Vayhi peraşasında Yaakov Avinu’nun kutsamalarını okuruz. Bu kutsamalar içinde Yosef’in iki oğlu Menaşe ve Efrayim’e verdiği kutsama oldukça ilginçtir. Yaakov kutsamayı “Veyidgu larov bekerev aarets / Toprağın ortasında balık gibi çoğalacaklar” şeklinde noktalar.
Midraş, Yaakov'un torunlarını neden özellikle ‘balık gibi’ çoğalmaları gerektiği konusunda kutsadığına dair bir dizi farklı açıklama sunar. Bir açıklamaya göre, balıklar okyanusa, göle veya nehre düşen her damla yağmur suyunu selamlamak için heyecanla zıplarken, Yahudi halkı da öğrenilen her Tora bilgisini hevesle, sevgiyle karşılar ve sahiplenir. Balıklar için ortamda su eksik değildir; onlar büyük su kütlelerinde yaşar. Yine de, düşen her yeni damlayı coşkuyla karşılarlar. Onlar daha fazla Tora öğrenme fırsatımız olduğu her seferinde deneyimlememiz gereken heyecanı temsil eder. Öğrendiğimiz, Tora’nın her ‘damlası’ değerlidir ve bize büyük heyecan vermelidir ve vermektedir.
Midraş ayrıca, balıkların su dışında yaşayamayacağı gibi Yahudi halkının da Tora olmadan yaşayamayacağını belirten Rabi Akiva’nın ünlü açıklamasına da yer verir. Tora öğrenme, onunla yaşamak balıkların su içinde yaşamaları kadar önemlidir. Yeşayau Peygamber “Oy kol tsame lehu lamayim / Bütün susayanlar suya gidiniz” derken su ile Tora’yı özdeşleştirmektedir.
Rav Mordechai Gifter, bu benzetmeyi daha farklı bir şekilde okur. Suda yüzen balıkları gözlemlediğimizde, sanki enerjisiz, hiç ses çıkarmadan yavaş ve sakin bir şekilde yüzdüklerini görürüz. Ancak balıkçı ağını sudan çıkardığı anda, ağın içindeki balıklar çılgınca hareket etmeye başlar. Olayın uzağında olan biri, balığın o anda suyun içinde olduğundan daha sağlıklı, daha güçlü ve enerjik olduğunu düşünebilir, ancak bu ölümden önceki son çırpınışlardan başka bir şey değildir. Sudaki sakin varoluş, balığın deneyimlemesi gereken şeydir; Suyun dışında çarpışmak, bir şeylerin ters gittiğinin, balıkların ölmek üzere olduğunun bir işaretidir.
Rav Gifter, aynı şeyin Yahudiler ve Tora için de geçerli olduğunu öğretir. Tora'yı çalışmayan insanlar, kendilerini her türlü farklı faaliyete dâhil ettikleri, birçok farklı türde deneyimin tadını çıkardıkları ve büyük bir coşku ve dinçlik sergiledikleri için daha ‘canlı’ görünebilir. Ancak bir Yahudi’nin gerçek yaşamı, Tora’nın sözlerini özümseyen bir kitapla, bir sınıfta veya bir çalışma salonunda oturmanın sakince bir deneyimdir. ‘Su’dan çıkarılan, Tora öğrenmeye dâhil olmayanların sergilediği güç aldatıcıdır. Manevi ölümün bir işaretidir. Gerçek hayat, Tora’nın sakin, huzurlu ‘sularında’ yaşayarak, kendini Tanrı’nın öğretisine kaptırarak, O'nun zamansız bilgeliğiyle zenginleşerek, ilham alarak ve yüceltilerek deneyimlenir. Yaakov’un her mesajı gibi bu öğreti de ebedidir.