İsrail'de Haçlı Seferlerinin izleri

Selin SÜAR Köşe Yazısı
2 Şubat 2022 Çarşamba

Her ne kadar sonuçları oldukça kötü olsa da dünya tarihinde savaşlar daima çok önemli bir yer tutmuştur. İnsan toplulukları birbirleri ile savaşırken aynı zamanda ister istemez öteki kültürden etkilenmiş, hatta zaman içerisinde onu benimsemiştir. Pagan Vikinglerin, Anglikan Britanya Krallıklarına düzenledikleri akınlardan sonra her iki toplumun kaynaşmasını ve Vikinglerin zamanla Hıristiyanlaşmasını veya Güney Amerika’yı kolonize etmek için kıtaya ayak basan İspanyollar ile yerli halkların mücadelesini ve sonrasında o bölgede konuşulan İspanyolcaya yerli halkların konuştukları dil öbeklerinin yerleşmesini ve oluşan yeni toplumda eski geleneklerin farklı motifler altında devam etmesini buna örnek verebiliriz. Haçlı Seferlerine de bu gözle bakmamız gerekir diye düşünüyorum… Haçlı Seferleri toprak sahibi şövalyelerin yanı sıra genç, yaşlı, eğitimsiz, fakir; halkın her tabakasından Avrupalının gerçekleştirdiği bir dizi istila olarak tarih sayfalarında yer alır. Tarih bilgilerimizi kısaca yoklayacak olursak bu seferler 1096-1272 yılları arasında Avrupa’daki Katoliklerin, Ortadoğu’ya yürümesi ile ortaya çıkan ve nihai hedefin o zamanki Kudüs ve çevresini Müslümanlardan almak için yapılan akınlar olduğunu görebiliriz. Yüz yıldan fazla süren bu akınlar içerisinde kimi zaman Hıristiyanlar, kimi zamanlar Müslümanlar birbirlerine üstünlük sağlamıştır. Sonuç olarak her iki din ve kültür birbirinden etkilenmiş ve her iki dini referans alan farklı inanç sistemleri ortaya çıkmıştır.

Günümüz İsrail toprakları, bu seferlerin birçoğunun gerçekleştiği önemli bir coğrafya üzerinde durmaktadır. Tarihi kayıtlara göre İsrail sınırları içerisinde Haçlılardan kalma 46 kale ve benzeri yerleşim yeri bulunmaktadır. Bu sayı İsrail’in diğer komşularına göre yüksek bir sayıdır. İsrail’i 20 kale ve yerleşim yeri ile Türkiye, 16 kale ve yerleşim yeri ile Lübnan izlemektedir. İsrail’de yer alan bu 46 eser içerisinde en önemlileri de sırasıyla: Akka, Aşkelon, Yafa ve Kudüs’teki Davut Kulesidir.  Bu yapılar günümüz İsrail şehirlerinin siluetlerinde de çoktan yerlerini almışlardır.

Akka Kalesi, Haçlıların Levant bölgesi ile bağlantısının kurulduğu önemli bir noktadır. 1104-1187 yılları arasında varlığı sürdüren 1.Kudüs Haçlı Krallığı’nın önemli bir limanını oluşturmaktadır. Günümüzde önemli bir liman kenti olan Aşkelon, Haçlı Seferleri sırasında da aynı bugünkü gibi stratejik önemini korumaktaydı. Şehir, sürekli olarak Fatımiler ve Haçlılar arasında el değiştirip durdu. Şehir belleğinde ayrıca Karaim Yahudileri de önemli bir yer teşkil etti. Diğer Yahudi toplulukları ile birlikte Karaimler de 1191’e kadar bu şehirde yaşadılar.

Yafa, 1099’da ilk Haçlı akını esnasında alınmış ve akabinde şehir etrafındaki kale duvarları Haçlılar tarafından güçlendirilmişti. Günümüzde Tel-Aviv’in adeta mahallesi gibi olan Yafa şehrinin meşhur siluetinde yer edinen yapıların birçoğu, Haçlılardan kalmadır.

Son olarak Kudüs’te yer alan ve İbranice Migdal David olarak geçen Davut Kulesinin Eski Kudüs’ün surları üzerinde yer aldığını görmeyen yoktur. Birinci Tapınak dönemine tarihlenen bir taş ocağı da dâhil olmak üzere 2.500 yıldan daha eskiye dayanan önemli arkeolojik buluntular içeren bu kuleye, Haçlılar zamanında Kudüs’ü ziyarete gelen Hıristiyanların korunması ve toplanması amacıyla bazı eklemeler yapılmıştı. Hıristiyan Haçlı orduları Kudüs’ü diğer bölgelerden daha kısa bir süre, yaklaşık 90 yıl, elinde tutsa da şehrin mimarisi Hıristiyan Haçlı Seferlerinin bugün de ayakta duran kanıtlarını içermekte. Kudüs’teki en ünlü kiliselerden bazıları, Haçlı Seferleri sırasında Haçlılar tarafından inşa edildi. Kudüs’ün Haçlı Seferleri tarihi, bir Fransız Roma Katolik kilisesi ve Fransız ulusal alanı olan Azize Anne Kilisesi (Église Sainte-Anne), aynı zamanda Meryem Ana Mezarı olarak da bilinen ve Zeytin Dağı’nın eteklerinde bulunan Kidron Vadisindeki bir Hıristiyan mezarı olan Aziz Meryem Kabir Kilisesi ile Ortodoks Kilisesi tarafından Yeniden Diriliş Kilisesi olarak adlandırılan ve Kudüs’ün eski şehir duvarları içerisinde yer alan bir Hıristiyan kilisesi olan Kutsal Kabir Kilisesi gibi kiliselerde belirgindir.

Sonuç olarak her ne kadar bu coğrafyanın tarihi ilk uygarlıkların ortaya çıkmasına kadar uzansa de Haçlı Seferleri ile ülkenin tarihi mirasının daha da arttığı su götürmez bir gerçek. Bu nedenle İsrail’e hiç gitmeyenler, ancak gitmek isteyenlerin ‘nereye gidebilirim?’ sorusuna verdiğim cevap da bu zenginliklerden ötürü her daim aynı olmuştur; “Ne aradığına bağlı”…

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün