Yaşam alanını organize etmek üzerine olan televizyon programları içime garip bir huzur verir. Darmadağın bir eve bir uzman gelir, adım atılamayacak, insanın kalbini sıkıştıracak derecede karışık olan bir odayı sihirli bir değnek değmiş gibi düzenler. Adım atılamayacak o odada birdenbire tüm eşyalar kategorilerine ve renklerine göre düzenlenir, asılır, kutulanır, sepetlenir, raflara konulur. Birdenbire dolaplar, odalar, ofisler netleşir, tanınmayacak kadar ‘huzurlu’ bir görünüme kavuşur.
***
Günlük hayatımızın zorunlu bir parçası olan ‘ev toplama’ konusunda, bir de bu konuda televizyon programları seyretmenin sıkıcı olduğunu düşünenler çoğunlukta olabilir. Ancak ‘Home Edit’ gibi dijital platformlarda çok ünlü olmaya başlayan yaşam alanı organizasyonu üzerine olan programların insanlara gizli bir huzur verdiği muhakkak. Kullanılmayan eşyalardan onları bağışlayarak veya satarak kurtulmak, sadece ve gerçekten kullanacağınız eşyalarla dolaplarınızı ve odalarınızı düzenlemek ve o alanla beraber yaşamımızı da sadeleştirmek bu programların ilk bakışta görünen hedefi. Konunun sadece dağınıklık olmadığını ise, bu tarz programları seyrettikçe daha çok anlamayan başladım; anılara bağlılık, bırakma korkusu, kıtlık psikolojisi, plansız tüketim, zamansızlık gibi birçok faktör evlerde ucu kaçan bir dağınıklığa sebep olabiliyor.
Japon bir yaşam alanı organizatörü olan Marie Kondo insanlar gibi eşyaların da enerjileri ve ruhları olduğunu söylüyor. O sebepten dolayı artık bize hitap etmeyen, neşe vermeyen eşyaları bağışlarken onlara teşekkür edip yolluyor. İlk bakışta bir eşyaya veya kıyafete teşekkür etmek bana saçma geldiyse de, o eşyaya verilen değer ve artık neşe vermeyen bir eşyayla vedalaşmak olarak algıladım. Kullanmadığınız, aynısından birkaç adet olan, neşe vermeyen, küçük büyük eski eşyalara teşekkür ederek veda ettiğinizde, kalan eşyaların ve odanın enerjisinin de ne kadar değişebildiğini görmek, bu programları seyretmenin en keyifli kısmı.
***
6 Eylül akşamı gün batımından itibaren yeni bir yıla giriyoruz. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada COVID ile, sevdiklerimizin kaybı ile, orman yangınları, kadın cinayetleri, mülteciler, savaşlar, iş kayıpları, depremler gibi bir yazı konusu daha olabilecek kadar uzayabilecek keyifsiz olaylarla, çoğu kişi için hatırlamaktan keyif almayacağı bir yıl oldu. Ancak sağlığımızın ve sevdiklerimizin sağlığının yerinde olması, tıpkı kullanmak istemediğimiz bir eşya gibi olan o eski yılı teşekkürle yollamamız ve yeni yılı mutlulukla karşılaşmamız için en kıymetli sebep. Eski yıla teşekkür ediyorum ve yeni yıla keyifle hoş geldin diyorum…
***
Yıl bitmeden genç yaşlı hepimize neşe veren güzel bir anı ise Filenin Sultanları’nın yani A Milli Kadın Voleybol Takımı’nın Avrupa üçüncüsü olması oldu. Hepimiz gururlandık, heyecanlandık, 7’den 70’e evlerimize neşe girdi. Bu yılı sadece COVID, deprem, yangın yılı olarak değil, Türkiye’nin Avrupa üçüncüsü olduğu yıl olarak kapattığınız için, bize yaşattığınız gurur için Filenin Sultanları’na da çok teşekkür ederim.