COVID ve aşısı tüm dünya tarafından bir anlamda kanıksanmışken bir anda dünya farklı bir krizle karşı karşıya kaldı.
2020 yılında dünya, COVID’le beraber Çin’in mal tedarik edememesinin sıkıntılarını yaşamıştı. COVID’in vurduğu ilk ülke olmasına rağmen Çin çok sert önlemlerle hastalığı ülke sınırları içinde yok etti veya ettiğini iddia etti. Halen Çin’e girişte uygulanan uzun karantina süreleri bir anlamda ülkeye yabancıların girmesini engellemeye yönelik tedbirler arasında yer alıyor.
Şu anda varılan noktada dünya benzeri 70’li yıllarda görülen bir enerji kriziyle karşı karşıya. Doğalgaz fiyatlarının son aylarda çok yüksek noktalara varması, 2020’nin mayıs ayında bir geceliğine negatif fiyatlara düşen petrol fiyatının bugünlerde varil başına 80 dolarlara yükselmiş olması, Çin’de kömür tedarik zincirinde oluşan kırılmayla birleşince ortaya beklenmedik tablolar çıkardı.
Şu anda Çin elektrik darboğazıyla karşı karşıya ve elektrik kesintileriyle durumu idare etmeye çalışıyor.
Aynı zamanda şimdilik dünya pek ciddiye almasa da Çin’de Evergrande ile başlayan üç yüz milyar dolarlık emlak balonunun benzer durumdaki dört-beş emlak şirketinin birleşmesiyle trilyon dolara ulaşması son derece olası. Çin devleti üç-dört milyar enjekte etse de bu kriz o kadar kolay atlatılamaz.
Hiç şüphesiz Çin’in büyümesi kalıcı olarak olmasa da bir süreliğine sekteye uğrayacaktır.
Hammadde krizinin enerji kriziyle birleşmesi Çin’i ürün sevkiyatı ve dolayısıyla ihracat yapma noktasında hiç şüphesiz zorlayacaktır. Bu duruma trilyon dolarlık emlak balonu da eklenince ne olacağı merak konusu.
Hiç şüphesiz Çin şu anda dünya üzerindeki en önemli imalat ve aynı zamanda tüketim merkezi. Çin’de büyümenin daralması şu anda enflasyonist bir sürece sürüklenen dünya ekonomisinin bir anda basılan trilyonlarca dolarlık paraya rağmen deflasyonist bir ortama sürüklenmesine yol açabilir.
Diğer yandan hammadde ve enerji kıtlığına bağlı olarak enflasyon yükselmeye devam edebilir.
Önümüzdeki kışın dünya genelinde sert geçmesi bekleniyor. Petrol fiyatlarının arza bağlı olarak artması durumu daha da ağırlaştırabilir. Kış aylarında petrol fiyatlarını ve buna bağlı olarak hammadde fiyatlarını rekor seviyelerde görebiliriz.
Petrol ve hammadde fiyatlarının yükselmesi Rusya’yı ekonomik ve dolayısıyla siyasi olarak çok daha güçlü bir konuma getirebilir. Gerek Rus halkı gerekse de Rus Merkez Bankası dolarizasyon politikalarından oldukça uzak. Rus Merkez Bankası ve Rus varlık fonu birikimlerini ağırlıklı olarak altın ve diğer değerli madenlerde değerlendirir. Hatta Rusya, Çin’le olan petrol ticaretinde yuan/altın kullanır.
Netice itibariyle şu anda ekonomik tablo pek de uluslararası sermayenin istediği yönde gelişmemekte.
Özellikle sermaye Çin’in mal tedarik edemez duruma gelmesini istemez. Rusya’nın aşırı güçlenip 30 sene önce terk ettiği topraklarda bir anlamda tekrar hak iddia etmesi de pek istenen durum değil. Bilindiği üzere Rusya halen bir taraftan Ukrayna’daki Rus taraftarlarına yardım etmekte, diğer yandan da Kazakistan’a gözdağı vermekte.
Ancak bir değişiklik olmazsa durum bu yönde ilerleyecek gibi görünüyor.
Peki ne olabilir? Yeni bir COVID dalgası ve yeni kapanmalar petrol fiyatlarını da, enflasyonu da, altın fiyatlarını da baskılayabilir. Olabilir mi? Olur ancak artık ortada adı konulmuş ama duyurulmamış amansız bir savaşın olduğu da anlaşılmış olur.