Takvimde 2021’in 2022’ye döndüğü günlerde aradıklarımıza, arayanlarımıza bolluğun, bereketin, illa ki sağlığın, belki aşkın yanı sıra ‘mutluluk’ diledik bolca. Her bayram, her geçiş döneminde, her fırsatta sıklıkla diliyoruz mutluluğu.
Diliyoruz da ne diliyoruz özünde? Her an istediklerimize ulaşmayı mı diliyoruz? Genel olarak tatmin olduğumuz bir hayat mı diliyoruz? Daha erdemli, daha iyi bir insan olmayı mı dilemiş oluyoruz mutluluk dilerken yoksa daha enerjik, hayat dolu, hedeflerine koşan biri olmayı mı? Daha çok para mı diliyoruz, daha çok zaman mı? Daha çok gülmeyi mi yaşamın içinde, her gün, her saat?
Mutlu olunca yeterince bereketli, yeterince sağlıklı, yeterince…… (boşlukları siz doldurun dilediğinizce) olmuyor mu zaten insan? Peki ‘yeterince’ bir hayat mı aradığımız? “Daha çok…” bir hayat mı yoksa?
11 Ekim 2017 tarihli yazımda Berk İlhan’dan bahsetmiştim. Tasarım dersleri de verdiği Thomas Jefferson Üniversitesine bağlı aynı isimdeki tıp fakültesinin desteği ve ortaklığıyla bir ayna üretimine hazırlanmakta olduğunu yazmıştım. Amerika’da kanser hastalarının yararına gerçekleştirdiği ve ‘Uplift: Kanser Durumlarında Mutluluk ve İletişim’ ismi altındaki projelerden birinde tasarlamıştı bu aynayı. Sıradan bir ayna değildi bu. Siz ona bakarken ‘gülümsüyorsanız’ sizi yansıtıyordu bu ayna, gülümseniyorsanız yansımanızı görmüyordunuz. Söz konusu yazımdan alıntılıyorum: “Gülümsemeyene ekmek yok!” Ayna, kullandığı farklı teknolojilerle yüz kaslarının hareketini tespit ederek kişiye gülümsemek için bir neden yaratıyor ve böylelikle mutluluk duygusunu tetiklemeyi amaçlıyor. Berk İlhan’ın, onkoloji doktorları, kanser hastaları, hasta bakıcılar ve hasta yakınları ile yaptığı çalışmalarla aynanın kanser hastalarının üzerinde etkileri test edilmiş… Sonuçlar etkileyici: “Neşe ve mizah deneyimleri olumlu yönde etkileyebiliyor.”
Söz konusu ayna, ‘Mürror’ adı ile geçtiğimiz günlerde bekleme listesindekilere satışa sunuldu. Her ne kadar Türkiye’den ulaşımı şimdilik pek ekonomik değilse bile, aynanın ‘gülümsemenizin gücü’ ile çalıştığını hatırlayıp kendimize bir gülümsek hem anımıza bir nefes mutluluk katıyor hem de sağlımıza olumlu yönde etkisi olabiliyor. Belki de ‘daha çok’ gülümsemek yeterince bir mutluluktur. Üstelik, insan beynindeki ayna nöronlar sayesinde, bulaşıcıdır gülümseme. Şimdi, bir an için Şalom’u okumayı bırakıp hem kendinize hem çevrenizdeki insanlara kocaman bir gülümseme hediye etmeye ne dersiniz? Kocaman gülümseme! Hem kendi mutluluğunuz için hem de bu mutluluğu çevreye yaymak için. Bu soğuk kış gününe (ya da belki siz bu yazıyı aylar sonra bir yaz akşamı okuyacaksanız sıcak yaz gününe) bir doz aşı. Bedava olduğu kadar değerli olan bir hediye.