Adam takım elbise almak amacıyla mağazadan içeriye girer. Onu karşılayan tezgahtar, kardeşi ile birlikte mağazanın iki sahibinden biridir. Gözüne kestirdiği ilk takım elbisenin fiyatını sorar. Tezgahtar cevap vermez. Daha yüksek sesle sorunca tezgahtar yaklaşıp özür diler ve kulaklarının az işittiğini ifade eder. Adam bunu hoş görür bir gülümsemeyle takım elbisenin fiyatını daha yüksek sesle yeniden sorar. Tezgahtar “Bir dakika” der ve yan odada görünmeyen ancak sesi duyulan ağabeyine seslenip “Lacivert takım ne kadar?” diye sorar. Ağabey yine görünmez ama içeriden sesi gelir:
“59 dolar”. Tezgahtar müşteriye döner ve “49 dolarmış” der. Müşteri derhal, bu yanlış anlaşılmanın işitme sorunundan kaynaklandığı kanaatine varır ve poşete bile koydurmadan parayı ödeyip neredeyse kaçarcasına takım elbiseyi alarak mağazadan ayrılır. 10 dolar az ödemenin hazzı içerisindedir.
***
Tarihe Körfez Savaşı olarak geçen Birleşik Devletlerin Irak’ı işgal edişi sürecinde, Amerikan halkına pozitif enformasyon iletebilmek için Atlanta’da kurduğu platformda, Irak’taymış gibi morali yüksek askerlerin ailelere mesajlar verdiği bir gerçektir. Tıpkı aynı günlerde Saddam Hüseyin’in, petrole bulanmış fakat çok önceden kaydedilen ördek görüntülerini, Amerikan bombardımanında bu hale gelmiş gibi göstermesi gibi.
İnsanlar üzerinde birincil etki unsuru olan medya ve onun en güçlü aracı televizyon, bu tür amaçlar için de kullanılıyor. Etkinin gücünü ise yine tarihe malolmuş ve daha “radyo günleri” döneminde Orson Welles’in şakasından anlamamız mümkün. Orson Welles radyodan, “dünya uzaylılar tarafından işgal ediliyor” anonsunu verdiğinde binlerce insan panik içinde sokaklara düşmüştü. Neyse ki sadece bir şakaydı, oysa etkisi büyük olmuştu. Manipülasyon günümüze yaklaştıkça özellikle kitle iletişim araçları kullanılarak ve artarak uygulanmakta olan bir enformasyon savaşı argümanıdır. Yeni dünyanın bunu kullandıkça güçlenişine seyirci kalamayan her coğrafya, payına düştüğü kadar manipülasyonu kullanmaya başlamıştır. Yakın örnekleri daha yumuşatılmış şekli ile askeri restleşmeleri ulu orta ve halkın önünde yapmaya yönelik olanlar, doğrudan muhatapları yerine basın yayın organları aracılığı ile muhataplarına ulaşanlar arasında bulmamız mümkün.
***
Takım elbiseyi satan tezgahtara gelince... Alan adam daha gözden kaybolmadan, arka odadan ağabeyi gülümseyerek çıkar. Her ikisinin de yüzünde aynı alaycı gülümseme vardır. Çünkü takımın gerçek fiyatı zaten 49 dolardır.
***
Bu hikaye manipülasyonun başlangıcı kabul edilecek kadar eski, neredeyse 100 yıla yakın bir geçmişe sahiptir. Takım elbiseyi alan adam (ki buna günümüzde izler kitle, okuyucu, dinleyici hatta kamuoyu diyoruz) 10 dolar kazandığını düşünerek, alım kararını hızlandırmıştır. Satıcı malını satmak için manipülasyona başvurmuştur. Peki ya bizler, en sertinden yapılan ve hedefi halk olmamasına rağmen halka duyurulan açıklamalarda kaç tane 10 dolar kazandığımızı sanıyoruz? Soru bu.