Kadro tamam, hapşırmaya devam

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
3 Kasım 2021 Çarşamba

Etraf serinleyince, 29 Ekim’i beklemeden Ada’dan döndük. Oysa ki o tarihte hava genellikle güzel olur. Cumhuriyet Bayramı kutlamaları ise bir başka neşelidir. Saat Kulesinin etrafında, ellerinde bayraklar, bir ağızdan şarkılar söyleyen kalabalığın görüntüleri sosyal medyaya yansıyınca, olduğumuz yerde aynı coşkuyu hissedebildik.

↔↔↔

Şehirde evin bir takım eksiklerini giderip rutin hayatımıza dönünce bir boşluk hissettim. Yaz ayları boyunca da maske kullanıp, kalabalığa karışmamaya dikkat ettik ama açık havada olmanın getirdiği bir özgürlük vardı. Bu kış kendimizi ne kadar kısıtlayacak, ne ölçüde bir sosyal yaşam sürdürecektik? Sohbet esnasında bir arkadaşıma, “Sahi, COVID öncesi hafta sonları ne yapardık?” diye sordum. Yanıt geldi, “İlahi, duyan da şaşaalı bir gece hayatın vardı zannedecek.” İki aşılı olsak da, risk faktörü hala çok yüksek. Günlük hayatın normale dönmesi şart. Ancak okulların açılmasıyla çocukların taşıyıcı olduğunu da sbiliyoruz. Ayrıca dünya coğrafyasında Türkiye’yi uzun süre, ‘kırmızı liste’de tutan çoğu Avrupa ülkesi, iki aşılı olanlara PCR zorunluluğu getirmiyor. Uçağa, ‘negatif’ binip, ‘pozitif’ inenleri duyuyoruz. Kısaca, ülkeler arası taşıyıcılık hala gündemde. Çark adeta bir kısır döngü. Puslu havaları seven kurt misali, benzer durumları kazanca dönüştürenleri de duyuyoruz. Tıpkı Türkiye’yi transit olarak kullanıp yüz Türk Lirası karşılığında hasta olmalarına rağmen ‘negatif’ sonuç belgesi sağlayanlar gibi…

Üçüncü ve dördüncü dalga söylentileri yakınımıza geldikçe, kim bilir daha ne sektörler doğacak?

↔↔↔

Neyse…

İki BioNTech olduk. Zatürre aşısı zaten vardı. Grip aşısı da yapınca kadro tamamlandı. Artık iki koltuk boş bırakarak, sinema, tiyatro ve konserlere gidip istediğimiz kadar hapşırabiliriz. Gençler eğlence saatlerinden feragat etmeyeceğine göre, orta yaş en geç akşam 19.00’da cafe/ restoranlarda yemeğe başlayabilir. Şehir trafiğinde gidilecek mekana ulaşabilmek için zaten bir - bir buçuk saat önce evden çıkmanız gerekir. Böylelikle, gece ‘sortie’si biraz daha uzamış olur. Özetle, eskiye oranla hafta sonu programlarında saat ve oturma düzeni farklılığı dışında bir değişiklik yok. Giderek artan pahalılık da program yapmakta yardımcı olacak. Zira günümüzde her hafta ‘bir yerlere gitme’ kavramı giderek azalacak.

↔↔↔

Emir Kusturica’nın, müziğini Goran Bregovic’in yaptığı, ‘Çingeneler Zamanı’ adlı filmi unutulmazlarım arasındadır. Kusturica’nın en büyük başarısı naif bir anlatımla, çirkinliklerin içinden güzelliği ortaya çıkarabilmesidir. Diğer bir sıra dışılık, rol alan oyuncuların profesyonel olmamalarıydı.

Söz konusu film, 1989 Cannes Film Festivali’nde, Emir Kusturica’ya, En İyi Yönetmen Ödülünü kazandırdı.

↔↔↔

Keyifsizken yanıma gelip, “pozitif düşün, pozitif olsun” diye fikir yürüten ‘coach’lara tahammül katsayım oldukça sınırlı. Dolayısıyla hayli sıkıntılı bir dönem yaşarken, çevremdekilere ‘iyi düşün, iyi olacak’ tarzı öneriler getirmem. Kusturica gibi naif bir anlatımım olmadığına göre, önümüzdeki kışı her açıdan sağlıklı geçirmek için tek önerim küçük mutluluklar yaratmayı hedeflememizdir.

26 Kasım Hanuka’nın ilk gecesi. Her bir mum yandığında, çocuklar sevinecek. Yetişkinler ise ışığın mucizevi gücüyle bir kez daha mutlu/umutlu olacak.

Sağlıkla kalın.

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün