Bir yanda Moskova…
23 yıldır iktidar sarhoşu bir adam, 2014’ten bu yana ağzının suyu akarak Kırım’ın ilhakı ile başlayan Ukrayna saplantısını savaşa çevirdi.
Ukrayna’yı Ukraynalılardan ‘korumaya’ yola çıkmış…
Bir yanda Kiev…
2019’da seçimleri kazanarak devlet başkanı olan Volodimir Zelenski ve 2020 yılında başbakanlığa atanan Denis Şmihal Ukrayna’yı yolsuzluklardan temizlemeye söz vermiş iki genç lider. İkisinin Yahudi olması İsrail ile Ukrayna’yı dünyada hem devlet başkanı hem başbakanı Yahudi olan iki ülke olarak müstesna bir duruma koyuyor. Her ikisinin askerî üniformalarla Rusya’nın saldırılarına karşı sokaklarda vatanlarını korumak için nöbet tutmaları hafızalara kazınan etkileyici görüntülerden oldu.
Meşru ve bağımsız bir ülke olan Ukrayna’ya kendi topraklarıymış gibi tankla ve silahla giren Ruslar…
Bombalanan anaokulları, yetimhaneler, evler, binalar derken, aldıkları canlar ve hayatları tahrip olan aileler evlerinden mahrum, topraklarını ise terk etmek için mecbur bırakıldı…
Birleşmiş Milletler mülteci raporuna göre 100 bin Ukraynalı mülteci Moldova ve Romanya gibi komşu ülkelere sığındı. Washington Post’un araştırmasına göre 520 bin Ukraynalı canını kurtarmak için komşu ülkelerin sınırında kilometrelerce dizilmiş bekliyor… BM savaşın 4 milyon insanı yurdundan edeceğini öngörüyor.
Ukrayna Dışişleri Başkanı Dimitro Kuleba daha geçtiğimiz günlerde sivillerin hedef alınması sebebiyle insan hakları ihlallerinin devamından endişe duyduğunu açıkladı. Birleşmiş Milletlerin Roma tüzüğünün çiğnendiğini bunu insan hakları mahkemesine taşıyacaklarını belirtti.
Durumun vahametini anlamak için zannımca insan olmak yeter!
Hâlâ bu deliliği ve haksızlığı makul görenler var… Sovyetler Birliği romansı üzerine kurulu ilginç bir Rus desteği ülkemizde yaygın. Enteresan olan Rusların bu savaşı protesto etmesi ve 6000 kişinin ülke genelinde tutuklanması…
Rusya’da sanatçılar, eski siyasiler ve halk savaşa karşı açıkça tepkilerini belirtiyor.
Hatta 1990-1996 yılları arasında Rusya’nın Dışişleri Bakanı olan Andrei Kozyrov Twitter’da paylaştığı fotoğrafta Beyaz Saray’dan çıkarken arkasında şimdiki Dışişleri Başkanı Sergey Lavrov görünüyor. Fotoğrafın altına Kozyrov “Lavrov haklı olarak Amerika ve AB tarafından yaptırımlara tabî tutuluyor. Vaktinde benim yardımcımdı ve arkamdaydı. Bugün arkamda olsa çok dikkatli olurdum” diyerek tehlikeyi vurguladı.
Ülkemiz bizi artık şaşırtmıyor belki…
Ama her zamanki gibi üzüyor.
***
Biz Kiev’e dönelim…
Ukrayna’nın Amerika Büyükelçisi Oksana Markarova yaptığı basın açıklamasında “92 kişilik Çernobil Nükleer Santrali ekibinin Rus askerleri tarafından rehin tutulduğunu” açıkladı. Bu santralin sorumluluğu ve güvenliği Rus ordusunun elinde. Putin her fırsat bulduğunda nükleer silah kullanmaktan çekinmediğini belirtiyor.
Ukrayna ve Amerika istihbarat servislerine göre Putin Kiev’i bir an önce ele geçirmek istediği için en kısa güzergâh Çernobil üzerinden olduğundan dolayı şehir stratejik önem taşıyor.
Newsweek’ten Jack Dutton’ın haberine göre Kiev’in Çernobil’e yakın bölgesinde radyasyon seviyesinde hızlı bir artış var. Uluslararası Atom Enerji Ajansı (IAEA) direktörü Rafael Grossi ise “Durumu derin bir endişeyle takip etmekteyiz” dedi…
Amerika’nın eski Rusya Büyükelçisi Michael McFaul, Putin’in bu savaşla iktidarından olacağını söylerken bazı Amerikalı kaynaklara göre Kiev’in düşmesi an meselesi…
Washington Kiev’e ek 350 milyon dolarlık yardım paketi ve askeri desteği ile şimdiye dek Ukrayna’ya destek için 1 milyar dolar harcadı. Almanya ise saldırının hemen ardından en önemli adımlardan birini atarak Rusya ile kuzeydoğu Almanya’yı birbirine bağlayan Nord Stream 2 Boru Hattını durdurdu.
Rusya 2021 yılının son üç ayında boru hattı ihracatını geçtiğimiz yıla göre yüzde 25 azalttı. Uluslararası Enerji Ajansına (IEA) göre Avrupa’nın doğal gaz rezervleri yüzde 30. Petrol ve gaz için halihazırda yüksek fiyatlar ödeyen Avrupa’da ciddi bir enerji krizinin ardından fahiş fiyat artışlarının takip edeceği aşikâr.
Rusya’nın Avrupa’daki en büyük iki ticari ortağı Almanya ve İtalya. Almanya tedarikinin yüzde 55’ini, İtalya ise yüzde 41’ini Rusya’dan alıyor.
Geçtiğimiz hafta Milano’da Rus Büyükelçisi Sergey Razov “Putin, İtalya Başbakanı Mario Draghi’ye enerji konusunda bir sıkıntı olması halinde tedarik edeceğini bildirdi” dedi. Tabii Putin aynı görüşmede 500 İtalyan şirketinin Rusya operasyonlarını ve karşılıklı 8 milyar dolarlık yatırımı da hatırlattı…
Petrol ve doğal gaz ithalatı Rusya ekonomisinin üçte birini oluşturuyor.
Amerika’nın uyguladığı ekonomik yaptırımlar şüphesiz Rusya’dan tedarik edilen günlük 700 bin varil alımını etkileyecek.
Savaş ve ekonomik krizin vurmayacağı, etkilemeyeceği bir ülke kalmayacak…
Sonuç?
Pentagon, Stryker zırhlı tanklarını kullanacak 1000 askeri Romanya’ya konuşlandırdı.
Zaten 900 asker Bükreş’te mevcut idi.
12 bin Amerikan askeri Ukrayna’da…
28 ülke askerî mühimmat ve ilaç yardımında bulundu.
Kazakistan Rusya’nın yardım çağrısını reddetti.
Belarus, Rusya’nın yanında savaşacağını belirtti.
Putin ise nükleer güç kullanma hevesiyle yanıp tutuşuyor…
Dibinde NATO’yu istemediğini söyleyen bu tiranın Ukrayna’yı işgalinin başarılı(!) olma ihtimalinde Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya ve Romanya gibi ülkelerle yani NATO ülkeleriyle komşu olması anlamına gelir. Bu durum bölgede NATO askerî gücünün arttırılması demek olur.
Deli saçması ‘mantıklarıyla’ vicdansız insanlar her coğrafyada hortlamışken kimseye huzur yok belki…
Ancak güçlerinden zehirlenmiş diktatörler daima galip gelir ve hep iktidarda kalır diye bir kaide yok…
Çok sevdiğim bir Yidiş atasözü var…
“Zayıf olduğun için değil, güçlü olduğunu sandığın için düşersin.”
Güçlü olduğunu sanıyor…
Göreceğiz…