Enflasyon rakamlarının yüksek seyretmeye devam edeceğine dair beklentimiz, üzülerek söylemeliyim ki gerçekleşti. Bu şekilde hızla yükselmesini sadece yurt dışındaki gelişmelere bağlamak bizi doğru bir yere götürmeyecek.
Sürekli yükselen enflasyon ve göreceli olarak düşük kalan gelirler hane halkının zorunlu mallarda stok yapmasına, üreticilerin de hammadde ve aramalı stoklamasına sebep olurken, gelen zamlar neticesinde fiyat artışları çeşitli mal ve hizmetlerde birbirlerini tetikliyor desem yanlış olmaz.
Gayet iyi hatırlıyorum bir keresinde eski bir siyasetçi "o zamanlar kamunun elinde olan şeker fabrikalarının zarar etmemesi için sürekli zam isteyen hazineyi hep durdurduk, çünkü bir kere şekere zam yapıldı mı ona bağlı olan tüm mal ya da hizmetlere zam gelecekti" demişti. Doğruluğu ya da yanlışlığı tartışılır ama pratik gerçek tartışılamaz. Akaryakıta, doğalgaza, elektriğe, iletişime, otoyol ücretlerine zam geldikçe bu mal ya da hizmetleri içeren ürünlerde zam kaçınılmaz oluyor.
Aynı etki bu mal ve hizmetlerin vergilerini yükseltince de gerçekleşiyor. Kamunun vergi gelirinden vazgeçmemek adına yaptığı manevraları da görüyoruz. Bazı ürün ve hizmetlerde vergiler düşüyor ama fiyatlara zam yapılıyor. Yani kamu gelirinden feragat ediyormuş gibi gözükse de yapılan vergi indiriminden daha yüksek fiyat artışları olduğu için pek fark etmiyor.
“Enflasyonda Zincirleme Etki…”
Böylelikle hem ÜFE hem de TÜFE yükselişe devam ediyor. Tüketici fiyatlarında % 50'nin üzerinde, üretici fiyatlarında % 100’ün üzerindeyiz. Her zaman söylediğim gibi, faizlerle alakalı yaklaşımın değişmesi gerekiyor. Aylar önce sadece üretici maliyetlerindeki artışlardan bahsederken, şimdi azalan nihai ürünleri stoklama derdinde olan bireyleri de hesaba katmak lazım. Tüm bu davranışlar gelirler azalırken fiyatların hızla yukarı çıkması sonucunu yaratıyor.
Tüketim mallarının arzındaki dalgalanmaları e-ticaret sitelerinden talip edebilmek mümkün. Bazen çok basit bir temizlik ya da gıda malzemesi hiçbirinin stokunda bulunmuyor. Birkaç gün sonra bir anda beliriyor ama daha yüksek bir fiyatla elbette. Bunu gören tüketici "bir daha bulamam ya da daha pahalı bulurum" endişesiyle gereğinden fazla alıp evinde depolama yoluna gidiyor. Bir ara tuvalet kağıdı ve havlu kağıtta da bunlar yaşandı.
Özetle, fiyat artışlarının devam etmesi ve tolerans sınırlarını aşması, fasit dairenin içinde düşmemize sebep oluyor. Hem talep hem de fiyatlama davranışları bozuluyor, fiyatlar yükselmeye devam ederken, panik ve ahlak erozyonu yan yana gelip fiyatların daha da artmasına sebep oluyor. Korkarım ki, bu meseleye faizleri yükseltmekle başlayıp daha radikal adımlar atarak yaklaşmamızın vakti geldi.