Bilmece/bulmaca, Sudoku derken, internetten indirilen kelime oyunu ‘Wordle’ da hayatımıza girdi. Bilirkişilere göre, bu ve benzeri oyunlar hafızayı çalıştırmada yararlı unsurlar.
Bilmece çözerken en çok sınıfta kaldığım arayışlardan biri sinema oyuncuları vs gibi isimlerdir. Kolaydan zora çeşitli gazetelerin bulmaca eklerini denememe rağmen hâlâ sokakta rastladığım kişilerin isimlerini hatırlamıyorum.
Bir süre önce bilmece karelerinin içinde gezinirken oğlumun, “Hâlâ Nazım Hikmet’in soyadını mı arıyorsun?” demesine güldüysem de biraz içerledim.
Son olarak, su şişesini buzdolabı yerine erzak dolabına koyunca ürktüm. Bir anlık dalgınlık olsa bile, bulmaca çözmenin yeterli olmadığına karar verdim. Sudoku’ya geçtim. En azından dikkatimi daha fazla toparlamama yardımcıydı. Bu arada ne kadar işe yaradıklarından emin olmadığım vitaminleri almayı da sürdürüyorum.
“Arkadaş yapar, arkadaş bozar”misali çevremdeki dost gruplarında ‘Wordle’ salgını başladı. Yenilikleri ucundan bile olsa yakalamak uğruna, ‘Wordle’ı İngilizce ve Türkçe çözmeye başladım. 6/6’yı hemen bulmasam da azimle devam ediyorum. Artık sokakta gördüğümde adınızı hatırlayacak mıyım?
↔↔↔
Uluslararası Judeo-Espanyol/Ladino Günü, 20 Mart Pazar, Zoom üzerinden gerçekleşti. Yankıları hâlâ devam eden gün hem bilgilendirdi, hem de bu sıkıntılı dönemde mizahi anlatımları ile izleyenleri gülümsetti.
Sefarad Kültürü Araştırma Merkezi, Ladino Günü’nü, Judeo-Espanyol diline gönül vermiş ve ne yazık ki genç yaşta aramızdan ayrılan Henri Çiprut’a ithaf etti. Açılış konuşmalarında açıklanan, merkezin son bir yıl içinde yapmış olduğu çalışmalar ve ileriye dönük projeler ilgi çekti.
‘Sinemada Yahudi Mizahı’nı görsellerle dile getiren Seyfi İşman, Rabbi Jacob (Louis de Funes) ve Jerry Lewis’in hafızamda ne denli güzel çağrışımlar yaptığını anımsattı. Aynı zamanda İşman’ın Judeo-Espanyol’u tane tane konuşarak anlatması, lisanı daha az bilenler için bir şans oldu.
Bir dönemde ‘Tenten’in Maceraları’nı okumayan yoktur sanırım. Tenten’in Judeo-Espanyol’a çevrildiğini, yakın bir tarihte satışa sunulacağını duymak hoş bir sürpriz oldu.
Ülkemizde Judeo-Espanyol’a yaptığı katkılarla bilinen Selim Hubeş’i eski dostu Karen G. Şarhon ile beraber andık.
Anna Eskenazi ve Süzet Herman, her zaman olduğu gibi, anılarıyla izleyicilere bir kez daha neşe kattı. Hahambaşı Rav İsak Haleva’nın, ‘Judeo-Espanyol Konuş’ kampanyası başlatma temennisi oldukça ses getirdi.
Annesi Portekizli, babası Türk olan Kenan Cruz Çilli’nin, mükemmel konuştuğu JE dilindeki Ankara Yahudileri anlatısı, BM’nin katkılarıyla Barselona İş birliği Projesi hakkında bilgilendirmeler sevindiriciydi.
Her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır misali, Forti Barokas - Natan Siliki ve arkadaşlarının tiyatro gösterimi ile bir Ladino Günü daha son buldu.
Başta Karen Gerson Şarhon ile tüm emeği geçenlere teşekkür ediyor, JE-Ladino Günü’nün önümüzdeki yıl, Amram Oditoryumunda yapılmasını temenni ediyorum.
↔↔↔
Çocukluğumda aile büyükleri, bilmememiz gereken konuları dile getirmek için farklı bir lisanda anlaşırlardı. Evin küçükleri Fransızca bildiğinden, babam annesiyle Yidiş, anneannemle Almanca, annem de annesiyle Judeo-Espanyol konuşurlardı. Sonuçta ben bu üç dilin hiçbirine vakıf olamadım. Aynı dönemde, evin dışında JE konuşulmaması gerektiği, sessiz bir yaptırımla hissettirilmişti.
Zaman içerisinde, annemle anneannemin aralarında gizi(!) konuşmaları sayesinde, JE farkına varmadan kulak dolgunluğu yapmıştı.
Belli bir olgunluğa eriştiğimde, bu dili konuşmanın ayıp olmadığını, tam tersine dünya ülkeleriyle anlaşmakta bir artı getirdiğinin ayırdına vardım. Tıpkı diğer lisanlar gibi, Judeo-Espanyol da bir kültürün yansımasıdır. Genç neslin bu kültürü sadece ‘kaşkarikas’, ‘burmuelo’ gibi sözcüklerle ileriye taşıyamayacağı kesin.
Günümüzde yapılan akademik çalışmalar, dönemsel kurslar ve yayınlanan kitaplar mutlaka gençlere bir artı olacak. Yeter ki onlarda bu isteği uyandırabilelim.
Sağlıkla kalın.