Dünyamızı kurtaracak lezzetli gıdalar

Sami AJİ Köşe Yazısı
24 Kasım 2021 Çarşamba

Tüm dünya iklim değişikliğine yoğunlaşmışken, her ağzını açan uzman (uzmanlık sahası ne olursa olsun) her türlü afeti iklim değişikliğine bağlarken, bazı kötümserler de küresel ısınmanın, neredeyse tüm dünyayı kuzeyden güneye, batıdan doğuya sardığını söylerken, gıdanın uslu uslu bekleyip “başa gelen çekilir” edasıyla bir köşede oturmasını bekleyemezsiniz… (Tam 46 kelimelik bir cümle oldu. Rekorumu kırdım!)

İklim değişikliğinin sorumluları ise maşallah çok…

Kesilen ağaçlar1,bilhassa Amazon’dakiler başta olmak üzere, orman yangınları2, kullanılan fosil yakıtları, buzulların erimesi en fazla öne çıkanlar…

Ancak son moda, büyükbaş, küçükbaş hayvanlarla tavuklara yüklenmek. Bunların saldıkları gazlar tahmin edilenin üstünde imiş ve sera etkisini de hızlandırıyormuş3.

Çare?

Çok basit. Hayvan sayısını azaltmak gerek.

Güzel de bu durumda oluşacak protein ihtiyacını nasıl karşılayacağız?

Hiç merak etmeyin. Konu birkaç yıldır gündemde. Hatırlayacaksınız, 5 Şubat 2020 tarihli yazımda Winston Churchill’in 1931 senesinde söylediği şu sözünü aktarmıştım: “Elli yıl sonra sırf bir göğüs veya bir kanat yemek uğruna tüm bir tavuğu yetiştirmek saçmalığından kurtulup, sadece bu kısımları başka bir ortamda üreteceğiz.”  

Ve Churchill haklı çıktı. Başlıca iki yol izleniyor.

Birincisi, bitkisel proteinlerden istifade ile aynen hayvansal etlerin görüntüsünü ve tadını veren ürünler piyasaya çıktı bile.

Tahmin edeceğiniz gibi bu konuda İsrail başı çekiyor.

Düşünün bu sayede et ile ilgili kaşerut meselesi tamamıyla ortadan kalkıyor… Nihayet rahatlıkla kaşar peynirli hamburger yiyebileceğiz. Kaşar köfte yemek sorun olmayacak. Bazı firmalar ızgaraya hazır, şiş kebap, biftek değişik tip köfteler sunuyorlar.

İster inanın ister inanmayın İsrail’de bitkisel kökenli dana ve kuzu etleri ‘Michelin yıldızlı’4 aşçılar tarafından üstün kabul ve beğeni görmüş. (Lütfen başlıktaki resme bakınız5)

Hele Yahudiler için bulunmaz bir nimet. Karides yiyeceğiz. Kalamar yiyeceğiz. Belki de bitkisel menşeli ahtapot ve ıstakoz yiyeceğiz…

Istakoz lafı ile birlikte ikinci yoldan bahsetmeye başlayacağım.

Buna hücre teknolojisi deniyor. Kabaca ve kısaca ifade etmek gerekirse bu yöntem sayesinde sağlıklı hayvanlardan alınan hücreler, belli aşamalardan geçirilerek, o hayvana ait dokular üretiliyor. Özetle siz o hayvanın veya hayvanların etini yiyorsunuz ama onu öldürmüyorsunuz.

Esasen Amerika’da satışa sunulmaya hazır duruma getirilen ‘laboratuvar ıstakozlarını’ üreten ve pazarlayan şirketin sloganı da çok ilginç: “Istakozları kurtarın.

Bu şirketin idarecileri, iklim değişikliği ile okyanusların da ısınacağından ve buna paralel olarak deniz kirliliğinden bahsederek, ahtapot nüfusunun süratle azalacağı dolayısıyla ıstakoz avcılığına son verilmesini talep etmektedirler. Bir de tanıtım cümlelerine bakın:

“Cıvasız, plastik parçacıksız, kabuksuz, besin değeri yüksek ve denizden çıkarılanlardan çok daha ucuz bir ıstakoz eti tahayyül edebilir misiniz?” Pek yakında sofranızda. (Son üç kelimeyi ben ekledim.)

Ancak, bu teknoloji ilk bakışta kaşerut meselesini halletmiyor. Sonuçta makbul sayılmayan bir eti yemektesiniz. Bu konuyu hahamlarla tartışmamız lazım.

Eh, etliyi hallettik diyelim. Sütlüyü ne yapacağız?

Onu da merak etmeyin. Başta ünlü Danone olmak üzere tüm büyük firmalar konuyla ilgili yatırımlar yapıyor. Esasen bugün dahi bazı marketlere giderseniz soya temelli peynir çeşitlerini de görebilirsiniz. (Bunlar daha öncü olsalar bile…)  

Özetin özeti, merak etmeyin. Beynimizdeki gri madde kurumadığı müddetçe, insanoğlu doğanın çıkardığı ve çıkaracağı zorlukları daima yenmeyi başaracaktır.

---

1 Belki şaşacaksınız ama ülkemizde 1926 yılında ormanlık alan 7,5 milyon hektardı. Şu anda 24 milyon hektarı bulduk… Zeytinlikler fındıklıklar, meyve ağaçları katlanarak arttı. Sanki ağaç sayısı arttıkça havamız ısınıyor gibi. 1929 ve 1954 kışlarını hatırlayınız.

2 Amazon Ormanlarının bugünkü yüzölçümü 6 milyon 700 bin kilometrekare. 1907 yılında bugüne kadar kaybedilen alan sahası yuvarlak 770 bin kilometrekare. Ve bu alanın yarısı 2030 sonuna kadar geri kazanılacak. Özetle burada bir sorun yok.

3 Bu konuda 3 Şubat 2021 tarihli yazımı okuyabilirsiniz.

4 ’Michelin Yıldızı’ 100 seneden fazladır mevcut olan tamamen bağımsız bir yiyecek kurumudur, diyebiliriz. Bu kurum çok üstün yetenekli, yaratıcı ve özellikle kalite/fiyat oranına dikkat eden aşçıları  - ve dolayısıyla çalıştıkları lokantaları- yıldızla ödüllendirirler. Dünya çapında en fazla itibar gören madalyalardır.

5 Rehovot’ta bulunan Redefine Meat tesisinin sitesini ziyaret edebilirsiniz, ağızınız sulanacak!

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün