Bizi Çoktan Üzmeye Niyet Etmiş Büyüklerimiz!”
Kulüp dizisi heyecanla izlenen ilk bölümünün ardından 6 Ocak’ta yayınlanan 2. Kısmı ile de hatırı sayılır bir izleyici kitlesine şimdilik gözyaşları içerisinde veda etti. Dizi kimileri için yeterince ‘sert’ olmaması veya yaşanan acılar sonrası final sahnesindeki ‘aynı sofrada bir araya gelme’ nedeniyle eleştirilmesinin yanında Varlık Vergisi’nden sonra 6-7 Eylül 1955’e de tüm gerçekliği ile değinmesiyle birçok izleyiciden olumlu not almayı başardı.
Dizinin finali sonrası Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas’ın Twitter üzerinden paylaştığı “Varlık Vergisi,6-7 Eylül Olaylarını tarih kitaplarında es geçersiniz ama bir gün birileri tarihi tüm gerçekliği ile anlatır, millet de geçmişi utanarak öğrenir böyle. Hayat İşte…” mesajına gelen onlarca ‘tuhaf’ yorum bile bu diziden kimilerinin hiçbir mesajı alamadığını anlatsa da Kulüp anlamaya niyeti olanlar için yakın tarihimizin iki ayrı acısını bizlere hatırlattı.
Dizinin en önemli iki karakteri benim için başrol oyuncuları kadar değerli olan, İstanbul’a dizinin başında Anadolu’dan getirilmiş iki genç Bahtiyar ile Hacı idi. Hatta ilk bölüm yayına girdikten sonra gerek kültür turlarımda gerekse de yazılarımda bu iki karakterin toplumumuzu özetlediğini ve mutlaka finale doğru dikkatle izlenmesini dostlarımdan istemiştim. Dizinin sonunda da bu iki karakter, iyinin ve kötünün tezahürü Hacı ve Bahtiyar beni yanıltmadı.
1940’lardan günümüze hayalleri ve bavulları ile İstanbul’a gelen yüz binlerce iş umudu arayan kişiden yıllar içinde de bu iki karakter ülkemizin kaderini belirledi. Bahtiyar, kolay yoldan zengin olabilmek ve İstanbullu olanların imkanlarına kısa zamanda erişebilmek için her yolu mubah kabul eden, mal düşmanı, şark kurnazı karakteri sembolize ederken, Hacı ise Yeşilçam’ın ‘Kapıcılar Kralı, Çöpçüler Kralı’ filmlerindeki Şaban karakteri ile de hatırladığımız masum, onurlu ve İstanbul’un bozamadığı Anadolu insanını bizlere hatırlattı. 6-7 Eylül 1955’te Hacı gibi komşularını korumayı, linç kültürüne bulaşmamayı seçenlerin yanında maalesef dizideki Ali Şeker’in izinde dönem insanı olup, gayrimüslimlerin malına konmayı görev bilenler de vardı. Biri umut olurken diğeri ise tıpkı dizinin sonundaki gibi hem kendini hem de bizleri yaktı. Bahtiyar gibiler bu ülkede haksızlıklara tepki çıkarmayanları, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleri, fırsatçıları, döneme göre hareket edenleri sembolize etti. Bahtiyar gibiler çoğaldıkça bizler de gittikçe çürüdük ve hissizleştik…
Dizide kullanılan her repliğin saatlerce çalışıldığını, dizinin amacının nefret değil birlikte yaşama kültürünü daim kılmaya, geçmişle barışmaya da bizleri yönlendirdiğini sözleri biraz dikkatle dinleyen herkes rahatlıkla anlayabilir. Varlık Vergisini uygulayan kötü niyetli memurun yıllar içinde son sahnede zehrini döküp “Senin olan benim olsun isterdim, zira sen benimmişsin Niko!” demesi, Matilda’nın yurtdışından dönen ağabeyinin genç bir kız iken yaptığı hatayı affederken, asıl suçluyu kastedip “Bizi çoktan üzmeye niyet etmiş büyüklerimiz” sözleri ise hafızalarımızda yer etti. Ali Şeker’in kendi oğlu 6-7 Eylül yağması esnasında ölesiye dövülürken bir baba olarak ses etmemesi, gözü gibi baktığı, yıllarca el değdirmediği ‘Pakize’ isimli Amerikan arabasının dakikalar içinde tahrip edilmesi bizlere o kara günlerdeki linç kültürü ve maalesef gözümüzün önünde yaşananlara kör kalmayı tercih edenleri hatırlattı.
‘Kulüp’ dizisini yeterince sert bulmayanları, ya da bu yaşananların ilk kez gerçekten ne olduğunu idrak edip anlamaya başlayanları hatta ve maalesef, “Siz de hep sadece bizim tarihimizde yaşanmış gibi anlatmayın kardeşim! Onlar da...” diye söze başlayanları bir zahmet tarih kitaplarını okumaya, iki kalem oynatmaya davet ederiz. Bu arada, sosyal medyadan büyük bir hizmet sunuyormuş gibi sürekli “Tarihlerde tutarsızlık var!” konusunu gündeme getirenlere de bunun sadece bir dizi olduğunu ve tarihin dizilerle değil, kitaplarla öğrenilmesini gerektiğini hatırlatmak isterim.
Bu ülkede dizide söylendiği gibi maalesef “Aç gözlü gölgeler yuttu hayatları…” Geriye ise bize yüzleşilmesi gereken acı hatıralar, deneyimler kaldı. İyi ki varsın Kulüp! Kendini tüm öteki hissedenlere selam olsun, buradayız!