METAVERSE: Facebook'un 1984'ten Avatar'a Evrimi

Metin BONFİL Köşe Yazısı
3 Kasım 2021 Çarşamba

Facebook doğalı 17 sene olmuş.

Facebook henüz beş yaşında iken Şalom’un bu köşesinde ilgili bir yazı yazmıştım. O gün henüz hisseleri halka açık değildi; değeri 10 milyar dolar mertebesinde idi ve 300 milyona yakın kullanıcısı vardı. Bugün Facebook’un 2,8 milyar aktif kullanıcısı bulunuyor. Piyasa değeri bir ara 1 trilyon dolara kadar yükselmişti. Şimdi 900 milyar dolar civarında... 12 senede 90 kat artış!

Ne var ki, neredeyse vazgeçilmez hale gelen WhatsApp’ı, Instagram’ı, Facebook’u ve Messenger’i ücretsiz olarak sunmasına rağmen Zuckerberg’i kişisel bilgilerimizi kullanarak sırtımızdan para kazanan, gözünü kâr hırsı bürümüş bir kapitalist olarak karalayanların sayısı gün geçtikçe artıyor. Ülkemizde de sosyal medyada kol gezen şiddet ve nefret söylemleri ile yalan haber yayanlara yönelik cezai yaptırımlar öngören bir yasa tasarısının hazırlanmakta olduğunu biliyoruz.

Nitekim, 2018’deki Cambridge Analytica skandalı sonrasında Facebook’un ülkelerin seçim sonuçlarını etkileyebilecek kadar büyük politik bir güce ulaştığı çok tartışılmıştı. Başkan Trump’ın sahte haber ile ilgili ağır ithamlarına maruz kalmıştı. Zuckerberg’in kendisi Amerikan senatörlerinin önüne çıkıp hesap verdi. Bir taraftan bireysel ifade özgürlüğünü savunurken diğer yandan sansür uygulamanın ne kadar zor bir iş olduğunu anlatmaya çalıştı. Her defasında, suç sayılabilecek söylemleri kontrol altına almaya yönelik ilave algoritmalar yazıldı, ilave denetçiler alındı ancak, Facebook suçlamalardan kurtulamadı.

Facebook’un tahtını sallamaya yönelik en son skandal ise eski bir çalışanının bu platformun ‘kirli yüzünü’ ifşa etmek amacı ile şirket içinden çaldığı bazı araştırma raporlarını basına sunmasıyla patladı. Francis Haugen adlı bu kişinin günışığına çıkarttığı raporlarda sosyal medya platformunun toplum içinde nefret ve şiddeti tırmandırdığı, olumsuzluk içeren mesajların daha fazla takip edildiği ve dolayısı ile reklam gelirlerine olumlu etki yaptığı gibi çeşitli bulgulara rastlanıyordu. Bazı diğer raporlarda ise Instagram’da post edilen mükemmel vücutların genç kızlarda kompleks yarattığı ve bu nedenle intihar etme eğilimlerini güçlendirdiği ifade ediliyordu. Bunların çok ürkütücü olmalarına karşın Facebook yönetiminin gereken önlemleri almak yerine daha fazla gelir elde etmeyi tercih ettiğini söyleyen Haugen, bu ifşaatı ile Facebook’un aşırılıklarını törpülemek ve demokratik bir platform olarak devam etmesine katkıda bulunmak istediğini söylemekte idi.

Geçtiğimiz hafta Zuckerberg, büyük olasılıkla kendi üzerinden sürdürülen fayda-maliyet kısır döngüsünden sıyrılmak amacı ile gerek Facebook’un gerekse tümden internetin geleceğini şekillendirecek bir projenin üzerindeki perdeyi kaldırdı: METAVERSE.

Eğer vaktiniz olur ise, YouTube’dan Zuckerberg’in Metaverse ile ilgili sunumunu izlemenizi öneririm. Metaverse, gerçek zamanda, hologramlar ve avatarlarla sanal ve zenginleştirilmiş gerçeklik kullanarak insanları bir araya getirmeyi tasarlayan platformun kod adı. Platform yerine içinde kolaylıkla yer alacağımız sanal bir dünya demek yanlış olmaz. Sadece Facebook’a ait değil, tüm geliştirmecilere açık bir alan.  

Zuckerberg’in tarif ettiği dünyada 2009’da Bruce Willis’in başrolü oynadığı The Surrogates (Suretler) filmi ile Avatar ve Matrix filmlerinde karşılaştığımız bilim kurgu avatarlar gerçek oluyor. Birebir kendi avatarımız üzerinden gerçek zamanlı olarak tecrübe edeceğimiz bir sosyalleşme vaat ediyor. Facebook’un büyük teknolojik gücünü bu alana yönlendirmekten söz ediyor.

İddialı, bir o kadar da tartıştıracak bir hedef bu Metaverse. Yeni bir fikir sayılmasa da yeni teknolojiler ile iyice yaklaşmış durumda. Gerekli mi, gereksiz mi? Pandemide zaten iyice yalnızlaşmadık mı? İş için veya sosyalleşme amacı ile iletişimimizin çoğunu zaten internet üzerinden yapmak durumunda kalmadık mı? Sarılmayı, koklamayı, öpüşmeyi hatta el sıkışmayı bile özlemle aramıyor muyuz? Daha fazla interneti ne yapacağız diye düşünenlerimiz az değildir. Öte yandan, bir çift gözlük takarak interneti iki boyuttan üç boyuta geçeceğimiz bir şekilde deneyimleme fikri çok heyecan verici... Seyahat, eğitim, sosyalleşme vb. her türlü faaliyeti sanal ortam üzerinden üç boyutta yaşayabilmek... Müthiş!

Metaverse vizyonu aslında internet ile büyüyen gençlerin çoğunlukta olacağı bir zaman diliminde yani 10-15 yıl sonrası için tasarlanıyor. Bugün biz interneti halen hayatımızı kolaylaştıran bir araç olarak benimsiyor olsak da hayatın kendisi olarak göremiyoruz. Oysa, 35 yaş altında olup özellikle bilgisayar oyunları içinde çok zaman geçirenlere baktığınızda bu gençlerin hayatı gerçek yaşamda olduğu kadar sanal ortamlarda da deneyimlediklerine şahit oluyoruz. Halı sahada top koşturmaktan veya saatlerce ekran başında tanklar ve helikopterlerle savaş oyunları oynamaktan da aynı heyecanı duyuyorlar; kripto paraya paradan daha çok önem veriyorlar.

Aşı karşıtlığını savunmaktan seçimleri etkilemeye, yalan haber yaymaktan genç kızları intihara sürüklemeye kadar uzanan her türlü melaneti “yeteri kadar kontrol etmemekle” suçlanan Facebook’un kişisel bilgilerimizi kullanarak yarattığı büyük gücün nasıl yönetileceği sorunsalı tartışıladursun, Zuckerberg ve arkadaşları Metaverse ile ölçek büyütüyor ve bizleri üç boyutlu ve gerçek zamanlı sanal bir dünyaya davet ediyor.

Ben bu daveti memnuniyetle kabul edeceğim; yeter ki fazla gecikmesin!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün