Daha önceden Premier Lig yatırımları üzerine ‘Neden kulüp alınır’ve ‘Abromovich ve şöhret olmak’ yazıları ile Premier Lig ve futbol yatırımları ilişkisine değinmiştim.
İngiliz futboluna geçtiğimiz 20 yıl boyunca aslında zenginler tarafından yatırım yapılarak çok ciddi bir büyüme sağlandı. 2003’te Abramovich'in Chelsea’yi satın alması ile başlayan, zenginlerin İngiliz futboluna yatırımları belki de Chelsea aleyhine alınan son karar ile tartışılmaya başlandı.
Premier Lig’te, 2003 yılından önce sadece Arsenal ile Manchester United arasında rekabetin olduğu bir lig mücadelesi izliyorduk. Fakat Abramovich’in getirdiği modelle zengin başkan, pahalı transferler, başarılı takım ve gelen şampiyonlukları izlemeye başladık. Önce Chelsea, sonrasında Manchester City… Böylece zenginler için kulüp almak ve futbola para yatırmak prestijli bir iş haline geldi. Sonrasını biliyoruz; Newcastle, Liverpool, Aston Villa gibi bir sürü kulüp satın almaları gerçekleşti. Bu futbol kulüpleri önce kaliteli transferler yaparak, seviyelerini yükselti; bu transferler rekabeti getirdi. Önce kulüplere sonra lige yatırım yapıldı; yapılan yatırım futbol severlerin ilgisini çekti. Bu durum da Premier Lig’in değerini artırdı. Günümüzde Premier Lig dünyanın en önemli ligi haline geldi.
Geçtiğimiz hafta İngiltere Premier Lig yönetimi, Rus iş insanı Roman Abramovich'in Chelsea Kulübü'ndeki yetkilerini elinden aldığını açıkladı. Buna göre Chelsea’nin tüm finansal faaliyetlerinin durdurulduğunu hatırlayalım.
Chelsea, Londra’nın en zengin semtlerinden biri; hem Londra hem de Birleşik Krallık için çok önemli değeri var. Fakat finansal yaptırım, 1905’te kurulmuş bir kulübün sonunu getirebilir. Premier Lig yönetimi hızlıca kulübün satışını gerçekleştirmeye çalışıyor. Transfer döneminden önce bu durumu çözebilirlerse kulübün mevcut değerini kaybetmesinin önüne geçilebilir.
Fakat burada sorulması gereken ama yeni yeni tartışılmaya başlanan bir durum var. Sıradan bir İngiliz vatandaşı, finansal sistemine para soktuğu zaman bu paranın kaynağı detaylı olarak araştırılır, en azından sorgulanır. Fakat Abramovich’ten Chelsea’ye, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Manchester City’e veya Suudi Arabistan’dan Newcastle’a yatırım yapıldığı zaman bu sorgulamalar ne kadar titizlikle gerçekleştirildi? Chelsea’nin başına gelen bir gün Manchester City ve Newcastle, Manchester United veya Liverpool için geçerli olabilir mi?
Bu durumla ilgili belki de en mantıklı açıklama Liverpool menajeri Klopp'tan geldi: “Bu yatırımlar bu kulüplere yapıldığı zaman bu paraların kaynağı araştırıldı mı? Bu yatırımların kaynağı taraftarlar tarafından önemseniyor mu? Hayır sadece onların para vermesi bekleniyor.”
Futbol için en büyük değer kulüp organizasyonları, bu kulüplerin şirketleşmesi belki de futbola zarar veriyor. Sevdiğiniz kulüp Rus bir oligark, Mısırlı bir prens veya Acun gibi bir TV starı tarafından satın alınabilir. Kulüp sahibinin, kariyerinde veya ülkesinde, yaşadığı süreçler gönül verdiğiniz kulübün savrulmasına neden olabilir.
Örnek olarak Göztepe’yi verebiliriz. Göztepe Spor Kulübünün Başkanı Mehmet Sepil'in uzun süredir kulüpten ayrılmak istediğini biliyoruz. İyi planlanan finansal yapısı ve geliri bulunmuyorsa on yıl sonra Göztepe Spor kulübünü nerede görebiliriz? Dernek statüsünde olan Türk kulüplerine çözüm olarak şirketleşmenin tek çözüm olduğu konuşuluyor. Fakat şirketleşme de bu şekilde farklı problemleri doğuruyor.
Bu durum hem Türkiye’deki kulüp statüsünü hem de Premier Lig'e gelecek yeni yatırımları etkileyecek. Chelsea’nin durumu, İngiliz kamuoyunda Premier Lig’e futbola yapılacak yatırımları daha yüksek sesle tartılmasına neden olacak
Siz de dilerseniz bu konuyla ilgili www.salom.com.tr veya twitter üzerinden yorumlarınızı belirtebilirsiniz.