Erdoğan'ın sağlığı

Bahar FEYZAN Köşe Yazısı
6 Ekim 2021 Çarşamba

Dünya basını, Erdoğan siyasetine ilginç bir tavır sergiliyor. Daha geçen seneye kadar olumlu algılanan bazı Erdoğan temasları bile adeta garip bir şekilde yok sayılıyor. Erdoğan’ın çabaları ısrarla görmezden geliniyor. Örneğin Türkiye’ye yatırım yapabilecek onca ‘yabancı’ sermaye kulisleri bile Erdoğan sonrası gibi çeşitli söylemleri ortaya atıyor.

Öte yandan Beştepe’den hararetle bazı videolar, fotoğraflar paylaşılıyor. İmaj çalışması mı derken, işin aslı başka şekilde ortaya çıkıyor.

Foreign Policy’de Steven A. Cook imzalı sivri bir analiz yayınlandı. Fısıltıların yorum bulmuş hali diyelim. Çok da dostane olmayan bu makalede, Erdoğan’a karşı olanların yıllardır dilden dile dolandırdığı bir efsane yazılmış. Hani bilirsiniz, birisinin bir doktor tanıdığı vardır, o doktorun da doktor tanıdığı meğerse Erdoğan’ın tanıdığı doktor olur gibi böyle kulaktan kulağa yayılır bu tür iddialar. Bunu bininci kez duyduk sanırım. Konu hep aynı: Erdoğan çok hastaymış. Şöyle kötüymüş, böyle zor ayakta duruyormuş falan. Sevmeyince, “kurtuluyoruz işte” itkisiyle yıllardır bu söylemle yatıp kalkan koyu bir muhalefet var. Ya da muhalefetin içindeki daha keskin kanat mı desem bilemedim. Böyle bir şehir efsanesi olarak dolanıyor Erdoğan’ın sağlığı.  

Kafayı yemiş bazı yandaş yazarlar ya da bazı meczup muhalif kişiler dışında sağlaması olmadan kimsenin en azından resmi sayabileceğimiz kanallar aracılığıyla fazlaca dile getirmediği bir durumdu bu.

Çünkü Türkiye’de, Amerika ziyaretinde bile ‘Biden tırstı, Erdoğan’dan korktu’ diyen yandaş yazarla, ‘Erdoğan şöyle kaçacak’ yazan zıttı koyu muhalif arasındaki farkı bulmak zor. Sayelerinde hakikat hepimizden ürküyor. Türkiye sadece belli kutuplar değil, bu iki uçlu sivri söylemler yüzünden normalini yitirdi. Her neyse, normalini yitiren ülkenin dramı başka bir köşe konusu olur.  

Dediğim gibi tüm bu havada uçuşan iddialar Foreign Policy’de yayınlanınca, yani Washington çevrelerinin Türkiye uzmanı olarak değer gördüğü bir isimden çıkınca, durum görmezden gelinecek noktayı aşmış oldu. Yani bir manada cin şişeden çıktı.

İlk olarak Fahrettin Altun birkaç fotoğraf yayınladı. Futbolculuğu efsane olan Cumhurbaşkanı meğer basketbolcuymuş. Bu oyundan bazı anlar paylaşıldı. Yani görüntülerle mi bu söylentilere cevap verildi tam anlamadım çünkü montajı çok acemice yapılmış.   

“Sağlık için spor yapmak önemli, harekette bereket vardır” diyerek paylaştığı videoda haftada üç kez spor yaptığını söyledi Cumhurbaşkanı. Bu sırada Kemal Kılıçdaroğlu yürüyüşe çıkmıştı.

Durduk yere paylaşılmadığı eleştirilerine maruz kalan basketbol görüntülerinin, uluslararası arenaya mesaj niteliğinde bir hamle olduğu söylendi. Tek seferde çekilmediği anlaşılan videoları, eşofman sayısından çözdük. Arada ekipler formalar da değişmiş. Bu da bilinçli bir kurgu olsa gerek. Maçta farklı isimler vardı. Yani tek seferlik yapmadık biz bunu hep yapıyoruz gibi….

Ayrıca Erdoğan’ın sadece basket atmadığı, Abdülkadir Selvi’nin gözünden de kaçmamış olacak ki; orantısız övgülerinde zaten verilmek istenen mesajı anlamadıysanız bir de o yazıyı okuyun derim. Abdülkadir Selvi’ye göre meğer Cumhurbaşkanı basket sahalarında da oyun kurucu yani 10 numaraymış.

Fakat Foreign Policy’nin taraflı analizi bu kadarla da kalmıyor. Diğer kısmı ise şöyle bir soru soruyor. Erdoğan’dan sonra kim gelir? Yani Erdoğan’ın seçimlere giremeyecek kadar vahim bir sağlık sorunu olduğunu iddia edenler buna da bir çözüm bulmuş gibi…

“Düne kadar Süleyman Soylu gelirdi ama Sedat Peker’in açıklamalarından sonra çok yıprandı. İki isim var. Hulusi Akar ve Hakan Fidan.” Böyle hoyratça ortaya atıyor isimleri.

Fakat Türkiye’de siyasetten uzak durduğunu düşündüğüm Hulusi Akar’ın sonra ne alakası var diyebileceğimiz Hakan Fidan’ın isimleri niye ve ne alaka Erdoğan sonrası isimler oluyor? Ben tam anlamış değilim. Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ülkeye liderlik edemeyecek kadar hasta olduğu öne sürülerek yerine geçebilecek en kuvvetli isimler epey ilginç!

Uzunca zamandır Washington’da, özellikle Hulusi Akar’ın asker muhatapları tarafından dolaşıma sokulan “onunla iş yapabiliriz” şeklindeki argümanını kimileri Akar’ın S-400 krizinin çözümü için verdiği mesajların olumlu algılanması olarak yorumladı. NATO’ya kuvvetli biçimde sarılması etkili oldu diyenlerin sayısı az değil. İyi de başka ne yapacaktı ki zaten?

Sözün özü, uluslararası basın neden şimdiden Erdoğan’ı 2023 için yok sayıyor?

Erdoğan, Beştepe’nin büyük imkanlı iletişim gücüne rağmen neden dünyanın güçlü başkentlerinde siyasi kariyerinin sonuna yaklaşmakta olan bir lider yaklaşımına maruz kalıyor?

Üstelik sadece Washington değil, bir diğer yazı da geçen hafta Kremlin’in yayın organlarından Pravda’da çıktı. Soçi’deki Putin-Erdoğan zirvesinin hemen öncesinde. Pravda yazarı Alexander Shtorm, Birleşmiş Milletler kürsüsünden Türkiye’nin, Kırım’ı, Rus toprağı olarak tanımayacağını söylerken, iki kere düşünmemiş olmasının Erdoğan için sonuçları olacağını ilan etti. Erdoğan’ın Ukrayna ve Kırım politikasının bumerang gibi dönüp kendini vurabileceğini söylemekle yetinmedi, bir de siyasi kehanette bulundu:

“Erdoğan’ı anlamak da kolay, yeniden seçilme şansı yok...” gibi ağır bir ifadeyle başladı analizine. Cumhurbaşkanı daha görüşmeye gitmeden yazılan notlar resmen masadaki meseleleri kaşıyan başka bir üsluptu…

Sevgili okuyucular, Sayıştay raporuna göre Cumhurbaşkanlığı’na bağlı İletişim Başkanlığı’nda 816 personel çalışıyor. Fahrettin Altun’un emrinde olan İletişim Başkanlığı'nın 2020 yılı bütçesi 440 milyon TL. Bunu geçtim hükümete yakın kanallar, gazeteler, İngilizce yayın yapan ve milyon TL’ler aktarılan TRT’nin kurumları dahil yapılan onca iletişim çabası var.

Yorumu size bırakıyorum. Fakat Türkiye’de Bülent Ecevit gibi bir Başbakan’a yaşı ve rahatsızlıkları sebebiyle yeterince haksızlık yapıldı. Üstelik o dönem Erdoğan da eleştirenler arasındaydı. Fakat eminim bugün edindiği olgun siyasetiyle konuşmalarında aynı sözlere yer vermezdi.

Sağlık üzerinden güçsüz lider algısı yaratmak yerine hukuki ve demokratik bir seçim ortamı ve normalleşmek bizi düze çıkarır. Öbür türlüsü hep aynı döngü gibi…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün