Vaera peraşasında Tora Moşe ve Aaron’un soyunun izini sürerek Levi’nin oğulları ve torunlarına kadar erişir. Tora bu bölümü “işte Tanrı’nın Mısır topraklarından Bene Yisrael’i çıkar” dediği “Aaron ve Moşe” cümlesi ve “Mısır kralı firavunla konuşanlardır bunlar Moşe ve Aaron’dur” şeklinde tarih eder.
Şemot kitabının ilk bölümünden sonra Moşe ve Aaron hakkında oldukça fazla bilgi ediniriz. Bu bilginin ışığında bu ikilinin neler yaptıklarını okuruz. O halde Tora’nın burada “bunlar Aaron ve Moşe” ile “bunlar Moşe ve Aaron” ifadesini tekrar kullanmasına ne gerek vardır? Tora’nın sözcük kullanımı konusunda çok cömert davranmadığını da varsayarsak burada açıklanması gereken bir soru ortaya çıkmaktadır.
Rabi Mordehay Gifter, burada Tora’nın, Moşe ve Aaron'un tüm çıkış süreci boyunca tutarlı zihniyetine ve güdülerine atıfta bulunduğunu açıklar. Çoğu zaman, kendilerini asil ve önemli davalara dâhil eden insanlar, zaman geçtikçe ve karmaşık sorunlar ortaya çıktıkça idealizmlerini yavaş yavaş kaybederler. Kurumlar oluştukça ve insanlar istenen sonuçları elde etmek için oturup birlikte çalışmak zorunda kaldıkça, egolar çoğu zaman devreye girer ve sonunda kurum üyeleri projeye başlangıçta katıldıkları idealist amaçtan ziyade kendilerini tanıtmak için hareket ederler. İdealizmin ilk telaşı azalır ve kişisel gündemlere ve bencil hedeflere yol açar. Ve sonunda, asil, özgecil bir çaba olarak başlayan şey, bir ego savaşına ve kişisel çıkar çatışmasına dönüşür.
Bu nedenle Tora, ‘bunlar Aaron ve Moşe’nin en başta Firavun’a giden daha sonra da aynı kalan ‘bunlar Moşe ve Aaron’ olduğunu vurgular. Moşe ve Aaron’un baştan sona kadar, yaptıkları ve niyetleri tutarlıdır. Amaç, Tanrı emri ile Bene Yisrael’i kurtuluşa götürmektir. Hiçbir zaman ihtişam ve kendini tanıtma arayışı tarafından lekelenmemiştir. Bu girişime katılımları idealist başlar, idealist devam eder ve hedefe idealist bir şekilde ulaşır.
Böylece Tora bize, kendimizi dâhil ettiğimiz asil ve önemli projeler boyunca uygun açımızı korumayı, kendimizi ilk etapta bu nedenlere adadığımız yüksek amaç ve hedefi gözden kaçırmamayı öğretir. Bizi önemli projeleri üstlenmeye iten idealizm ruhu ve ‘leşem Şamayim’, kavramı amacımıza ulaşmak için geçirdiğimiz uzun ve zor süreç boyunca bizi beslemeye devam etmelidir. Böylelikle ego savaşına girmeden ulaşmamız gereken hedefe odaklanarak oraya ulaşmamız gerçekleşebilecektir. Özellikle cemaat ve toplum için yapılan çalışmalarda bu esas son derece önemlidir.