… Özetle keyifleri yerinde.
Çin teleskobunu hatırlıyor musunuz? Bu teleskoptan 13 Ocak 2016 tarihli yazımda bahsetmiş ve 2016 Eylülünde hizmete alınacağını bildirmiştim.
Tecrübeler hemen hemen beş sene sürdü ve Çinli yetkililer bu teleskobu tüm dünya bilim insanlarının kullanımına açmaya karar verdiler.
Müracaatlar toplandı. Bilim heyeti hangi projelere öncelik vereceğini 21 Ağustos 2021’de toplanıp Eylül 2021 ortalarına kadar karar verecekmiş.
Esas hedef, milyarlarca ışık yılı ötede bulunan yıldızların etrafında dolaşan gezegenlere ulaşıp, dünyamızın özelliklerine sahip bir yerküresinin bulunup bulunmadığına karar vermek.
Eh, onu bir bulduk mu oradaki insanlarla temasa geçmek çocuk oyuncağı olacak… Yeni bir turizm alanına hazırlanın!
Bu teleskoba daha şimdiden “Cenneti gören göz” adını vermeye başladılar bile… Reklamı görüyor musunuz?
Üçüncü haberim ‘Osirix-Rex’ten. 21 Eylül 2106 tarihindeki Şalom’da bu uzay aracının dünyadan yola çıkıp 400.000.000 (yazı ile dört yüz milyon) kilometre ötedeki ‘Bennu’ adlı sadece 500 metre çapında bir meteorun üzerine inip oradan 60 gramlık bir numune aldıktan sonra, dünyaya döneceği haberini vermiştim. (Uf…Epey uzun bir cümle oldu. Yavaş yavaş bir daha okuyun lütfen).
Numune 4,5 milyar (yanlış okumadınız) yaşındaki parçacıklardan oluşuyormuş.
Efendim hiç merak etmeyin. Uzay aracımız görevini sadakatle yerine getiriyor. 7 Ekim 2020’de göktaşına indi. Numuneleri topladı. Dönüş yolu hazırlıklarına başladı. Temmuz 2021’den beri dönüş yolculuğunda ve 23 Eylül 2023’te dünyaya dönmüş olacak.
Karşılama merasimi için henüz bir hazırlık yok. Zamanı gelince size haber veririm.
Yeni gelişmeler daha yakınımızda cereyan ediyor.
Ay’da meyve sebze yetiştirilmeye başlanmak üzere. Millet herhalde iklim değişikliğinden korkuyor da orayı da tarıma mı açalım diyorlar. Tam belli değil ancak önemli harcamalar yapılıyor.
Şimdi lütfen başlıktaki resme bakın.
Örnek bir Ay serası görüyorsunuz. Oksijenini kendi yaratıyor suyunu kendi üretiyor. Yüklenmiş olan programa göre tohumu mekanik bir şekilde ekiliyor. Ürünün gelişmesi ekranlardan takip ediliyor. Hasat zamanı gelince de astronot seraya giriyor ve malları topluyor: Sağ üst koldan marul, ıspanak, turp ve çeşitli gıdalık otlar; sağ alt koldan ise domates, biber, salatalık ve çilek.
Yukarda özetlemeye çalıştığım dört araştırmaya bakınca insanın aklına ister istemez şu sualler geliyor?
Bazı ilim insanlarının istekleri bu kadar mı önemli? Servetler harcanıyor, niye? Ayda meyve sebze yetiştirmek kimin işine yarar? Milyarlarca yıl ötede insan olsa ne olur, olmasa ne olur?
Esas hedef son analizde insanımızın hayatını kolaylaştırmaya yönelik.
Bu çalışmalar esnasında yaratılan yepyeni teknolojik buluşlar, yöntemler hatta değişime uğrayan teoriler, günlük hayatımıza yansıtılmaktadır. (Basit bir örnek vereyim, keçeli kalem Ay’a gitme araştırmalar safhasında bulunup ve yayılmıştı.)
Yani, farkında bile olmadan uzay araştırmaları yapılırken yepyeni sanayi kolları ye ile çalışma alanları ortaya çıkmaktadır.
Tora’mızdan da esinlenerek yazımı şöyle bitirmek istiyorum:
“Tanrı insanı kendi resmine bakarak yaratmıştır. Kutsal bir varlıktır.”
Dolayısıyla çocuklarımıza ve gençlerimize, batıl itikat, hurafe, içi boş sloganlar, temelsiz bilgiler vermekten kaçınmalıyız.
Akıl ve mantıklarını geliştirerek en geniş anlamıyla hür düşünmeyi ve ilmi ‘mürşit’ edinmeyi öğretmeliyiz.