Lider: Bir kurumun başı.
Kriz yönetimi: Kötü giden bir durumu kontrol altına alabilmek adına ortaya konan performans.
Felsefe: Düşünme bilimi.
İtibar: Güvenilir olma durumu.
Vizyon: Geleceğe dair öngörülü olma durumu.
İletişim: Kişiler arasında, duygu, düşünce, bilgi, haber alışverişi, duygu, düşünce, bilgi ve haberlerin, akla gelebilecek her türlü biçim ve yolla kişiden kişiye karşılıklı olarak aktarılması.
Medya: Yığınlarla iletişimi sağlayan radyo, televizyon, gazete ve dergiler gibi basın yayın organlarının tümünü kapsayan ortak ad, kitle iletişim araçları, basın yayın.
Yönetici: Bir bir kurumun veya birimin yönetimini üstlenen idarî amir. Kurumun yönetimi için bir sistem kuran ve o sistemin yürütülmesini sağlayan idareciye yönetici denir.
Sistem: Genel bir plana göre kurulan, belirli bir sonuca ulaşmak için amaca yönelmiş bir bütün.
Taraftar: Herhangi birini destekleyen, tutan ya da herhangi bir şeyden yana olan (kimse), yandaş.
Fenerbahçe: Türkiye’nin en büyük SPOR kulübü.
Bu haftaki köşemi, yazımın yazıldığı şu ana kadar haftalardır ortalarda gözükmeyen, “İstifa” diye bağıran taraftarın üzerine ışıkları söndüren, başarısızlıkla alakalı tüm sorumluluğu kendi seçtiği teknik direktörlere yükleyen, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı’na bazı kelimelerin anlamlarını hatırlatarak kullanmak istedim.
Umarım bu kelimelerin anlamlarını tekrar hatırlar ve tarihte görülmemiş destekle geldiği koltuğun hakkını dördüncü senesinde bile olsa vermeye başlar. Herşey için geç gözükse de hiçbir şey için geç değil. Ocak ayında tartışılmayacak bir hoca ve yine tartışılmayacak birkaç takviye ile en azından kendini affettirip ligi olabildiğince en üst noktada bitirip gelecek sezonun tohumlarını atabilir. Tüm Fenerbahçe taraftarına sabırlar diliyorum.