Zor kardeşim, zor… bu dünyada Yahudi olmak vallahi de billahi de çok zor!
Üçüncü Dünya Savaşı’nın içinde miyiz bilemem ama görünen o ki Rusya’nın Ukrayna’ya saldırdığı 24 Şubat gününden bu yana günah keçisi arayışları tam hız sürüyor… Ve doğal olarak savaşan ya da savaşmayan tarafların parmakla gösterdikleri en büyük suçlu… Elbette Yahudiler!
Kim Nazi, kim Yahudi… hepsi birbirine karıştı. Putin’e Hitler benzetmesi yapılıyor. Öte yandan Ruslara karşı kahramanca savaşan neo-Naziler var. Zaten Ruslar da Ukrayna’yı Nazilerden temizlemek için bu işe kalkışmış. Ruslara göre Zelenski Nazi’ymiş. Fakat Putin Zalenski’den söz ederken “Yahudi palyaço” benzetmesi yapıyordu. Yoksa Zelenski ‘çakma’ Yahudi mi? Zaten İsrail de Zelenski’yi pek desteklemiyor. Araya bir de Yahudi oligark Abramoviç girmez mi! Aslında bu savaş İsrail’e yarıyormuş, çünkü dünyanın gözü artık Gazze’de değilmiş! Daha büyük resme bakacak olursak, bu işin gerisinde ABD ve onu yöneten Yahudi Rockfeller Ailesi varmış! Nasıl, Rockfeller’ler Yahudi değil mi? Pekâlâ, o halde Rothschild Ailesi diyelim…
Bu ve benzeri yorumlar gırla. Yorumcuların sayısıysa sayılamaz! Eskiden iki kişiden biri mutlaka şair olurdu, şimdilerde herkes sosyal medyada köşe yazarı ya da YouTube yorumcusu! Olay yerinden gerçekleri yansıtacak muhabirleri ara ki bulasın! Belki varlar ama sayıca çok azlar. Olanlar da zaten savaş alanında katlediliyor.
Neyse, asıl konumuz gazetecilik değil, Yahudilik. Bu evrende Yahudi olmanın ne kadar zor olduğu... Kanıt mı istiyorsunuz? İşte size küçük bir örnek:
Hrant Dink cinayetinin 15. yıl anma gününde şöyle bir başlık düşmüştü vatzap’ıma: “Hrant'ı anarsak ermeni oluyoruz”… Mesaj şöyle sürüyordu:
“Neyse bugün 19 Ocak, Hrant Dink'i anıp Ermeni olalım.
Sonra 24 Ocak'ta Uğur Mumcu'yu anar Kemalist oluruz.
31 Ocak'ta Muammer Aksoy'u anar Cumhuriyetçi oluruz.
2 Nisan'da Sabahattin Ali'yi anar Komünist oluruz.
2 Temmuz'da Sivas'ta ki 33 canı anar Kızılbaş, Alevi oluruz.
4 Eylül'de Turan Dursun'u anar dinsiz, kafir, ateist oluruz.
20 Eylül'de Ape Musa'yı anar vatan haini oluruz.
6 Ekim'de Bahriye Üçok'u anar Sosyal Demokrat oluruz.
23 Eylül'de Taylan Özgür'ü anar devrimci öğrenci oluruz.
21 Ekim'de Ahmet Taner Kışlalı'yı anar Türkiye'nin aydını oluruz.
28 Kasım'da Tahir Elçi'yi anar Kürt oluruz.”
Mesaj, “Biz sadece İNSAN olmak istedik” diyerek sonlanıyordu. İyi de bu anlamlı mesajı kaleme alan güzel kardeşim, sizce burada bir eksiklik yok mu?
Mesela siz 6 Eylül’de ne olursunuz? Ben 6 Eylül 1986 günü Neve Şalom Sinagogunda ibadet ederlerken makinalı tüfekle katledilen 22 masum vatandaşı anar Yahudi olurum.
Sahi siz 15 Kasım’da ne yaparsınız? Ben 15 Kasım 2003 sabahı Şişli ve Neve Şalom sinagoglarında bombalanan 28 masum vatandaşı anar yine Yahudi olurum.
Ya 23 Ağustos’ta ne olursunuz? Ben, sırf Yahudi olduğu için 23 Ağustos 2003 günü muayenehanesinde öldürülen diş hekimi Yasef Yahya olurum.
E bunlar sade vatandaşlardı, üstelik failleri de belli; öldürülen her sade vatandaş için kimlik değiştirmeye kalkarsak bu işin sonu gelmez diyorsanız, o halde son bir soru daha: Peki siz 25 Ağustos’ta ne olursunuz?
Cevap veriyorum: Ben o tarihte yine Yahudi olur, 25 Ağustos 2001 günü tuhaf bir şekilde on yerinden bıçaklanarak katledilen iş insanı ve yazar Üzeyir Garih’i anarım.
Şimdi sizi duyar gibiyim: “Sen işin kolayına kaçıyorsun; zaten Yahudisin!” Doğrudur, bana yalan söylenmediyse anne ve babamdan ötürü Yahudiyim. Fakat gerektiğinde ben de sizin gibi Ermeni, Kürt, Alevi, Kemalist, komünist olmasını bildim. Hatta yanlış hatırlamıyorsam bir ara “Hepimiz Charlie” bile olduk! Ama sizi de anlıyorum, Yahudi olmak zordur. Bunu iyi bilenlerdenim. Öyle olmasa şimdiye kadar onca fırsat çıkmışken hepiniz Yahudi olmaz mıydınız?
Yahudi veya değil, herkes için asıl zor olan savaşın ızdıraplarına katlanmak. O halde bu ayki yazımı eski bir şarkının sözleriyle noktalıyorum. Kris Kristoferson, ki kendisi Yahudi değildir, ‘Circle’ adlı şarkısında 1993 yılında Iraklı sanatçı Layla Al-Attar’ı füzeyle öldürenleri arıyor:
“Bu kadını, bu sanatçıyı, bu anneyi kim öldürdü?
Kim mumunu kırıp ışığını söndürdü?
Kim kocasını öldürüp çocuklarını yaraladı?
Ve o canavar gecenin karanlığında kaybolup gitti mi?
‘Ben değil’ dedi asker,
‘Ben sadece emirlere uydum, görevim işimi iyi yapmaktı.’
‘Ben değil’ dedi katliam emrini veren lider,
‘Bunun olmasına üzüldüm ama savaş cehennemdir.’
Korkuyu hisseden diğerleri ‘Biz değiliz’ dediler,
umursamazca sırtlarını döndüler.”
Ve bütün bu kargaşadan çıkan tek sonuç şu:
Izdırap döngüsü henüz yeni başlıyor…