2021 bitsin de yeni yıla kavuşalım diye heyecanla bekledik…
İşte 2022! Buyurun…
Gündemde herkesin beklediği konularla kaldığımız yerden devam edelim…
Biraz astrolog ağzı olacak fakat bu yıl Amerika’nın Çin ve Rusya ile olan gergin münasebetlerinden yeni bir “soğuk savaş” mı bekliyoruz diye sormak gerek gibi…
Bu ilişkiler ağında Avrupa Birliği ve Arap ülkelerinin alacağı tavır da elbet merak konusu…
Tahminler için yıldızların altında oturup hesap kitap yapmaya gerek var mı?
Verilere ve hadiselere bakalım…
Yeni yılın son günü, Biden ve Putin telefon görüşmesi 2022’nin nasıl başlayacağının habercisiydi.
94 bin Rus askeri Ukrayna sınırında konuşlandırılmış bekliyor… Rusya Ukrayna’nın ‘agresif’ tavrını sorunlu gördüğünü ve ondan ihtiyatlı olmak namına askeri önlemler aldığını belirtiyor. Amerika müttefiki Ukrayna’nın iç işlerine ve NATO ülkeleriyle münasebetlerine karışılmasını istemiyor. Biden, Delaware’da verdiği demeçte Rusya’nın askeri olarak daha fazla güç kullanması veya adımlar atması halinde sert yaptırımların geleceğini söyledi. Biden gazetecilere “Burada ulu orta, müzakerelerle alakalı detaylı açıklamalarda bulunmayacağım, ancak kendisine çok ama çok açık bir biçimde Ukrayna’yı istila edemeyeceğini izah ettim” dedi.
Rus ve Amerikan üst düzey yetkilileri 9, 10 ve 12 Ocak’ta Cenevre’de, 13 Ocak’ta ise Viyana’da bir araya gelecek. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konseyi görüşmelerinde Amerika, Rusya’nın Ukrayna sınırındaki askerlerini çekmesi halinde ancak müzakere sürecinin bahis konusu olabileceğine dikkat çekti.
Bir yandan Rusya’nın yakın müttefiki Belarus, Avrupa Birliği sınırları üzerine saldığı binlerce Ortadoğulu göçmen ile bir insanlık krizini Avrupa’ya karşı silah olarak kullanıyor…
Putin, Belarus’un lideri Aleksandr Lukaşenko’nun arkasında durarak ve destek için savaş uçakları yollayarak tüm dünyaya ‘cevabını’ verdi…
Sanki krizlerin sayısı yetmiyormuş gibi bir de enerji krizi 2022’nin başlıklarından olacağa benziyor.
Amerika, Rusya’nın Avrupa Birliği ülkelerindeki enerji sıkıntısını bir koz veyahut silah olarak kullanması yerine enerji temini konusunda ‘makul’ olmaya davet etti.
Başlıklar yalnızca Rusya, Belarus ve enerji değil elbet… Büyükelçiliklerde karşılıklı personel sayısı düşürülmüştü. Geçtiğimiz günlerde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “İki ülkenin temiz bir sayfa açıp yeniden tam kapasiteli çalışmasının doğru olacağını” belirtti.
Tabii bunlar halen Amerika’da tartışma ve soruşturma konusu olan Amerikan seçimlerinde ‘Rusya parmağı’ gerginliğini de listeye katınca ciddiyet katlanıyor…
Suriye’nin 2015’teki iç savaşına askeri müdahalede bulunan Rusya’ya yeni Amerikan Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın teklifi ortak çalışmalarda bulunmak ve beraber mücadele etmek.
Rusya, şüphesiz İran’ın nükleer silahlanması konusunda ve Ermenistan-Azerbaycan arasındaki barış süresinde kilit isimlerden biri olduğu için diyalog kurulması mecburî ve zarurî bir küresel aktör.
Tabii bu arada AB, Brexit sonrası sarsılan imajıyla yeni yılda nasıl bir çizgi çizecek? Küresel bir güç olması için izlemesi gereken bir yol varsa bu yolu takip edecek mi?
Brüksel’in Belarus, Rusya ve Çin’le ilişkileri de mercek altında…
Zorbalığa karşı ne kadar sert duracağı ihtişamını ve iktidarını etkileyecek. Kâfî derece sert durmaması halinde otoriter idareler altında olan ülkeleri destekliyor gibi bir tehlikeli bir hava yaratılabilir!
Litvanya’nın Tayvan’ı tanıması Çin’i oldukça sinirlendirdi…
Avrupa Birliği’nin küresel ve bölgesel bir siyasi güç olması şüphesiz ki dengeler bakımından elzemdir. Amerikan eski Başkanı ‘baba’ George H.W. Bush’un sözlerini hatırlamak Avrupa’nın önemine dikkat çeker! “Soğuk Savaş Avrupa’nın bölünmesiyle başladı; ancak ve ancak Avrupa’nın bir bütün olması halinde sona erebilir” demiş olması dünümüz için ve günümüz için önemli bir veridir.
Amerika’nın dış politikasında merak konusu meseleler yalnız bunlardan ibaret değil…
Ortadoğu ise Amerika ve Çin arasındaki gerginliğin arasında sıkışıp kaldı. Güç savaşlarında Arapların kimin tarafında olacağı birçok faktöre bağlı.
Roller mütemadiyen değişiyor. Irak bölgenin vahşet ve dehşet merkez üssü olmaktan çıktı. Şimdi kalkınan ve gelişen bir ülke imajı mevcut…
Hatta ezelî düşmanlar Suudi Arabistan ve İran arasındaki diyalog sürecini yürüten bir ülke olarak dikkatleri üzerine çekiyor.
Çin, Ortadoğu’ya ciddi yatırımlar yaparken Amerika’nın hangi projelerle ve kaynaklarla (zirveye daima koşan(!) dolarlarla) masaya oturacağı merak konusu olmaya devam ediyor.
Amerika’nın ufukta görünen iki büyük ‘soğuk savaşı’ var: Çin ve Rusya…
Avrupa Birliği’nin tutumu da önümüzdeki günlerde vücut bulacak…
Berlin Duvarı inşaatına başlamadan iki ay evvel Doğu Almanya’nın Walter Ubricht’i 15 Haziran 1961’de “Kimsenin buraya duvar dikme niyeti yok!” açıklamasını yapmıştı…
Verilen sözlerin ve söylenenlerin kimi zaman bir şey ifade etmediği bir dünyada durum okumak veya ‘geleceği görmek’ ne kadar mümkün?
Biraz muallaktaki dünyayı anlamak için insan bazen geçmişe bakıyor, yıldızları okuyor ve hesap kitap yapıyor…
Bazen verilen sözler yeterli olmuyor…
“Ehh dünyayı çözmek bazen amma güç” derken…
İnsan dalıveriyor…
Sonra mırıldanıyor…
“Gözlerim kapansa da…
Yıldızların altında…”