Geçtiğimiz günlerde bir kahve zincirinin “Bu sene Nisan ayında Pesah Paskalya ve Ramazan Bayramı bir arada” reklamını görmek çok hoşuma gitti. Yahudi olmayan birinin bayramlarımı kutlaması çok hoşuma gider. Ben de farklı dinden arkadaşlarımın bayramlarını kutlamaya ekstra özen gösteririm. Lise yıllarımda davet edildiğim, hatta nerdeyse baş konuk görüldüğüm iftar sofraları, en yakın arkadaşlarımdan biri olan Süryani arkadaşımın Paskalya brunchları hala en güzel anılarımın içinde yer alır. Gönül isterdi ki sadece bir kahve zinciri değil tüm kahve zincirleri, sadece Büyükada lokantaları değil ülkedeki tüm lokantalar hepimizin bayramını kutlasın. Bir gün olabilir mi? Kim bilir…
***
1980’li ortalarında, ilkokulun son üç senesini okuduğum okulumda belki sınıfının üçte biri Yahudi öğrencilerden oluştuğu için, belki de zamanının çok ilerisinde olan tatlı bir ilkokul öğretmenim vardı. Her bayram birimizden bayramımızı anlatmamızı rica eder, Pesah’ın, Purim’in, Hanuka’nın ne olduğu konusunda bütün sınıfımızı bilgi sahibi yapardı. Evimize gelecek kadar samimi olan ve yıllar sonra bile kopmadığım iki ilkokul arkadaşım, bugün hala Pesah kekini ve matzayı anlatır. Tüm ailemin ve arkadaşlarımın çok sevdiği klasik cevizli havuçlu Pesah keki bana çocukluğumdan beri biraz kuru geldiğinden, yıllar içinde başka meyveleri işin içine katarak kendi versiyonumu yarattım. Yıllar bize pandemiyi, Zoom’dan kutlanan Pesah Bayramlarını, 20 kişinden çekirdek aileye düşen Pesah Bayramlarını, ailede COVID pozitif çıkınca yine birlikte kutlanamayan Pesah Bayramlarını gösterdi. Yani Pesah kadar geleneksel bir bayramda bile, değişmeyen tek şey değişim. Belki de o yüzden tüm bayramları kutlayan bir reklam gördüğümde, hiç olmadığı kadar kalbimin içi ısınıyor.
***
İki hafta evvel yazdığım ‘Tekme Tokat Oscar’ başlıklı yazım, yıllar evvel yazdığım ‘Cehalet’ başlıklı yazımdan sonra yakın çevremden ve arkadaşlarımdan en çok geri bildirim aldığım ikinci yazım oldu. Bana katılanlar çoğunlukta iken, Chris Rock’un hastalık hakkında espri yaptığı için tokadı hak ettiğini düşünen de bir-iki kişi oldu. anlış anlaşılmamak adına, hiçbir zaman bir hastalıkla, bir insanın fiziksel kusuruyla, medikal bir sıkıntısıyla dalga geçilmesini tasvip etmiyorum. Komik değil ve bir kişinin espri unsuru, şaka malzemesi hastalık ve kusurlara kadar indiyse, belki de o kişi komedyen olacak kadar zeki değildir. Bununla birlikte Will Smith’in şiddete başvurmasını, sinirlendiği anda tokat atmasını ve de hızını alamayıp küfürler saçmasını hiç tasvip etmiyorum. “Sinirlendiğinde şiddete başvurabilirsin” mesajı veren, öfke kontrolsüzlüğünü normalleştiren bir eylem, bana hiçbir zaman normal gelmeyecek. Bir kişinin hadsizliğine cevap vermenin şiddet haricinde de çeşitli yolları var, hele ki ABD gibi insanın sıcak kahveden bile dava açabildiği bir ülkede…
***
Pesah, Ramazan ve Paskalya’yı her sene sağlıkla, sevdiklerinizle, hep birlikte kutlamanız dileğiyle…